Başrollerini Burak Özçivit, Murat Boz, Aslı Enver ve Nazan Kesal’ın paylaştığı ‘Kardeşim Benim’in devam filmi 8 Temmuz’da “motor” diyecek.
‘Kardeşim Benim 2’de yıllar sonra birbirini tanıyan Ozan ve Hakan adlı kardeşlerin yeni maceraları beyaz perdeye aktarılacak. TAFF Pictures’ın çektiği filmin ilkinde olduğu gibi ikincisinde de Ozan’ı Murat Boz, Hakan’ı Burak Özçivit canlandıracak.
Bir süre önce Murat Boz’la yaşadıkları sorun yüzünden filmin devamında oynamak istemeyen Aslı Enver, bu kez kadroda olmayacak. ‘Kardeşim Benim’de Aslı Enver’in üstlendiği karakteri ‘Kardeşim Benim 2’de Lal Feray’ın oyuncu kızı Leyla Feray canlandıracak.
Aksiyon filmi çekecekler
TAFF Pictures, ‘Kardeşim Benim 2’nin dışında yine dizi yıldızlarını buluşturacak ve bir film daha çekecek. Senaryo çalışmaları devam eden ve yaz sonunda çekilmesi planlanan aksiyon filminde başrolleri Burak Özçivit’le Kerem Bürsin paylaşacak.
Normal zamanlarda olduğu gibi yürüyüşte de giyince acayip rahat ettiğim yabancı bir spor ayakkabı markası var. Türkiye’de çok şubesi olmadığı için genelde yurt dışında buluyorum zevkime ve ayağıma uygun olanları. Hafta sonu Kartepe’den dönüşte eşim, “İzmit Outlet’e uğrayalım. Orada mağazası var” dedi. Mağazayı bulduk ve bakınmaya başladık.
Yanıma gelen görevli nasıl bir şey aradığımı sorunca tarif ettim. Satış elemanı şöyle bir öneride bulundu: “Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Adalet’ yürüyüşünde giydiği spor ayakkabıdan ister misiniz?” Gösterdiği ayakkabıya baktım, son Berlin seyahatimde 40 euro’ya aldığımın aynısı. Görevliye, fiyatını sordum, siyah renginin 379 TL, diğer renklerinin daha ucuz olduğunu söyledi.
Berlin’deki 40 euro yani yaklaşık 160 TL, Türkiye’de 379 TL. İkisi de outlet mağazası, ama aradaki fark iki kattan bile fazla.
Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşte giydiği spor ayakkabının satışlara etkisi olup olmadığını sordum. Görevli, “Henüz dükkana girip, ‘Kılıçdaroğlu’nun giydiği ayakkabılardan istiyorum’ diyen olmadı” dedi.
ERKEK ŞİDDETİNİ SİNEYE ÇEKENLER
BKM Mutfak’tan yetişen Metin Yıldız, yine kadına şiddet ve aldatma konularıyla gündemde. Bu kez iddiaların sahibi, oyuncunun boşandığı
“Seçilip, davet edildiğimiz Rusya’da film festivaline katılmam zora girdi. Çünkü Rusya Konsolosluğu, bana vize vermiyor.”
“Yaşamak Güzel Şey” filminin senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusu Müfit Can Saçıntı’nın paylaştığı bu twiti görünce işin perde arkasını öğrenmek istedim. İşte Saçıntı’nın anlatımıyla Rusların, Türk domatesinden sonra filmini isteyip, kendisine vize vermeyişlerinin öyküsü:
Rusya’nın her yıl bir şehrinde yapılan ‘Within Family Festivali’nin yarışma bölümüne seçtiler son filmim ‘Yaşamak Güzel Şey’i… Bunu da bir davet mektubuyla bildirdiler. Doğruluk, dürüstlük gibi erdemleri ön plana çıkaran aile filmlerin yarıştığı bir festivalmiş bu…
Türkiye dışında Almanya, Çek Cumhuriyeti (Çekya), Hollanda, İtalya, Brezilya, Güney Kore, İsrail ve Arjantin’den de filmler yarışacak bu yıl 20’ncisi Yaroslav’da yapılacak festivalde.
Rusya Kültür Bakanlığı’nın da desteğiyle yapılan festivalin komitesi, bizimle birlikte 12 ülkeye aynı davet mektubunu gönderdi. O mektupla Rusya Konsolosluğu’na başvurdum vize için, ama yeterli bulunmamış belgelerim. Konsolos, ‘O davet mektubu, AB ülkeleri ve ABD için geçerli. Türkler için değil. Göçmen Bürosu’ndan davetiye getirsin’ dedi.
Durumu
Almanya, Rusya, İngiltere ve Türkiye’de genç yaşta erkek şiddetiyle öldürülen dört kadının dramını anlatacak ‘Faint Sound’ belgesel filminin çekim-leri bitti.
Ülkeleri, kültürleri farklı, ama kaderleri aynı dört kadının belgeseli aslında bir öğrenci filmi… İngiltere Boston Üniversitesi’nde okuyan Chris Surnames, bitirme tezi olan filmin Türkiye çekimlerini aslında 2015’te yaptı.
Berlin’de Türk sevgilisi tarafından öldürülen 19 yaşındaki Maria, Londra’da ruhsal sorunları olan bir gencin katlettiği Palmira Silva, 20 yılda Rusya’da 10 kişiyi öldürdüğü ortaya çıkan ‘Karındeşen Nine’nin kurbanlarından Rus Silva ve evine gitmek için bindiği minibüste tecavüze uğradıktan sonra hunharca katledilen Mersinli Özgecan Aslan’ı ‘Faint Sound’da buluşturmayı amaçlayan öğrenci, iki yıl sonra çekimler
için tekrar Türkiye’ye geldi.
