65 yıldır Adanalıları tiyatro oyunlarıyla buluşturan Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni tiyatro sezonunun açılışını Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonu’ndaki yeni bir oyunun prömiyeriyle yaptı. 29. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamındaki açılış ve prömiyerde sergilenen oyun çok özeldi. Çünkü Yılmaz Güney’in 60 yıl önce yazdığı ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı ilk kez tiyatro oyunu olarak sahnelendi ve bunu da sanatçının memleketi Adana yaptı. Kitabı okumadığım için Güney’in yazdığıyla dramaturg Ali Berktay’ın ‘Boynu Bükük Öldüler’i arasındaki farkı bilemem, ama oyunu prömiyerinde izlemiş biri olarak şunların altını çizebilirim. Koreografi, oyuncuların dans performansları, perdeye yansıtılanların oyuna katkısı ve sahnenin önündeki orkestra çukurunun kullanılışı süperdi. O yüzden hem oyunun arasında hem sonrasında yönetmen ve koreograf Ayşe Emel Mesci’yi tebrik ettim. Temsilin sonunda herkes gibi ben de sahnede
29. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin yüzü yeni kaybettiğimiz Türk sinemasının iki değeri; Fatma Girik ve Cüneyt Arkın... İki oyuncunun festival görsellerinde kullanılan fotoğrafları 1965 yapımı ‘Sevişmek Yok’ filminden... 18 Ekim tarihlerinde yapılacak 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin yüzleri de yine Türk sinemasının iki efsanesi; Filiz Akın ve Ediz Hun... Altın Portakal, 1975 yapımı ‘Ankara Ekspresi’ filminden aldı iki oyuncunun görsellerini... Altın Koza’nın yaptığını sinemanın kaybettiğimiz efsanelerine, Altın Portakal’ınkini Türk sinemasının yaşayan sanatçılarına saygı olarak görmek mümkün. İki etkinliğin yıllarca sinemamızın eski sanatçılarını festival yüzü yapması, ‘Türk sineması, Yeşilçam yıllarında starlaşan oyunculardan mı ibaret?’ sorusunu getiriyor akıllara. Yeşilçam tarih oldu, yerini ‘yeni sinemacı’ aldı.
Peki yeni sinemacıların çektikleri filmlerin başrollerinden hiçbiri Yeşilçam starlarının yerini alabildi mi? Hayır...
Yeni sinemacılar yeni
İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. Yıldönümü anısına hazırlanan ‘İzmir Türküleri’ albümü CD ve plak olarak yayınlandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in teşvik ve desteğiyle Süheyl Atay’ın prodüktörlüğünde hazırlanan albümde, ünlü isimlerin söyledikleri ‘İzmir Türküleri’nden elde edilecek gelir, çocukların yararlanacağı projelere aktarılacak. Sony Music Türkiye etiketiyle yayınlanan albümün tanıtım konseri, İzmir’in Kurtuluşunun 100. Yıldönümü kutlamaları kapsamında, İzmir Kültürpark Çim Konser Alanı’nda yapıldı. Tuluğ Tırpan yönetimindeki Ahmet Adnan Saygun Senfoni Orkestrası çaldı, Göksel, Öznur Serçeler, Feridun Düzağaç, Kardeş Türküler’den Feryal Akkaya ile Fehmiye Çelik, Doğan Duru, Nilipek, Sinan Kaynakçı, Yiğit Kaya ve Ferman Akgül söyledikleri türkülerle konsere gelenleri tarihte yolculuğa çıkardı.
Prag Filmharmonic Orchestra ile kaydedilen
80’li-90’lı yıllarda birçok ünlünün sahne aldığı fuardaki gazinolar ve sanatçıları takip için bir ay bile kalmışlığım olan İzmir’e bu kez şehrin Yunan işgalinden kurtuluşunun 100. yılı kutlamaları nedeniyle geldim. 9 Eylül kutlamalarının baş mimari İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in davetiyle geldiğim İzmir'de üç gün geçirdim.
Yıllar içinde çıkan haberlerden, sosyal medyadaki paylaşımlardan İzmir’e ve İzmirlilere dair bir kanaatim vardı. Bu kez bizzat yaşayarak ve görerek kesinleşen kanaatim şu:
İzmirlilerin şehirlerine aidiyeti, Tarkan’a olan sevgileri, Atatürk, ve Cumhuriyet aşkları bambaşka… Şehrin birçok yerinde İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılına yakışır etkinlikler ve kutlamalar vardı.
Sadece karada değil, denizde ve havada da 9 Eylül kutlandı.
Uçak, helikopter gibi hava, yelkenliler, tekneler gibi deniz araçlarının gösterileri görülmeye değerdi.
Sahil Güvenlik helikopterleriyle teknenin Zeybek oynaması gösterinin zirvesiydi.
Evlerinin balkonlarını ve
Hadise’nin sahnede ağlaması ve Kaan Yıldırım’ın sevgilisi Pınar Deniz’le el ele konsere gitmesinden sonra tarafların fanları ve sevmeyenleri, Twitter’ı ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ne çevirdi.
