Rio de Janeiro ilk kez bu kadar boş, bu kadar sakin. Özellikle perşembe gecesi yapılan ve yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı protestonun ardından sanki başka bir şehirde gibi hissetmemek imkansız. Polisin şehir meclisine girmeye çalışan bir grubu hedef alarak başlattığı şiddet şehir merkezinde kaos yarattıktan sonra etrafımda kapalı kepenkler, boş sokaklar ve bir önceki günden kalan pankartları temizleyen çöpçüler var sadece. O her zaman turist dolu ve her köşesinden samba ritmleri gelen sokaklar boş olsa da Riolular belki de ilk kez yıllardır şikayet ettikleri yolsuzluk ve haksızlıklara karşı beraber bir adım attılar ve istediklerini alana kadar da geri adım atmayacak gibi görünüyorlar. Cuma günü protestolar şehrin en ünlü plajlarına doğru kayarken bunu anlamak zor olmadı. Polisin yaraladığı yüzlerce kişiye rağmen yılmamıştı Riolu gençler. İpanema’da binlerce kişi onlara hayretler içinde bakan turistlere neden Dünya Kupası’na gelmeyeceklerini anlatmaya çalışıyordu.
İnsanlar evlerinden atıldı
Protestolar her ne kadar Sao Paulo’da yükselen otobüs fiyatlarından dolayı çıksa da aslında tabii ki olay 20 centlik bir zamdan ibaret değil. Brezilyalılar, özellikle de Riolular geçtiğimiz 6 yıl boyunca giderek pahalılaşan şehirleri, bitmek bilmeyen inşaatlar yüzünden daha da felç olan trafiği, göz göre göre çalınıp çırpılan milyarlarca doları ve sonunda ulaşılamayacak kadar pahalı bilet fiyatları yüzünden seyredemeyecekleri Dünya Kupası için sokaklara döküldüler. Son 3 yıldır hemen hemen her ay en az bir hafta geçirdiğim Rio’da hayat pahalılığı inanılmaz bir boyuta geldi. Dünya Kupası ve Olimpiyatlar yüzünden artık favelalarda (ki güvenlik için özel timlerle güya uyuşturucu mafyalarından temizlendi bu mahalleler) bile ev bulmak zorlaştı. Kentsel dönüşüm projeleri yüzünden evsiz kalan binlerce insana Rio hükümeti yardımcı olmadığı gibi, evlerinden çıkmak istemeyen aileleri diri diri yakmakla tehdit ettikleri dedikoduları dolaşıyor şehirde.
Peki neden daha önce protesto yapılmadı diye soruyorsanız, tabii ki yapıldı. Fakat ‘mini dünya kupası’ olarak da bilinen Konfederasyon Kupası’nın başlaması olayları tetikleyen etken oldu. Kupa için bitirilmesi gereken stadyumların hazır olmadığı, açılanların daha maç görmeden çatılarının çökmesi, ve tabii ortaya çıkan yolsuzluk hikayeleri insanların “yok artık!” demelerine sebep oldu.
‘Vali’nin tek düşündüğü para’
Riolu film yönetmeni Andre protestoların başlama noktasının Sao Paulo olmasını, kentte büyüyen yeni eğitimli orta sınıfa bağlıyor. “Daha önce ya çok zengin ya çok fakir vardı. İki grup da ülkede olup bitenle ilgilenmiyordu. Ama şimdi düşünen, okuyan, dünyayı dolaşan bir sınıf var, onları kandırmak imkansız.”
Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in protestolarla gurur duyduğunu söylemesine rağmen protesoculara yapılan baskıdan bahsetmemek olmaz. Her ne kadar eski gerilla, askeri dikta hükümeti tarafından işkenceye maruz kalan Roussef olsa da her eyalet kendi valisi tarafindan idare edildiği icin Brezilya’da sadece Rousseff’te bitmiyor işler. 35 yıldır Rio’da yaşayan gazeteci Tim Vickery, Rio hükümetinin yolsuzluklarla tanındığının altını çiziyor.
“Olimpiyatların burada yapılmasına karar verildiğinden beri vali ve çevresindekilerin tek düşündüğü para haline geldi. Her gün yeni bir yolsuzluk hikayesi dinleyen cariocalilar bıkmış usanmış durumdalar ama şu ana kadar yapabilecekleri bir şey olmadığını düşünüyorlardı, artık işler değişti” diyor. Rousseff reform vaatlerini anlatırken birçok evde televizyonların sesi kısıktı dün gece. Andre Brezilyalıların ancak bu verilen sözlerin gerçekleştiğini gözleriyle görürlerse protestoların duracağını düşünüyor. Eğer sözler yerini getirilmezse hiç unutamayacağımız bir Dünya Kupası -tabii eğer gerçekleşirse- bizi bekliyor 2014’te.