Aşağıda okuyacağınız hikayeyi özellikle Viyana’ya yolu düşenler mutlaka biliyordur. Ancak Viyana’ya gidenlerin bile bu hikayeye dair bilmedikleri önemli bir bölümü daha var. Bu yazıda onu bulacaksınız ama, biraz uzun olması nedeniyle yazımız iki bölüm halinde yayınlanacak.
***
Ailenin tek çocuğuydu. Annesi gibi hassas bir yapıya sahipti Arşidük Rudolf. Kişilik olarak son derece sert mizaçlı olan babası Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph ile uzaktan yakından bir benzerliği yoktu. Veliaht prensti ama, özellikle politik konularda babasıyla büyük bir ayrışma içindeydi. 1880’li yılların siyasi gündemini tartışırken muhafazakar ve sert mizaçlı babasına karşı uzlaşmacı ve müzakereci fikri savunuyordu..
Felsefe ve edebiyata büyük ilgi duyuyordu. Aristokrat bir aileden geliyordu ama o, damarlarında taşıdığı emperyal kana inat devrimci bir ruha sahipti. Gazetelerde sol görüşlü makaleler yazıyordu. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda ayrılık rüzgarlarının esmeye başladığı dönemlerdi. Arşidük Rudolf makalelerinde ayrılıkçı zümreye bile mavi boncuk dağıtıyordu.
***
Ailesinin ısrarıyla yirmi bir yaşında bir evlilik yapmıştı.
Başlangıçta evliliği güzel gidiyordu. Bir de çocuğu olmuştu fakat istediği yaşam bu değildi. Kanındaki asalet, hayalleri ve yapmak istedikleri için engeldi.
Ailesinden ve içinde bulunduğu aristokrat çevreden uzak kalmak için Viyana yakınlarındaki Mayerling Köyü’nde bir av köşkü almış ve günlerinin çoğunu avda ve bu av köşkünde geçirir olmuştu.
Evliliğinin dokuzuncu yılında 30 yaşındayken Barones Maria ile tanıştı. Maria 17 yaşındaydı. Aralarındaki yaş farkına rağmen Rudolf ve Maria birbirlerine aşık olmuşlar, Rudolf’un av köşkü de aşk yuvaları olmuştu.
Fırsat buldukları her anı Viyana’nın hemen yakınında yer alan Mayerling Köyü’ndeki av köşkünde geçirmeye başlamışlardı.
Günümüzde manastır olarak kullanılan Mayerling Köşkü.
Başlangıçta göze batmayan bu aşk kısa zaman içinde kulaktan kulağa yayılmış ve Avrupa aristokrasisinde gündemin bir numaralı dedikodu konusu olmuştu.
Ne Rudolf’un ne de Maria’nın ailesinin bu durumu kabullenmesi mümkün değildi.
Maria’nın ailesi Avrupa’da ayyuka çıkan dedikodulara bir son vermek amacıyla Viyana’dan ve Rudolf’dan uzaklaştırmak için Maria’yı Bornova’da yaşayan Levanten akrabalarının yanına gönderdi.
***
Maria aşkından çok uzaklardaydı artık. Günlerini, o zamanlarda bugün Bornova Hilal İlk Okulu’nun karşısındaki sokağın sonunda bulunan muhteşem Baltacı köşkünde geçiriyordu.
Bornova’da güzel bir hayatı vardı. Akrabaları Barones Maria Vetzera’yı içinde bulunduğu ruh halinden uzaklaştırmak için elinden gelen çabayı sarf ediyorlar, balolar ve davetler organize ederek hoş vakitler geçirmesini sağlamaya çalışıyorlardı. Ama Maria Viyana’yı unutamıyordu. Sevgilisi Rudolf’dan çok uzaklardaydı. Mutlu değildi.
Yazımızın ikinci bölümüne önümüzdeki hafta devam edeceğiz. Kaçırmayın…