Rus turistine rastlamadığınız Antalya, milletvekiline denk gelmediğiniz Ankara, Demet Akalın ya da Serdar Ortaç dinlemediğiniz bir Bursa gecesi mümkün mü? Önce tahminleri alalım, ardından adım adım Anadolu gecelerini keşfe çıkalım...
ANKARA: NEŞESİ OLMAYAN ŞEHİR
* Ara başlık bana değil, Monacle dergisine ait. Derginin son sayısında yer alan Ankara analizi yazısına denk geliyorum. Dergi, Ahmet Davutoğlu ile ‘Arap Baharı’ üzerine konuşurken bakanların kendi aralarındaki konuşmaları aynen aktarmış: “Burası çok sıkıcı”, “Ankara’dan nefret ediyorum”, “Çirkin şehir”. Bakanı bile şehrin sıkıcılığından yaka silkiyorsa genci ne yapsın?
* Barlarda gereksiz bir ciddiyet hakim. Karşımda henüz 20’lerinde bir çift flörtleşme sancısı çekiyor. Ciddi ciddi meclis sorunlarını masaya yatırmış; çaktırmadan da yakın temasa girme derdindeler.
* Pastaneden bozma bar Kuki’de kapıda spor araba, elde viski ağır çekim hava civa atmak pek moda.
* Big Chef’s’in yaratıcısı Gamze Cizreli’nin yeni harikası Rafineri, şık, klas ve titizlikle işleyen bir restoran.
* Milletvekiline çarpmadan bir Ankara gecesi yaşamak zor. Balıkçı Köy Fahri ve Kolyoz Balık restoranlarından uzak durun.
Bursa: Demet Akalın ve Serdar Ortaç koalisyonu
* Karşımda ‘Bursa’ya hoşgeldiniz’ niyetine şöyle bir tabela var: 2011 yaz düğünü kayıtlarımız başlamıştır. Çelik Palas’ta geçen iki gece boyunca üç düğüne denk gelmem neyin cilvesidir, çözemedim.
* Bursa’nın ilk akşamında Hayal Kahvesi’nde tanıdık bir ekip var. Jim Beam gecesi, Erdil Yaşaroğlu sohbetiyle başlıyor; Mehmet Tez’in müzikleriyle devam ediyor. Mehmet Tez’in çaldığı parçalar en az yazıları kadar leziz. 'Bilirkişinin’ hali, tavrı bir başka.
* Gece kalabalığı, son iki senede barlar sokağından Fatih Sultan Mehmet Bulvarı’na kaymış. Burası Bursalı büyüklerin “Buralar bizim zamanımızda bostanlıktı” dediği türden.
* Sezen Aksu’lar, Ajda Pekkan’lar şehre henüz düşmemiş; varsa yoksa Demet Akalın, Serdar Ortaç...
* Bursa kızları Demet Akalın dinledikçe Demet Akalın’laşmış olabilir mi? Saç aynı, laflar aynı. Efelene debelene dans edişleri bile aynı.
* Bir barın ortasında koca bir kutu dolusu lolipop gördüm. Neden sormayın, barmen de bilmiyor.
* Bademli’de yan yana iki mekan var: Büyüklere Saki Rum Meyhanesi, ‘hop hop’ gençliğe Klan Bademli. Anne-baba, geçerken ‘ufaklığı’ eğlensin diye Klan’a bırakıyor.
Antalya: Russuz mu ruhsuz mu?
* “Rus hatun olmadan, beş ‘yaldızlı’ otellerde her şey dahil müsriflik etmeden Antalya mı olur?” demeyin. Oluyor. Her beş yıldızlı seferde kendisinden daha da soğuduğum Antalya’nın bu kez kendine has barlarını, kulüplerini keşfettim.
* Eski Lara Caddesi’nde açılan Chocolate’da salaş bir Lucca havası var.
* Antalya gençliği, bu yaz açılacak Midpoint ve Big Chefs’i bekliyor.
* ‘Türkiye’nin en büyük AVM’lerinden’ iddiasıyla açılmış Terra City’i dolaşıyorum. Bir doğal afette tüm Antalya halkını barındıracak bir kapasiteye sahip. O derece büyük, o derece gereksiz...
* Bira, patates için en iyi adresin Shakespare Bistro olduğunu söylüyorlar. Bildiğiniz, açık hava aile çay bahçesi. Tek fark, masalarda çay değil bol bol köpüklü bira olması.
* Has İtalyan Undici, şehrin en şık restoranı. Açılalı iki ay olmuş. Antalya erkeğine biraz ‘artist’ işi gelmiş olacak ki masalarda kız kıza takılmalar ve bol dedikodu hakim.
* Ceila, Antalya’nın en popüler mekanı. Denize sıfır, bir koya yayılmış bir gece kulübü. Gece kulüp, gündüz plaj. “Gün Ceila’da başlar, Ceila’da biter” lafını boşuna demiyorlar. Tek sorun, kilometrelerce uzunluktaki giriş merdivenleri. Alkolün ucunu kaçırmış biri merdivenden çıkana kadar ayılır.
n Uzaklar, şehirdeki en lokal, en kendine has barlardan. Nostaljik tutulmaları Eeelence kadar hoyrat değil; gayet romantik.
n Kulüp çıkışı yemek noktası, Bolu Dağı Mangal Evi. Buranın tuhaf kuralları var: “Bir çaydan fazla servise müessemizde izin yok. Masa işgaline giriyor” diyorlar.