Hollywood yıldızı Leonardo DiCaprio’nun, İklim Değişikliği Sözleşmesi’nden Amerika’nın çekildiğini açıklayan Başkan Donald Trump’a inat Instagram’dan yaptığı paylaşım, başta Esat Sungur olmak üzere hepimizi gururlandıran türden.
Birleşmiş Milletler Çevre ve Barış Elçisi olan DiCaprio, “4 Mevsim Türkiye Ormanları” konulu yarışmada mansiyon ödülü alan, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü Basın Büro Sorumlusu Esat Sungur’un, Manisa’nın Demirci ormanlarında çektiği bir fotoğrafı Instagram’dan paylaştı ve altına şunları yazdı:
“Ormanlar, çevre, ekonomi ve topluma, hepsine aynı anda fayda sağlar. Orman idaresi sadece iklim değişikliği ile değil ayrıca su kalitesinin iyileştirilmesi, biyolojik çeşitlilik, haşere mücadele, istihdam ve turizm gibi konularda da çalışmalar yapmaktadır. Bu nedenle, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, devlete ait orman çalışanlarının eğitilmesi de dahil olmak üzere kapsamlı karbon ölçümlerinin yeni bir sistemle alınması yoluyla Türkiye ‘nin orman yönetimini geliştirmek için çalışmaktadır.”
Hatırlarsanız, geçenlerde “Zeytinliklere kıymayın” diye Tweet atan Tarkan için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, “Zeytinlikleri mi varmış ne yapacakmış zeytinlikleri?”
İlk kez gittiğiniz bir şehirde, konaklayacağınız otelde işlemleriniz sürerken ne yaparsınız?
İçmek için bir şey söyler, varsa lobide şehir rehberi veya broşürleri incelerim.
Galler Cardiff de ilk kez gittiğim şehirlerden biri. Future Inn Otel’in lobisinde beklerken BBC’nin kült dizisi ‘Doctor Who’nun broşürünü gördüm.
1963 yılında başlayıp, TV tarihinin en uzun soluklu ve başarılı bilim kurgu dizisi olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren, 2005’ten itibaren yeni versiyonu çekilen ‘Doktor Who’ platosunun yerini gösteren harita bile vardı broşürde. Üstelik plato otelimize birkaç kilometre uzaklıktaydı.
Cardiff’e bizi götüren Pepsi
Türkiye’nin kıdemli Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik’e, “Gezilecek yerler listemize İngilizlerin 1963’te çekmeye başladığı bilim kurgunun setini de alalım” dedim.
Giriş 16 sterlin
Real Madrid FC ile Juventus arasındaki Şampiyonlar Ligi final maçından birkaç saat önce ‘Doctor Who’nun çekildiği platoya gittik. Çelik konstrüksiyondan taş çatlasın birkaç bin metrekarelik platoya giriş ücretli. 16 sterlin ödeyince, görevliler eşliğinde turluyorsunuz kült dizinin platolarını. Fotoğraf ve video çekmenin yasak olduğu platodaki yarım saatlik turdan sonra; tıpkı H
Sevgili Deniz, özgürlüğün tadını çıkarırken keyfini kaçırmak gibi bir niyetim yok... Bu satırları yazmamın sebebi şu:
“Orta”yı sevmeyen, ifratla tefrit arasında gidip gelen bir toplumuz. İnsanları ya tepeye çıkarır ya da yerin dibine batırırız.
Hapisten çıktığın günden bu yana medyanın ve sevenlerinin büyük ilgisi, ifratı yaşatmış olabilir sana, ama kanma buna...
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş bile medyanın sana “halk kahramanı” muamelesi yapmasını eleştiriyorsa, durup düşünmek gerekir bu noktada.
Hapiste ziyaretine geldiğim gün senin için ne düşünüyorsam, bugün de aynı noktadayım.