Yazılanların çoğu akıl alır gibi değil...
Kaan Yıldırım’ın hayli zamandır hiçbir dizi ve filmde oynamadan sırf sevgili değiştirerek gündemde kaldığını yazanlar, yeni sevgililerin burçlarına bakıp, bu ilişkiye ömür biçenlere kadar ne ararsan var aralarında.
Hadise, İzmir İnternational Fuarı kapsamında Kültürpark’taki Çim konserine çıktığı ve ‘Küçük Bir Yol’ şarkısını söylerken ağladığında 2 Eylül’dü...
Kaan Yıldırım’la Pınar Deniz’in ilk kez birlikte görüntülendiğinde ise takvim yaprakları 7 Eylül’ü gösteriyordu.
Hal böyleyken, “Aşk yaşadıkları dönemde kendisiyle medya karşısına çıkmaktan kaçınan eski sevgilisi Kaan Yıldırım’ın Pınar Deniz’le el ele görüntü vermesi ağlattı sahnede Hadise’yi” diye tweet atana bile
“Restorasyon nedir?”, “Korozyon denince aklına ne gelir?”, “Ağa Han Ödülleri kimlere verilir?” diye sorsan tek kelime edemeyecek insanlar, günlerdir sosyal medyada Kız Kulesi’ni tartışıyor:
“Restorasyon yaparken kapladıkları örtünün içinden arkadan geçen gemi görünüyor. Kız Kulesi’nin yerinde yeller esiyor.”
Kız Kulesi’nde yapılanlar hakkında bilgileri yok, ama fikirleri var.
Oysa Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, altı ay önce katıldığı canlı yayında tane tane anlattı Kız Kulesi’nde yapılanları.
Canlı izlediğim o yayının video’sunu buldum ve Ersoy’un söylediklerini not ettim. İşte Bakan Ersoy’un, 9 Mart 2022 tarihli ‘Çalar Saat’te İsmail Küçükkaya’ya Kız Kulesi’ne dair anlattıkları:
“Kız Kulesi’nde eylül ayında bir restorasyon çalışmasına başladık, hedefimiz nisan ayında açmaktı. Burada çok detaylı bir çalışma yapıyoruz. 1998 yılında burası restore edilmişti, ama maalesef o restorasyon biraz göstermelik yapılmış.
‘Fatma Girik’; kuşe kağıda basılmış, büyük boy ve 488 sayfalık ansiklopedi kıvamında bir kitap. Türk Sineması’nın dört yapraklı yoncasından biri olan Fatma Girik’e de yedi yazarın bir araya gelip yazdığı bir kitap yakışırdı. Barış Saydam, Bircan Usallı Silan, Burçak Evren, Cengiz Özkarabekir, Doğuşcan Göker, Haydar Ali Albayrak ile Şükran Kuyucak Esen’in Fatma Girik için yazdıkları, sanatçının yer aldığı dergi kapaklarının görselleri, oynadığı filmlerden afişler ve fotoğraflar da kitaba ayrı bir zenginlik kattı.
‘Fatma Girik’ kitabından alıntılanacak o kadar çok şey var, ama şimdilik paylaşacaklarım bunlar.
Fato’nun gözünden kendi ve rakipleri
Kitapta Fatma Girik’in kendisi ve sinemadaki rakipleri hakkında yaptığı değerlendirme şu:
“Türkan Şoray iyi oyuncu… Gizemli kadını oynuyor ve ortalarda pek gözükmüyor.
Hülya Koçyiğit, Kerime Nadir romanlarının, amcasının, dayısının oğluna ‘of… of…’ yaparak veremliyi oynayan bir kadın… Ona yakışır…
Filiz Akın, Aliki Vuyuklaki gibi cici
“Haşırt Dı Bilekbord” kitabında Trabzon’la ilgili anılarını “Ganita” başlıklı bölümde anlatan Zafer Algöz, “Ken Taç Dis” adlı yeni kitabında ise Trabzon’a 12 sayfa ayırdı. Çünkü oyuncunun çocukluğunun bir kısmı Trabzon’un İskenderpaşa Mahallesi’nde geçti. Algöz, kitabında Kars’tan gelip Trabzon’a yerleşen bir çocuk olarak denizin tadını nasıl çıkardıklarını anlata anlata bitiremedi. Oyuncunun gözüyle o yıllardaki Trabzon yerine, Türkiye yeni bir eğitim ve öğretim yılına hazırlanırken Zafer Algöz’ün ilkokul öğretmeniyle ilgili anısını olduğu gibi alıntılamak istedim.
Çünkü okuyunca, “Kaldı mı böyle öğretmenler?” dedirten bir anı bu:
“Tam 4,5 sene kaldık Trabzon’da. Babamın tayini çıktı. ‘Ankara’ya mı, yoksa Bursa’ya mı gidelim?’ dediler. Sonunda anam kararı verdi; ‘Bursa’ya gidelim, ablam Meloş (Melahat) orada, hiç olmazsa ona yakın olalım.’
İlkokulu Dumlupınar