Böyle çığır açan, etkileri kendisinden yetmiş yıl sonraya uzanan önemli bir oluşumun hikâyesinin bugüne kadar enine boyuna anlatılmamış olmasına hayret ede ede izlediğim bir belgeselle karşılaştım, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde: Nurgül Bayram imzalı “Gençlik Tiyatrosu” belgeseli. Aykut Oray, Cüneyt Türel, Erol Keskin, Halit Akçatepe, Metin Serezli, Nisa Serezli, Şemsi İnkaya, Tuncel Kurtiz, Ülkü Tamer gibi birçok sanatçının ilk kez sahneye adım attığı, Sermet Çağan, Aydın Engin, Güngör Dilmen, Necati Cumalı, Osman Arolat, Turgut Özakman, Vasıf Öngören gibi yazarların ortaya çıkmasına önayak olan, hani yerli yersiz kullandığımız ‘ilham veren’ sıfatını gerçekten hak eden bir topluluğun heyecan veren macerasını yaşayanların, tanık olanların ve onların çocuklarının ağzından dinliyoruz. Gün yüzüne çıkmamış fotoğraflar ve arşiv görüntülerine yer veren, araştırma sürecinin beş yıl sürmesine şaşırılmayacak bir belgesel.
Türkiye’de değişim rüzgârlarının başladığı 1950’li yıllarda İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği bünyesinde filizleniyor, Gençlik Tiyatrosu. Ve gerçek bir fırtına gibi esiyor. Ödenekli tiyatrolarının hegemonyasındaki tiyatroya bir karşı ses olarak hem de sıfır ödenekle, parasız pulsuz, sadece inançla çıkıyorlar yola. Gidip kendileri için bir oyun sahnelemesini önerdikleri Avni Dilligil büyük bir heyecanla kabul ediyor, gençlerin isteğini. İlk oyunları; Terentius’tan Nurullah Ataç’ın çevirdiği “Kaynana” (Hecyra), topluluğun adına yakışır şekilde 19 Mayıs 1953’te açıyor perdesini, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda.
Belgeselde konuşan Genco Erkal, “Türk tiyatrosunun devlet ve şehir tiyatrolarının, ödenekli tiyatroların hegemonyasından kurtuluşudur, Gençlik Tiyatrosu ve Dostlar Tiyatrosu” diye anlatıyor. Aynı zamanda Avrupa’ya ilk açılışı da oluyor. Baktığınızda bir avuç öğrenciden ibaret olan topluluk, “Yarın Başka Olacaktır” adlı ikinci oyunlarıyla Almanya Erlangen’deki dünya gençlik tiyatrosu festivaline katılıyor, beş günlük otobüs yolculuğu sonunda yorgun argın oynadıkları oyunla inanılmaz bir ilgi görüyorlar.
Erlangen gazeteleri Türk gençlerinin özellikle genç kızlarının başarısını öve öve bitiremezken neden birinci olmadıklarının açıklaması ise festivale yabancı bir yazarla katılmış olmaları. Bunun üzerine Gençlik Tiyatrosu ikinci sene Necati Cumalı’nın “Boş Beşik”ini sahneliyor ve Metin Serezli’nin başrolü üstlendiği oyun Erlangen’de birinci oluyor. Vasıf Öngören ve Nuran Oktar’ın kızı Aslı Öngören, festivalde birincinin seyircinin alkışıyla ve selamda kaç kez perde açıldığıyla seçildiğini anlatıyor. 16 kez açılmış, Gençlik Tiyatrosu’nun perdesi.
Sonrası da hep ilklerle, devrimci adımlarla, cesur seçimlerle devam ediyor. Gençlik Tiyatrosu, 1968 yılına kadar toplumcu bir anlayışla aktif olarak hayatına devam ediyor, bir konservatuvar gibi tiyatrocular, yazarlar, sinemacılar yetiştiriyor, Avrupa’ya açıldığı gibi Anadolu’nun ücra köylerine kadar tiyatroyu taşıyor.
Yönetmenliğini ve yapımcılığını Nurgül Bayram’ın, müziklerini Ali Otyam’ın, seslendirmesini Levent Dönmez’in yaptığı belgeselin tiyatroyla ilgisi olan herkese anlatacak değerli bir hikâyesi var. İnanca, umuda, gençliğin ve sanatın gücüne dair söyleyeceklerine ise herkesin kulak vermesini öneririm, belgeseli dijital platform Hoox’ta bulabilirsiniz.