Şişhane/Tepebaşı ve Galatasaray hattından gece manzaraları, şarkıcı Tuba Ünsal, bir tişört logosundan/ deseninden daha fazlası olarak Bob Marley ve biraz androjen, biraz heterojen kafada birkaç soru...
MÜNFERİT’TEN: Yabancı gazetelerde, dergilerde ‘Şehrin en sıcak noktası’ başlığıyla çıkması, ilginç kareler çıkarmış ortaya. Bar kısmı ‘New York Times’daki küpürü kestiği gibi soluğu Münferit’te almış, lokal lezzetler peşinde koşan yalnız turistlerle dolu mesela. Yemek saatleri biraz daha geri alınabilse, iyiden iyiye kulüp havası esecek Münferit’in dar ve loş barında.
NU TERAS’TAN: Camekân kısmına tırmanmadan, eller havaya açılıp ‘İstanbul kafası’ yaşanmadan, kağnı hızındaki asansörünü uzun uzun beklemeden tamamlanmıyor Nu Teras gecesi. Hâlâ İstanbul’un New York’a en yakın noktası, hâlâ beyaz yakalar arası flörtleşmelerin en sık uçuştuğu kulüp.
OFF PERA’DAN: Adele üstü Duman, araya hop hop dans ettirecek, bas bas eşlik ettirecek ne varsa sıkıştırmalı sürüp gidiyor cuma gecesi. İçeri girmenizle sıcak hava dalgası yüzünüze öyle bir çarpıyor ki, kımıldamak ne mümkün! Kapı önü sosyalleşmelerin, hafif hafif salınmaların en güzeli.
SAFİ’DEN: Baylo’nun, Bird’ün birkaç adım ötesindeki Safi Meyhane, iyice kadınlar meyhanesine dönmüş, kız kıza rakı kadehi tokuşturmaların yeri olmuş. Rakı içilecek kadın arayışındaki beylere mesajı iletmiş olalım.
MARLEY BELGESELiNi NEDEN HERKES (AMA HERKES) iZLEMELi?
Filmekimi kapsamında gösterilmiş en mühim filmlerden Bob Marley belgeselinin neden ilk fırsatta izlenmesi gerektiğine dair birkaç ‘çünkü’m olacak;
* Müziğin birleştirici özelliğinin nasıl da önemli bir güç olarak kullanılabildiğini görmek için...
* Zamanla marijuana’yla özdeşleşmiş, bir tişört logosuna/desenine indirgenmiş Bob Marley figürünün zamanında dünya barışına kattığı artı değerleri görmek için...
* 7 farklı kadından 11 çocuğu bulunmasına rağmen, yüzbinlerden ibaret Marley ailesini yakından tanımak için...
* Hakkındaki “Kadınlar konusunda neden başarılıydı?” sorusuna “Utangaçtı da ondan” şeklinde yanıt verildiği için...
KAFAMDA DELi SORULAR
1. Andrej Pejic’in İstanbul ziyaretinde bir çırpıda sekiz röportaj vermesinin, sayısız mekânda boy göstermesinin arkasında ne yatıyor olabilir? Forum İstanbul’un PR sırrı mı, bizim androjen merakımız mı? Kendisini nasıl da cinsiyetler üstü bir yerde görmesi, ne kadar da yakışıklı değil güzel olması kime, ne ifade etti? Forum İstanbul, kendisini bir haber makinesine dönüştürmemiş olsa, Andrej de o büyük laflarını daha tasarruflu kullanmış olsa olmaz/olamaz mıydı?
2. Cem Adrian’ın klibine dair neden Adrian kasları ve duşta mastürbasyondan ötesi konuşulmuyor? Misal, klibin envai çeşit klişe sosuna batırılmasını neden konuşan yok? ‘Yalnızlık’ tribi denince akla ilk düşen ille de yalnızlıktan mastürbasyon yapan ergen ve temizliğe saran şehirli kadın portresi mi olmalı? Yok mudur yalnızlığın başka başka portreleri, çeşit çeşit pozları?
3. ‘Magic Mike’ vesilesiyle sinemalarda parlamaya başlayan striptizci erkeklerin hikayeleri Türk erkeğini yeni bir çelişkiye sürüklerken sinema önlerinden yükselen “Girmem ben o filme” gürlemelerini duyuyor musunuz? Türk erkeği kaslı hemcinsleriyle yeni imtihanından alnı ak, yüzü pak çıkabilecek mi?
GEÇEN HAFTANIN PARTiLERiNDEN NE ÖĞRENDiM?
Le Officiel lansman partisinden: Frankie’nin bu tarz özel davetlerde şıkır şıkır havasıyla geceden rol çaldığını, Tuba Ünsal’ın yarı Fransızca yarı Türkçe iki parçalık, biraz tadımlık, biraz seyirlik performansıyla ‘ses rengi/sahne hakimiyeti’ gibi başlıklardan tam not aldığını, Tuba’nın aslında prova için vakit bulabilseydi gecede ikiden fazla parça okuyacağını, yanak yanağa poz verme kategorisinde gecenin onur konuğu androjen model Andrej Pejic’in ufak çapta bir rekor kırdığını...
Zelda Zonk’un açılış gecesinden: Karaköy’deki Gradiva Oteli’nin terasına konan Zelda Zonk’un en basit tarifle ‘Novo ve Nu Teras ruhunun Karaköy buluşması’ olarak özetlenebileceğini, ortaklardan biri Novo Levent Özçelik olunca kafanızı nereye çevirseniz bir Novo müdavimiyle karşılacağınızı, aralarında bıyıklı Rıza Kocaoğlu, kapişonlu Kaan Urgancıoğlu ve Naz Elmas’sız bir Umut Eker’in gecenin başrolünü çektiğini...