Mahkemenin verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezası hukuka uygun olabilir. Ancak aynı suçu işleyen başka ünlüler tutuksuz yargılanırken senin 3 yıl 2 ay hapis yatman adil değil...
Elbette ki ortada bir suç varsa, işleyen cezasını çekmeli ve adaletin terazisi herkesi aynı şekilde tartmalı.
Hapisteyken hakkındaki haberlere toplumun belli bir kesiminin yaptığı yorumları okumamış olabilirsin.
2015 Pekin Olimpiyatları’nda TV muhabiri ile ABD’li atlet Justin Gatlin arasındaki atışmayı 2016 yapımı “I am Bolt” (Benim Adım Bolt) belgeselinde izledim.
Belgeselde, 10 yıl önce doping için verdiği testlerin pozitif çıkmasıyla gündem olan Gatlin’e muhabir soruyor:
“33 yaşında hâlâ nasıl zirvede olabiliyorsun?”
Gatlin’in, “Çok iyi bir hocayla çalışıyorum” yanıtı üzerine muhabir bu kez, “Artık temizsin, ama o ilaçların hâlâ faydasını görüyor olabilir misin?” deyince ünlü atletin yüzünü öfke kaplıyor ve aralarında şu diyalog yaşanıyor:
Gatlin: Bence bu çok gülünç. Niye 10 yıl önceki olayı soruyorsun? Sen tarihçi misin?
Muhabir: Evet, aslında ben tarih mezunuyum.
Gatlin: O zaman git bir kütüphanede çalış. Niye muhabirlik yapıyorsun?
Gatlin, “Hatalarımdan ders çıkardım, artık önüme bakıyorum” demek yerine niye hırçınlaştı?
Genç popçu Aleyna Tilki 4 Haziran saat 23.42’de Twitter hesabı @aleynatilki‘den “Cevapsız çınlama bu gidişle yaklaşık 20 gün sonra, 300 milyon tıklanan ilk Türk şarkı olacak. @Emrah_Karaduman Bu gurur hepimizin” yazdığı tweet’i paylaştı.
Aleyna Tilki gibi, internet ve sosyal medya kullanan gençlerin gözdesinin YouTube’daki bir şarkısının çok tıklanması gayet normal bir durum. Amma velakin, şarkıcının süre ve miktar belirterek insanları Türkiye’deki bir “YouTube rekoru”na odaklaması kafa karıştıran türden. Onca uzmanın çalıştığı koskoca Merkez Bankası bile yıllık enflasyon tahminini birkaç ayda bir revize ederken Aleyna Tilki’nin kehaneti gerçek olursa, sahte tıklanma satın alan şarkıcılar, onun rekorunu kırmak için kesenin ağzını epey açmak zorunda kalacak!
Kâhinin “markası” tahminlerinin doğru çıkmasıyla güçlenir ya da değer kaybeder. 20 gün sonra şarkıcının “Cevapsız Çınlaması”, YouTube’da 300 milyondan fazla “çınlarsa”, “kâhin” olarak da ünlenecek. Şayet dediği çıkmazsa, “karavanacı kâhin” olacak.
YUNANİSTAN’DAKİ BAŞARI ACUN’U BREZİLYA’YA AÇTI
Yunanistan’a, “O Ses Yunanistan”dan sonra “Survivor” yarışmalarını yapan Acun Medya’nın patronu Acun Ilıcalı, bu kez okyanus ötesine açıldı.
Y
Galler Cardiff’te, Royal Welsh College Of Music Drama’nın modern, şık ve de aydınlık duruşma salonundayız. İtalyan Juventus ile İspanyol Real Madrid FC arasında oynanacak Şampiyonlar Ligi final maçını izlemek için Cardiff’e gelen PepsiCo’nun misafirleri tıklım tıklım doldurdu salonu... Çünkü birazdan sahneye, davetlilerden isimleri saklanan futbolun eski yıldızları çıkacak ve Şampiyonlar Ligi anılarını anlatacaklar.
