İlk kez gittiğiniz bir şehirde, konaklayacağınız otelde işlemleriniz sürerken ne yaparsınız?
İçmek için bir şey söyler, varsa lobide şehir rehberi veya broşürleri incelerim.
Galler Cardiff de ilk kez gittiğim şehirlerden biri. Future Inn Otel’in lobisinde beklerken BBC’nin kült dizisi ‘Doctor Who’nun broşürünü gördüm.
1963 yılında başlayıp, TV tarihinin en uzun soluklu ve başarılı bilim kurgu dizisi olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren, 2005’ten itibaren yeni versiyonu çekilen ‘Doktor Who’ platosunun yerini gösteren harita bile vardı broşürde. Üstelik plato otelimize birkaç kilometre uzaklıktaydı.
Cardiff’e bizi götüren Pepsi
Türkiye’nin kıdemli Kurumsal İletişim Müdürü Didem Şinik’e, “Gezilecek yerler listemize İngilizlerin 1963’te çekmeye başladığı bilim kurgunun setini de alalım” dedim.
Giriş 16 sterlin
Real Madrid FC ile Juventus arasındaki Şampiyonlar Ligi final maçından birkaç saat önce ‘Doctor Who’nun çekildiği platoya gittik. Çelik konstrüksiyondan taş çatlasın birkaç bin metrekarelik platoya giriş ücretli. 16 sterlin ödeyince, görevliler eşliğinde turluyorsunuz kült dizinin platolarını. Fotoğraf ve video çekmenin yasak olduğu platodaki yarım saatlik turdan sonra; tıpkı Hollywood stüdyolarındaki gibi çıkışlar, dizideki kullanılan her şeyin sergilendiği ve satıldığı mağazadan… Her giren mutlaka hatıra veya hediyelik bir şeyler alıp, öyle çıkıyor.
Bizde niye yok?
İngiltere’nin devlet televizyonu BBC bile, Galler’in başkenti Cardiff’te çekip, dünyaya pazarladığı diziden bu yolla para kazanmaya devam ediyor. Son birkaç yıldır dünyada Türk dizileri fırtınası esiyor. Amerika’dan sonra dizi ihracatından en fazla para kazanan ikinci ülke Türkiye, ama henüz bir tane stüdyomuz yok turizmin hizmetinde. Başta Rusya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden, “Türkiye, bu dizilerin setlerini ziyarete açsa, bu amaçla çok turist gelir size” diye çağrı yapılıyor, bizimkilerde yok böyle bir vizyon. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın milyon dolarlık stüdyoları da tıpkı ‘Doktor Who’nun platosu gibi ziyarete açılsa, padişahların yüzüklerinden sultanların takılarına kadar dizide ilgi gören her şeyin satışı yapılsa mesela… Elbette ki iyi olur. Amma velakin, henüz hiçbir yapımcı bu talebi ve potansiyeli görüp, bu konuda ciddi bir adım atmadı.
‘EŞKIYA’ DOSTLUĞU
KANAL YÖNETİCİLERİNE İNAT TUTAN YAPIMLAR!
TV dünyasında işlerin nasıl yürüdüğüne dair çarpıcı iki olayı paylaşmak istiyorum. Yapımcının biri, Kanal X’e bir proje sunar.
Kanal yönetimi, “Bu işin kaymağını yıllarca falanca yiyor. O nedenle o pazardan pay almak imkansız” diyerek projeye sıcak bakmaz. Yapımcı, birkaç ay sonra başka bir proje için, Kanal Y yöneticileriyle görüşür. TV yöneticileri, yapımcının elindeki projelerden reality
ile ilgilenir.
Kanal yönetimi, yapımcının o proje için düşündüğü sunucuyu değil, başkasını ister ve taraflar anlaşır. Yapımcı gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, programı yayına sokar. Ancak gelen reytingler parlak değildir. İki hafta sonunda kanal, programı bitirmek ister.
Yapımcı, “Reytingimiz düşük başladı, ama her gün biraz daha artıyor seyirci sayısı. Biraz daha sabredersek, sezon bitmeden istediğimiz reytingi yakalarız” der.
Kanal yönetimi kerhen de olsa, bir hafta daha ek süre verir programa. Ele aldığı dosyalarla gündem oluşturan reytingiartan program, kanalın gündüz
kuşağının lokomotifi olur.
Programın reytingleri, aylar önce projeye sıcak bakmayan Kanal X’i harekete geçirir. Kanal X de benzer bir programa başlar. İşin ilginç yanı Kanal X, Kanal Y’nin istemediği sunucuya teslim ettiği program da kısa sürede aldığı reytingle kendine yer edinir. Türkiye’de bazı kanal yöneticilerinin vizyonu ve öngörüsü bu...