Amerika Birleşik Devletleri her ne kadar “Biz 19 Haziran 1862’de köleliği kaldırdık” dese de, o tarihten yüz yıl sonra bile siyahi bir Amerikalı ile beyaz bir Amerikalı vatandaş arasında demokratik ve sosyal haklar açısından büyük uçurumlar vardı.
Bizim topraklarımızda da 19. yüzyılın sonlarından itibaren Afrika’dan köle olarak getirilen siyahi insanlarımızın var olduğunu biliyoruz. Ama hemen söyleyelim, Afrotürk olarak bildiğimiz bu insanlar Amerika ile kıyaslandığında çok kısa süre içerisinde toplumun bir parçası olmuşlar ve Medeni Kanunla birlikte 1926 yılında TC kimliklerini alarak eşit haklara sahip TC vatandaşı olmuşlardır.
Kahramanımız Arap Ahmet de Çad Gölü’nün güney batısında yer alan Bornu’dan (Günümüzde Nijerya) köle olarak getirilen bir kadının torunu. Muhtemelen 19.Yüzyıl ortalarında İstanbul’a getirilen bu köle kadının İstanbul’da Zenciye Emine adında bir kızı dünyaya geldi.
Zenciye Emine Hanım bir köle değildi. Kendisi gibi siyahi olan Ali Bey ile evlenerek, bugün de Afrika kökenli Türklerin yoğun olarak yaşadığı İzmir’e yerleşti.
Zenciye Hanım ile Ali Bey’in üç çocuğu oldu. Ahmet Ali, Ali ve kız kardeşleri Zenciye Saniye. 1883 yılında dünyaya gelen Ahmet Ali (Nam-ı diğer Arap Ahmet) kardeşlerin en büyüğü idi.
Ahmet Ali 1904’te Donanma için makine subaylarının (Çarkçı subayları) yetiştirildiği Haddehane Mektebi’ne girdi, dört yıl sonra mülâzım-ı evvel, yani üsteğmen oldu. Okula girerken amacı denizci olmaktı ama Wright kardeşlerle başlayan ve tüm dünyayı saran uçuş merakı Ahmet Ali’ye de bulaştı.
1909 yılında ilk uçağını alan ABD ordusunun ardından kısa süre içinde Osmanlı’da da askeri havacılığın temelleri atılmış ve 1910 yılında ilk tayyareler alınmıştı.
Bu tayyarelerin bakımı için teknik ekibe de ihtiyaç vardı. Makine konusuna yatkın oldukları için Haddehane Mektebinden mezun olan bahriyeliler Avrupa’da açılan uçuş okullarına gönderildiler. Onların dönüşünün ardından 1912 yılında bugün Yeşilköy olarak bildiğimiz yerde ilk tayyare Mektebi, kısa süre sonra da hemen yanında deniz tayyare mektepleri açıldı.
***
Kahramanımız çarkçı mülazım-ı evvel Ahmet Ali Efendi bu okulun ilk öğrencilerindendi. Uçuş eğitimlerini tamamladı ve 11 Kasım 1916’da Başkumandanlığa yazılan yazıyla “Çarkçı mülazım-ı evvel Ahmet Ali Efendi” “Tayyareci Ahmet Ali Efendi” oldu
1. Dünya Savaşı bitmiş, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Anadolu’nun direnişi başlamıştı. Anadolu’daki direnişe destek vermek için ordudan ayrılan Arap Ahmet kurtuluş Savaşı sürecinde büyük yararlılıklar gösterdi.
Kurtuluş Savaşı’nın Ardından 1924 yılında İzmir Güzelyalı’da kurulan Tayyare Bölüğünde görev yapan Ahmet Ali Efendi 1928 yılında da Hava Müsteşarlığı’na atandı.
Soyadı Kanunu ile Çelikten Soyadını alan Arap Ahmet’in meslek aşkı halen İzmir’de yaşamakta olan ailesine de yansımıştı.
Çelikten Ailesi’nden sivil ya da asker çok sayıda havacı yetişti. İki oğlu pilot oldu. Yeğeni de uçuş öğretmeni oldu ve çok sayıda pilot yetiştirdi.
Tayyareci Arap Ahmet 1949 yılında emekli oldu ve 1969 yılında arkasında güzel hatıralar bırakarak vefat etti.
***
1916 yılında “tayyareci” unvanını alan Arap Ahmet eminim ki o günlerde Dünya havacılık tarihinde kendisinin özel bir yerinin olacağını düşünmemişti.
Farkında değildi ama ırkçılık nedeniyle ülkesinde uçmaktan men edildiği için 1917 yılında Fransız La Fayette filosunda uçan Amerikalı siyahi pilot Eugene Bullard ve yine 1917’de Fransız ordusunda görev yapmakta olan Martinik’li siyahi pilotlardan bir yıl önce Anadolu göklerine kanat açmıştı.
Büyük annesi Afrika’dan köle olarak getirilen İzmir’li Arap Ahmet, yani Ahmet Ali Çelikten, dünyanın ilk siyahi pilotuydu.