Böyle bir şey yaşamadık...
Kiminle konuşsam, kimi görsem, ağızlardan dökülen ilk sözcükler bunlar oluyor. Konuyu yaşadığımız ömür çerçevesinde değerlendirirsek hakikaten böyle bir deprem görmedik. Yaşamadık böyle bir şey. Ama, Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan öyle demiyor. İzmir, 2500 yıl içinde bu depremlerden tam 17 tane görmüş ve çevresi tam bir deprem bölgesi. Jeofizikçilerin söylemiyle, “Muhteşem bir sismolojik alan”... Kayıtlar var. Tarih boyunca da öyle olmuş
Doç. Dr. Melih Tınal Hoca’nın bu konuda detaylı bir makalesi var. Başlığı, ‘19. Yüzyıl İzmir Depremleri’ olsa da ilk yüzyıldan bu yana İzmir’de meydana gelen depremlerden de bahsetmiş. Hadi bir göz atalım...
MS 17: Tarihçi Takitus, İzmir, Efes, Aydın, Manisa, Alaşehir ve Sart’ta etkili olduğundan söz eder.
MS 178: Birçok insanın hayatını kaybettiği ve agora ile tiyatronun yıkıldığı, kayıtlarda yer almış.
MS 253: Bergama ve çevresinde hasar yaratmış. Asklepion yıkılmış.
Tarihsel dokümanlarda 688, 1039 ve 1389 yıllarında meydana gelen depremlerin de yıkıcı ve ölümlü depremler olduğundan söz ediliyor.
Devam edelim...
23 Şubat 1653: 3 bin kişi hayatını kaybetmiş. Aydın ve Denizli’yi de içine alan, geniş bir bölgede, ağır hasara neden olmuş.
10 Temmuz 1688: Çok yıkıcı bir deprem... 20 bin kişi hayatını kaybetmiş. Kıyı bölgelerinde topoğrafik kaymalara ve körfezde tsunamiye neden olmuş. İzmir’in büyük kısmı yıkılmış, yıkılmayanları da yangın yok etmiş.
1739: Merkez üssü Foça olan bu depremde 1500 kişi hayatını kaybetmiş.
19. yüzyıl depremlerine ait ilk kayıt 1801 yılındadır. Bu depremle ilgili olarak tüm camilerin tamire muhtaç hale geldiğinden söz edilmiş. 31 Ekim 1817, 15 Haziran 1828, 23 Şubat 1829 ve 19 Mayıs 1830 tarihlerinde meydana gelen depremler de 1800’lü yılların ilk yarısında İzmir’de yıkıma sebep olan önemli sarsıntılar.
29 Temmuz 1880’de yaşanan deprem, tüm Batı basınında haber olarak yer almış. Fransız Le Monde Illustre dergisi, Amerikan Chicago Daily Tribune ve İsviçre’de yayımlanan L’Impartial gazeteleri bunlardan birkaçıdır.
New York Times’ta haber olan 1881 depremi ve ardından gelen 1883, 1886, 1890, 1895 ve 1899 depremleri, 19. yüzyılda İzmir’deki diğer önemli sarsıntılardır. 20. yüzyılda da depremsellik açısından ne kadar aktif bir bölgede yer aldığını hiç unutturmadı İzmir. Saat kulemizin tepesini yıkan 31 Mart 1928 depremi, 23 Temmuz 1949 depremi, yine saat kulesinin hasar gördüğü, 1 Şubat 1974 depremi ve tabii ki Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın söylemiyle 40 atom bombası büyüklüğündeki, 30 Ekim 2020’de, saat 14.51’de meydana gelen, büyük deprem, bunlardan sadece birkaçı.
Saymakla bitmeyecek...
İzmir böyle bir yer. Bu topraklar bizim kaderimiz.
Kentsel dönüşüm acilen gerekli. Ama kabul edelim, bizim de acilen zihinsel dönüşüme ihtiyacımız var. Ev alırken ya da inşa ederken “Kartonpiyeri var mı?” diye bakmak yerine, zemin etüt raporuna ve statik hesaplara uygunluğuna bakmamız lazım. Çok sayıda insanımızı kaybettik. Kaybettiklerimize rahmet olsun. Hepimize geçmiş olsun. Sabırlar dilerim.