Sultan I. Murat’ın (Hüdavendigâr) hüküm sürdüğü günlerdi. O günlerden bir gün Bergama’da yaşamakta olan Hatip Mahmut Ağa, hizmetkârıyla birlikte Haylazlar Tepesi’nde çift sürerken saban büyük bir taşa takıldı. Ama sabanın takıldığı şey taş değil, koskocaman üç mermer küptü. Küplerin kapaklarını açtıklarında gördüklerine inanamadılar. Küpler tamamen altınla doluydu.
Mahmut Ağa küplerden birinin içinden bir avuç altın aldı ve hizmetkârına dönerek “Ağzını sıkı tut. Kimseyle bu konuyu konuşma. Ben, sultana haber vermek için Bursa’ya gidiyorum” dedi (O yıllarda Osmanlı Devleti’nin başkenti Bursa’dır) ve yola çıktı.
Bursa’ya gelir gelmez sultanın huzuruna çağrıldı. Altınları gösterdi ve yaşadıklarını anlattı. Sultanın emriyle bir grup asker ve vezirle birlikte Bergama’ya geri döndüler. Vezir, sultanın ödül olarak bir küp altın vaat ettiğini söyledi ama Mahmut Ağa’nın altında gözü yoktu. Sadece boşaltılan üç küpten, üzeri desenli olanın ve birkaç tane altının hatıra olarak kendisinde kalmasını istedi. Hemen verdiler...
O küp hâlâ yerinde mi?
Ama, Sultan Murat Hüdavendigâr bu, sadakati mükâfatsız bırakır mı?
Bırakmamış elbette.
Hatip Mahmut Ağaya ‘paşa’ unvanı vermiş ve gözünün alabildiğince genişlikteki bir araziyi Hatip Mahmut Paşa’ya vererek onu tımar sahibi yapmış.
Bir masal gibi...
Ama değil...
Tarihsel ve kültürel anlamda Bergama’ya büyük emekler veren Osman Bayatlı’nın kayıtlarından öğrendiğimize göre, Hatip Mahmut Paşa’ya ait Osmanlı arşivlerindeki vakfiye belgeleri, bu masal gibi hikâyenin aslında gerçek olduğunun en önemli kanıtıdır.
Hatip Mahmut Paşa, bu olaydan sonra Bergama’da bir hamam inşa etmiş ve kendisinde kalan küpü de hamama koymuş. Osmanlı’nın neredeyse tamamını ve tüm Cumhuriyet dönemini gören o hamam, Bergama’da hâlâ ‘Küplü Hamam’ adıyla hizmet vermeye devam ediyor.
Peki, Hatip Mahmut Paşa’ya verilen ve onun da inşa ettiği hamama koyduğu o küp hâlâ yerinde mi?
Hayır...
II. Mahmut’tan hediye
1780’li yıllarda Fransa’nın İstanbul Konsolosu olan Choiseul Goffier’nin 1830’lu yıllarda da arkeolog ve gezgin Charles Texier’nin küpü elde etmek için teklif ettiği büyük paralara rağmen Hatip Mahmut Paşa’nın torunları bu ata yadigârını satmamıştı.
Ancak Sultan II. Mahmut’un buyruğu reddedilemezdi. Küp, onun emriyle Paşaoğulları ailesinin tüm isteksizliğine rağmen Fransa Kralı Louis Philippe’e hediye edildi.
Bu toprakların bir zenginliği daha yine bir padişah fermanıyla, sahiplerinin gözyaşları içinde memleket dışına götürülmüştü. Peki, şimdi o küp nerede?
Fransa’ya yolunuz düşerse Murat Hüdavendigâr tarafından Hatip Mahmut Paşa’ya hediye edilen o küpü Paris’te L’ouvre Müzesi’nde görebilirsiniz.
Altınlarla birlikte sultana götürülen diğer iki küpü görmek daha kolay. İstanbul’da Ayasofya Müzesi’ni ziyaret etmeniz yeterli.