Dünyanın Yedi Harikası kavramı, Anadolu’nun ve elbette dünyanın ilk tarihçisi olarak kabul edilen Heredot tarafından ileri sürülmüştür. Ancak yedi eserle bu harikaları sınırlandıran ve belirleyen kişi Sidon’lu Antipatrus’dur. Mısır’daki Keops Piramidi M.Ö. 2560 yılında firavun Khufu tarafından yaptırılmıştır. Babil’in Asma Bahçeleri M.Ö. 605 yılında Babil Kralı Nabukadnezzar tarafından yaptırılır. Hellas coğrafyasının Olimpia şehrinde M.Ö. 456 yılında yaptırılan Zeus heykeli on üç metre yüksekliğindeydi. Rodos Adası’nda Güneş Tanrısı Helios için yaptırılan heykel ise M.Ö. 282 yılına aitti. Otuz iki metre yüksekliğe sahip bu heykel sadece elli altı yıl ayakta kalabilmiştir. İskenderiye Feneri M.Ö. 290 yılında gemicilerin güvenliğini sağlamak amacıyla Büyük İskender tarafından yaptırılmış olup 166 metre yüksekliğe sahipti.
Görkemli tapınak
Bu yedi harikadan iki tanesi ise Anadolu coğrafyasında inşa ettirilmiştir. Bunlardan ilki olan Efes Artemis Tapınağı, M.Ö. 550 yılında mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştır. 115 metre uzunluğunda 55 metre genişliğinde olan tapınak, her biri on sekiz metre yüksekliğinde 127 adet sütunla son derece görkemli bir görünüme sahipti. Diğeri ise Halikarnassos’ta M.Ö. 353 yılında vefat eden Kral Mausolos adına karısı ve aynı zamanda kız kardeşi olan Artemisia’nın yaptırdığı anıt mezardır. (Mozole kelimesinin kökeni bu kralın adından kaynaklanır) Karya Kralı olan Mousolos Pers satrabı olarak oldukça başarılı bir yönetim göstermiştir. Hatta ülkenin bozulmaya yüz tutan ekonomisini düzeltmek için uzun saçlı erkeklerden vergi dahi almıştır. Öte yandan Mısır hanedanı haricinde kız kardeşleriyle evlilikler gerçekleştiren Karya krallarının ilki Mousolos’tur. Kendisinden sonra başa geçen kardeşleri de birbirleriyle evlilikler gerçekleştirmişlerdir.
Kaleyi inşa ettiler
Karısı ve kız kardeşi Artemisia iki olay nedeniyle tarihte son derece önemli bir yere sahiptir. Bunlardan ilki kocası için yaptırdığı anıt mezardır. Bu yapı kabaca diktörtgen biçiminde olup dört bölümden meydana getirilmişti. Yapının en alt bölümü geniş bir podyum şeklindeydi. Podyumun üzerindeki katta kanatlarda 11, kısa kenarlarda da 9’ar olmak üzere toplam 36 sütundan oluşan bir sütun dizisinden meydana getirilen yine diktörtgen biçimli bir oda bulunmaktaydı. Üçüncü bölüm ise 24 basamaktan oluşan bir pramit merdivenden ibaret olup yapıya muazzam bir yükseklik sağlıyordu. Ve son katta dört atın çektiği arabayı süren Mausolos ile karısı Artemisia yontuları Ege Denizi’ne doğru yönelmiş durumda gösterilmişlerdi. 41 metre yüksekliğindeki yapının her yönündeki frizler o dönemin en önemli sanatçıları olan Leokhares, Bryaksis, Skopas ve Timotheus tarafından donatılmıştı.
Bu anıt mezar tüm görkemini M.S. 1402 yılına kadar korumuştur. Fetret Devri kargaşasını yaşayan Osmanlı’nın iktidar boşluğunu değerlendiren Rodos Şövalyeleri Bodrum’u ele geçirdikten sonra bu anıt mezarı yıkarak elde ettikleri malzemelerle günümüzde ayakta kalmayı başarmış olan Bodrum Kalesi’ni inşa ederler. Kalan parçalarıysa İngiliz Sir Charles Newton 1856 yılında British Museum’a kaçırmıştır.
Başarılı deniz savaşı
Kraliçe Artemisia’yı önemli kılan bir diğer olay ise Rodoslular’a karşı yaptığı
başarılı deniz savaşıdır. Artemisia elde ettiği bu zaferin anısına kendisini Rodos’u damgalarken gösteren bir anıt diktirir. Zafer anıtlarının yıkılması Antik Çağ geleneklerine aykırı olduğundan Rodoslular bu yüz kızartıcı durumdan kurtulmak için anıtın çevresini yapılarla kapatmışlardır. Mausolos ve Artemisia’nın küçük kardeşleri olan Prenses Ada; Büyük İskender’in manevi annesi onuruna erişmiştir. Öte yandan bir diğer kardeş olan ikinci Artemisia ise tarihin ilk kadın amirali olma başarısını elde etmiştir. Komutan Serhas, ikinci Artemisia için: “Bugün kadınlar erkek gibi erkekler de kadın gibi savaştı” demiştir.