Chris Surnames’in, Özgecan Aslan’ın ailesinden izin alarak 2015’te yaptığı çekimler, parasızlık yüzünden istediği gibi olmayınca, bu kez sponsor bulup geldi.
Üniversiteyi bitirme tezinin yanı sıra uluslararası belgesel festivalleri için çekmeyi planladığı film için iki yıl sonra istediği seti kurup, arzuladığı oyuncu kadrosunu oluşturan genç yönetmen, ilk çekimde olduğu gibi
Tarkan, “10” adlı yeni albümüyle “Megastar”lığını bir kez daha kanıtladı. Şarkıcının yeni albümü Türkiye’nin yanı sıra 4 ülkede 1 numara. Tarkan’ın iTunes’un listesinde 1 numara olduğu ülkeler, Azerbaycan, Bahreyn, Suudi Arabistan, Türkiye ve Özbekistan.
Tarkan’ın albümü; iTunes’un müzik listelerinde Almanya’da 6’ncı, Hollanda ve Avusturya’da 7’nci, İsviçre’de 8’inci, Norveç’te 13’üncü, Belçika’da 14’üncü, İsveç’te 16’ncı, Danimarka’da 20’nci sırada... 19 ülkede iTunes’un listesine giren Tarkan’ın “10”u, Avrupa listesinde 10, dünya listesinde ise 20 numaraya kadar yükseldi.
Türkçe şarkıların yer aldığı bu başarı, “Megastar” Tarkan’a nasip oldu.
Tarkan “10”la, Türkiye’de de rekorları altüst etti.
Tarkan, yaptığı anlaşma uyarınca, sanatçının yeni şarkılarını ilk kez sadece Fizy ve iTunes kullanıcıları indirip, dinleyebildi.
Fizy’den aldığım bilgiler şöyle:
Tarkan’ın yeni şarkıları ilk 24 saatte 818 bin kez dinlendi, 48 saatte dinlenme rakamı 2 milyonu aştı. Sevenleri bir haftada 200 bin Tarkan şarkısı satın aldı.
Tarkan’ın ilk klibi ‘Yolla’, 696 bin izlenmeyle, Fizy’de en çok izlenen klip oldu.
"Bakıyorsun kadın 100 milyon tıklanmış. Konser takvimine bak, ayda 10 konseri yok. Sokağa bak, şarkıyı bilen yok. Bunlar halkın değil, şirketlerin starları. Biz neyin ne olduğunu biliyoruz. Gerçekler er geç ortaya çıkacak.”
Kim söylüyor bunları?
Şarkıcı Berkay...
Peki kim bu kadın veya kadınlar?
Belli değil...
Berkay, Günaydın’dan Yüksel Yavuz’a verdiği söyleşide cinsiyet belirterek çemberi biraz daraltmış, ama bu yetmez...
Şayet Berkay da Demet Akalın gibi cesur olsaydı, pekala açıklardı o ismi ya da isimleri...
Demet Akalın ise Gülben Ergen’e Kelebek için verdiği söyleşide Berkay gibi kaçak güreşmeyip, şunları söyledi:
Otomobilini hatalı park edenlerden şikayetçi misiniz?
Yalnız değilsiniz o zaman…
Bencil sürücülerin sadece bizde olduğunu sanıyorsanız, yanıldınız.
Çünkü İngiltere gibi, medeniyetin kuralları toplumda yer ettiği için yazılı anayasası bile olmayan bir ülkede bile yeterince var bu bencil sürücülerden.
Türklerin hatalı park edenlerle mücadele yöntemleri belli:
Otomobili çizmek, sileceklerini kaldırmak, kırmak, ağır sözlerin yazılı olduğu notu camla silecek arasına sıkıştırmak, gerektiğinde kavga etmek…
İngilizlerin bencil sürücülerle mücadelesi ise farklı oldu.
selfishparker.com adlı bir internet sitesi açan İngilizler, hatalı park eden vatandaşlarını teşhir etmeye başladı.
Arkadaşım Uğur Onur Urhan, “Esra Erol’un ATV’deki kıyafet sponsorunu biliyor musun?” diye bir mesaj attı bana. Bilmiyorum, niye sordun yanıtımdan sonra bir mesaj daha attı: “İnternette gördüm. Esra Erol, programda üzerine ne giymişse, o firma internetteki sitesinde üzerine ‘Tükendi’ diye yazdı. Fiyatları ucuz çünkü. 39 TL’den başlayıp, 119 TL’ye kadar çıkıyor elbiselerin fiyatları ama çoğunun etiketi
50 ile 80 TL arası. Firma, Erol’un kıyafet sponsoruysa, iyi bir
vitrin buldu kendine.”
Bu bilgi üzerine şöyle bir mesaj attım Esra Erol’a:
Selam. ‘Tükendi’ diyorlar senin için… Vallahi belgesi de var.
Ardından belgeleri de attım. Belgeler dediğim, Erol’un programda giydiği kıyafetlerin üzerine yuvarlak içinde ‘Tükendi’ yazan fotoğraflar…
Esra Erol önce, “Hahahaha… Gerçekten tükendi” mesajını attı, ardından aradı ve söz konusu firmanın, programa kostüm veren markalardan biri olduğunu söyleyip, ekledi:
“Programda ne giysem anında sipariş alıyorlar ve o seriyi tüketiyorlar.”