65 yıldır Adanalıları tiyatro oyunlarıyla buluşturan Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni tiyatro sezonunun açılışını Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonu’ndaki yeni bir oyunun prömiyeriyle yaptı. 29. Uluslararası Adana Film Festivali kapsamındaki açılış ve prömiyerde sergilenen oyun çok özeldi. Çünkü Yılmaz Güney’in 60 yıl önce yazdığı ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı ilk kez tiyatro oyunu olarak sahnelendi ve bunu da sanatçının memleketi Adana yaptı. Kitabı okumadığım için Güney’in yazdığıyla dramaturg Ali Berktay’ın ‘Boynu Bükük Öldüler’i arasındaki farkı bilemem, ama oyunu prömiyerinde izlemiş biri olarak şunların altını çizebilirim. Koreografi, oyuncuların dans performansları, perdeye yansıtılanların oyuna katkısı ve sahnenin önündeki orkestra çukurunun kullanılışı süperdi. O yüzden hem oyunun arasında hem sonrasında yönetmen ve koreograf Ayşe Emel Mesci’yi tebrik ettim. Temsilin sonunda herkes gibi ben de sahnede performans sergileyen tüm oyuncuları avuçlarım kızarana kadar alkışladım. Bir alkış da Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ekibine... Güney, yazdığı romanla ağalık düzeninin kötü yanına dikkat çekerek yaşadığı topluma ışık tutmaya çalıştı 60 yıl önce. ‘Boynu Bükük Öldüler’ romanı ilk kez tiyatro oyunu olarak sahnelendiğinde ise sanatçının salonun bir köşesindeki küçük masa üstündeki fotoğrafını da küçük bir mum aydınlattı bütün gece.
Belediyelerin ev sahipliğinde yapılan film festivallerinde zaman zaman yaşanan sorunlardan biri 29. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde de oldu. Yılmaz Güney’in romanından tiyatroya uyarlanan ‘Boynu Bükük Öldüler’in prömiyerine gelen sanatçı sayısı bir elin parmakları kadar değildi. Oyuncular Halil Ergün, Yüksel Arıcı, Necmettin Çobanoğlu, Gülsen Tuncer ve yönetmen eşi Engin Ayça. Bu sanatçılardan biri, bir gün önce aynı salondaki ‘Sinemada star olmak, film gibi yaşamak (Fatma Girik, Cüneyt Arkın)’ söyleşisinde oyuncu arkadaşlarını anlatan Halil Ergün’dü... Sanatçı, Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu Salonu’na girince bir süre önce dizlerinden ameliyat geçirdiği için ayaklarını en rahat uzatacağı yer olan en önü tercih etti. Ancak birinci sıradaki koltukların üstünde isimler yazılıydı. Halil Ergün, rezerve edilmeyen koltuklardan birine oturur oturmaz yanına gelen görevli, ‘Size üçüncü sıra ayrıldı’ deyip oyuncuyu kaldırdı. Salona girdiğimde ikinci sırada oturan eski Adanalı, artık Osmaniyeli olan film yapımcısı Abdurrahman Keskiner, yanındaki boş koltuğu işaret edip, oraya oturmamı istedi. Oraya oturunca arkamdaki Halil Ergün’den öğrendim, olan biteni.
Protokole ayrılan birinci sırada eski Kültür Bakanı Timurçin Savaş ve Yılmaz Güney’in kardeşi Yaşar Pütün’den başka kimse yoktu, boydan boya boştu. Çok geçmeden Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve eşi salona geldi, insanlarla selamlaşıp yerine oturdu. Önümdeki Başkan’a protokol boşken festivalin davetlisi sanatçıların üçüncü sıraya oturtulma sebebini sordum. Başkan arkaya dönüp Halil Ergün ve diğer sanatçıları görünce, “Hakikaten bu nasıl oldu? Olur mu öyle şey” dedi. Sonra görevlileri çağırdı, bunun nasıl olduğunu sordu, ardından da sanatçıları en öne davet etti, ama Halil Ergün, “Burası iyi başkan” deyip teklifi kabul etmedi. Bu kez Başkan Karalar, “O zaman biz oraya geliyoruz” dedi ve eşini alıp salondakilerin alkışı eşliğinde sanatçıların yanına gitti ve oyunu onlarla birlikte izledi. Hal böyle olunca birinci sıradaki koltuklarda sadece iki kişi Timurçin Savaş’la Yaşar Pütün kaldı.
GÜNÜN SÖZÜ
“Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.” (Friedrich Holderlin)