Sahneye ilk çıkan İngiliz futbolunun efsanelerinden Gary Lineker oldu... Moderatör Lineker’in takdimiyle ardından davetlilerin alkışları eşliğinde Robert Pires, Luis Garcia ve Marcel Desailly çıktı sahneye...
Şampiyonlar Ligi’nin ana sponsorlarından Pepsi Lays’in etkinliğinde sıra Luis Garcia’ya gelince, futbolun eski yıldızı Liverpol için ter akıttığı dönemde İstanbul’da yaşadıklarını anlattı. Çünkü moderatör Gary Lineker’in Milan’a attığı golle takımı Liverpol’u İstanbul’da UEFA Şampiyonlar Ligi Şampiyonu yapan futbolcuya yönelttiği soru şuydu:
“İstanbul, senin için ne ifade ediyor?”
Bunun üzerine Luis Garcia, Liverpol FC ile Milan arasındaki o maç ve İstanbul için şunları söyledi:
“25 Mayıs 2005’te Şampiyonlar Ligi final maçını oynadık İstanbul’da. Hayatımın maçıydı
Gençlerin gözdesi Britanyalı müzik grubu One Direction’u bırakması olay olan Zayn Malik, ayrılığın sebeplerini anlatmak ve kendini tanıtmak için kitap yazdı. “One Direction’dan ayrıldı, herkes onu konuştu. Şimdi Zayn, hikayesini baştan sona kendisi anlatıyor” diye tanıtılan bol fotoğraflı kitabı, İpek Güneş Çıgay Türkçe’ye çevirdi, hep kitap bastı.
Kitabı, PepsiCo’nun davetlisi olarak Galler’in başkenti Cardiff’te Real Madrid-Juventus arasındaki Şampiyonlar Ligi’nin final maçını izlemeye giderken dört saatlik İstanbuL-Londra yolculuğunda okudum. Zayn Malik’i severdim, kitap sayesinde sevgim daha da arttı. Çünkü Z, çok samimi, içten ve zaaflarını, yanlışlarını açıklayabilen biri.
1D zirvedeyken gruptan ayrılma sebepleri, tek başına kalınca yaşadıkları bana çok sahici geldi.
Kitabında, “İnsanlar nedense benim Müslüman olmama takmış durumda” diye yazan Zayn, Avrupa’da ve Amerika’da birçok insanın derdini dile getirmiş oldu. Malik’in Müslüman olmasına kızanların yanı sıra “Müslüman vücuduna dövme yaptırmaz” diye eleştirenler de var.
GÜRÜLTÜ YÜZÜNDEN ÜÇ EVDEN KOVULDU
Pakistan asıllı İngiliz vatandaşı bir baba, evlenince eşi gibi Müslüman olan İrlandalı bir annenin İngiltere Bradford’da
Bir insan çok sevdiği ama kavuşamadığı aşkının adını başkasıyla yaptığı evlilikten doğan çocuğuna verebilir mi?
Varsayalım ki verdi, eşler arasında nasıl karşılanır bu?
Başka ülkeleri bilemem ama bizde olacak şudur:
Şayet ismi veren erkekse, boşanınca ayakları üstünde duracak imkânı olmayan çoğu kadın, mecburen göz yumabilir buna.
Ancak aynı şeyi bir kadın yapsa ve unutamadığı aşkının adını oğluna verse, eşi de bunu öğrense, o evlilik sürer mi?
Neredeyse günde ortalama bir kadının “erkek şiddeti” yüzünden öldürüldüğü Türkiye’de mümkün değil bu...
“Durup dururken nereden aklına geldi böyle bir mevzu” dediğinizi duyar gibiyim, o yüzden sebebini anlatayım.
Önceki akşam oturduğum kafede Kaan Yıldırım’ın “Leyla - Mecnun Misali” adlı şarkısı çalınca, önümdeki masada iki kızla üç erkek tarafından dakikalarca tartışıldı bu konu...