HMS Bounty gemisi, Kaptan William Bligh ve 2. Kaptan Christian Fletcher’ın komutasında 23 Aralık 1787’de İngiltere’den yola çıktı. Güney denizlerinden toplanacak olan ekmek ağacı meyvesi, Batı Hint adalarına getirilecekti. Görev çok uzun sürmüş, hatta Tahiti’de işsiz güçsüz 5 ay geçirilmişti. Gemi personeli rahatsızdı.
Christian’ın başını çektiği, 25 kadar küçük rütbeli subay ve denizciden oluşan bir grup, Kaptan Bligh’ın kendilerine zalimce davrandığı ve hakaret ettiği gerekçesiyle, 28 Nisan 1789 sabahı gemiyi ele geçirdi. İsyancılar, Kaptan Bligh ve 18 gemiciyi bir cankurtaran sandalına bindirip akıntı ve rüzgâra terk etti. Christian Fletcher’ın başını çektiği isyancılar Tahiti’ye geri döndü, 2. Kaptan Christian burada yerli şeflerden birinin kızıyla evlendi. Ancak, kendi aralarında çıkan sorunlar nedeniyle Christian, 16 isyancıyı Tahiti’de bırakarak kalan sekiz isyancı, Tahitili birkaç kadın ve erkekle birlikte HMS Bounty gemisiyle yeniden denize açıldı.
O günden sonra, Christian Fletcher ve Bounty Gemisi’nden uzun yıllar haber alınamadı. Ta ki 1808 yılına kadar... 1808’de, bir ABD fok avcı gemisi Pitcairn Adası’na ulaştığında, hayatta kalan tek isyancı ile dokuz Tahitili kadını ve onların çocuklarını buldu. Kalan son isyancının anlattığına göre, grup Pitcairn Adası’na çıktıktan sonra Christian Fletcher, “Bu adadan geri dönülmesin” diye Bounty’yi yaktı. Ancak isyancılar ile Tahitili erkekler arasında çıkan anlaşmazlık ve çatışmalar neticesinde, Bounty gemisiyle adaya gelen erkeklerden sadece biri 1808 yılına kadar hayatta kalabildi. Christian Fletcher da ölenler arasındaydı. (Bazı kayıtlarda Christian Fletcher’ın ölmeyip bir şekilde adadan kaçtığı da söylenir)
Bugün Pitcairn Adası yerlilerinin neredeyse tüm nüfusu Christian Fletcher ve sekiz isyancının torunlarından oluşmaktadır...
Üç gün ziyarete açık
Mel Gibson, Anthony Hopkins ve Liam Neeson’un başrol oynadığı bir filme de konu olan bu hikâyeyi İzmir için ilginç kılan husus ise, hikâyenin gerçek başrol oyuncusu HMS Bounty gemisinin dünya üzerindeki en güzel maketlerinden birisinin İzmir’de oluşudur... Bir gün çıkın evinizden, binin metroya ve Bornova durağında inin. Sağınızda solunuzda nefis Levanten köşklerini de görerek yaklaşık 500 metre yürüdükten sonra Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün karşısındaki Arkas Deniz Tarihi Merkezi’ne gelin... Gülcemal Vapuru’nun, Çanakkale Harbi’nin kahramanı Nusrat Mayın Gemisi’nin, Savarona’nın, Titanic’in ve dünya denizcilik tarihinde yer etmiş yüz civarında geminin olağanüstü güzellikteki maketlerini ve yüzden fazla deniz temalı tablonun orijinallerini görün... Hele bir de önceden randevu alıp Pierre Bey’in anlatımıyla gezerseniz, zaten binası 150 yıllık muhteşem bir Levanten köşkü olan ARKAS Deniz Tarihi Merkezi’ne doyamayacaksınız.. Bir hatırlatma yapalım. Arkas Deniz Tarihi Merkezi, Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri ziyarete açık. İzmir, bu olağanüstü dünyayı sadece kendisine saklamayıp kente kazandırdığı için, Lucien Arkas’a bir teşekkür borçlu.