Ülkede kadına uygulanan ayrımcılık bir yara olarak her gün daha fazla kanarken, kadın sporcularımızın başarılarında da gözle görülür bir artış var. Basketboldan tenise, atletizmden cimnastiğe habire dünyanın bir köşesinden başarı haberleri alıyoruz. Futbol olmadığı için biraz geç alıyoruz evet ama neticede alıyoruz.
Bu yaz 15’indeki Ayşe Begüm Onbaşı’nın cimnastikteki başarılarına sevinmişken, şimdi de Peru’daki Dünya Poomse Şampiyonası’nda altın madalya alan tekvandocu Kübra Dağlı yüzümüzü güldürüyor.
Fakat kadınların bütün başarıları gibi bir yandan kara kara düşündürerek güldürüyor. Çünkü ortada ‘erkek alanı’ kabul edilen bir yerde parlayan bir kadın varsa, ona çelme takmak farzdır. Ki bu ‘erkek alanları’ spordan siyasete, bilimden teknolojiye hayatın her yanını kapsar, sınırları ihlâl etmemek için evin içinde kalmak en garanti yoldur. Aksi halde yaptığınız işte elde ettiğiniz başarılara sevinmeden önce giyiminizin kuşamınızın, oturuşunuzun kalkışınızın, özel hayatınızın hesabını bir vermeniz gerekir.
Mesela mayo giyen kadın atletlerimiz ya da şortlu voleybolcularımız başarılı olduğunda “Bir madalya uğruna Türk kızlarını soyuyorsunuz” diye kıyamet koparanlar oluyor ya, gördük ki tesettüre girsen de sorun çözülmüyor. Çünkü şu anda biz Kübra Dağlı’nın dünya şampiyonluğunu da sözü başörtüsünden geçirmeden konuşamıyoruz.
Üstelik her kesim ‘karşı tarafı’ bunu yapmakla suçluyor. Ve birbirlerine ölümüne karşı çıkarken ana temaları aynı: “Türbanlısın madem, ne işin var sporla?”, “Başını kapatmakla olmaz, ayakların çıplak, bacaklarını açıp her pozisyona giriyorsun, erkeklerin ortasında hoplayıp zıplıyorsun, bu da caiz değil, kır dizini hafız ol.”
Biri kadınların kapanmasına karşı, öteki açılmasına ve aynı talepte birleşiyorlar: “Otur evinde.” Her ikisi de bunu söyleme hakkını buluyor kendinde.
Nasıl bir haksızlık, neden Kübra Dağlı her uzanan mikrofona başörtüsü engel mi değil mi, diğer başörtülü kızlar ne yapmalı, gelen tepkiler ona ne hissettiriyor gibi konularda konuşmak zorunda olsun? Bu insan bir sporcu, spor sorsanız ya. Ne tarafa dönsen aynı cinsiyetçi duvara tosluyorsun.
Kutlayanlar da bu sefer “İşte başörtüsünün zaferi” diye tutturuyorlar. Niye başörtüsünün zaferi olsun? Küçük yaşta “Sen kızsın, boşver bu işleri” diyen ailesine rağmen yılmamış, deli gibi çalışmış, rüyalarında bile şampiyon olduğunu gören bir kızın alın terinin zaferi.
Kübra Dağlı da bu saçma sapan yorum bombardımanından bezmiş olacak ki, “Bazı arkadaşlar hayatlarında hiç dayak yememiş anlaşılan” yazdı twitter’da; “Yazdıklarında hiç temkinli değiller”.
Çek Cumhuriyeti’nde enteresan bir şey oldu geçen hafta, Sparta Prag takımının iki oyuncusu maçın kadın yardımcı hakemi hakkında “Kadınların yeri mutfaktır, ocak başında otursunlar, erkek futboluna karışmasınlar” dedikleri için cezalandırıldılar. Neyle? Sparta Prag kadın takımıyla antrenmana çıkmakla. Sahada verecekler hesaplarını.
İyi fikir, aslında Kübra Dağlı’nın evde oturması üzerine atıp tutanlara da onunla bir tekvando karşılaşması yakışır. Oturdukları yerden ahkam kesmek kolay, bir de meydana çıkıp konuşsunlar.