Geçen hafta bizim piyasaları en yakından ilgilendiren konu, Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısıydı.
Toplantıdan politika faiz(ler)ini “sabit tutma” kararı çıktı. Toplantı sonrası açıklamada en fazla dikkat çeken, daha önce toplantı notlarında yer alan “ihtiyaç duyulması halinde ilave sıkılaştırma yapılacak” ifadesinin çıkması oldu. Genel ekonomik aktivite ve cari piyasa koşulları konusunda değerlendirmelerde ise önemli bir değişiklik olmamış.
PPK bu kararla faiz artışı/azalışı yapmak yerine, cari oranları korumayı tercih ettiğini beyan etmiş oldu. Açıklamaya göre, enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar ‘sıkı parasal duruşun’ korunmasına karar verilmiş. Ancak piyasalar bunu (13 Haziran veya 25 Temmuz’da yapılacak PPK toplantılarından birinde) ‘bir sonraki adım, faiz indirimi olacak’ şeklinde okudular ve karar sonrasında döviz kurlarında ekstra bir yükseliş yaşandı.
Gerçi kurlardaki yükselişin ardındaki tek sebep PPK kararı değildi. İstanbul seçimleri konusunda YSK’nın seçmen listelerindeki “kısıtlı” seçmenlerin ve sandık kurullarının incelenmesi yönündeki itirazlara dair kararını bu haftanın başına ertelemiş olması, TCMB’nin rezervleri ile ilgili endişeler, S-400/F-35 konularında henüz belirsizliğin devam ediyor olması kurdaki yükselişteki diğer önemli unsurlardı.
Geçtiğimiz hafta başındaki yazımda da tüm bu nedenleri sıralamış ve “... bahsetmiş olduğum risklerin ‘gerçekleşmesi’ durumunda ilk aşamada 5.9300, ardından 6.1850 - 6.2250 seviyeleri resmin içine girebilecek” diye yazmıştım. 5.88 seviyesinin sert bir şekilde geçilmesi ile geçtiğimiz perşembe günü 5.9808 seviyesine kadar bir yükseliş yaşandı, haftalık kapanış 5.9380 seviyesinden gerçekleşti.
‘Ispanak - ceviz’ endeksim ne diyor?
TCMB’nin Enflasyon Raporu 30 Nisan günü açıklanacak. Başkan Çetinkaya’nın sadece enflasyona dair söyleyecekleri değil, öncelikle rezervler ve bunların hesaplanması konusunda söyleyecekleri de önemli olacak.
İhtimaldir ki, bu toplantı öncesinde veya sırasında YSK’nın İstanbul seçimleri ile ilgili kararı gelmiş olacaktır. (Gelmezse, Çetinkaya’nın söyledikleri süregiden belirsizlik içinde kaybolup gidebilir.)
3 Mayıs Cuma günü de nisan ayı enflasyon verileri açıklanacak. Kurdaki artışların ayın sonlarına doğru yaşanması, petrol fiyatlarında yaşanan artışların vergi indirimleri ile pompa fiyatlarına sınırlı yansıtılmış olması (her ne kadar bütçe açığını artırıyor olsa da, buna sonra bakacağız) kısa vadede enflasyona yansımaları erteleyebilecek.
Mevduat faizinde artış olur mu?
Ancak, geçtiğimiz yılın nisan ayındaki yüzde 1.87’nin üzerinde gelebilecek bir veri, yıllık enflasyon oranlarına artış olarak yansıyacaktır. Benim “ıspanak - ceviz” endeksim, nisan ayı enflasyonunun yüzde 2’nin az üzerinde gelebileceğini söylüyor.
Bu arada Bloomberg’den Kerim Karakaya’nın 26 Nisan tarihli haberine göre 6 banka mevduat faizlerini yükselteceklermiş. Merkez’den faiz artışı gelmeyince; bankalar kendileri faizleri artırmak durumunda kalıyorlar. Aksi takdirde TL’den dövize kayışı engellemeleri zor olacağa benziyor.
İçeride YSK’dan gelecek haber, cuma açıklanacak enflasyon verisinin yanı sıra bu hafta Amerikan (Fed) ve İngiliz Merkez Bankası’nın (BoE) faiz kararları açıklanacak. Her ikisinden de bir faiz artışı beklenmiyor.
Cuma günü ABD’de açıklanan ilk çeyrek büyüme rakamı yüzde 3.2 geldi. Yüzde 2’lik tahminin hayli üzerinde bir rakam. Tüketimin görece zayıf olmasına karşın; ithalatın yüzde 3.7 azalması, ihracatın aynı oranda artması, stokların önemli oranda yükselmesi beklentilerin üzerinde bir büyümenin ortaya çıkmasını sağlamış. Önümüzdeki çeyrek sonunda bu veriye aşağı yönlü bir düzeltme gelebilir. Ancak nihai rakamın yine de yüzde 2 beklentisinin üzerinde kalması ihtimali hayli yüksek.
Fed’in bu yıl değil faiz artırmak, tersine indirebileceği beklentisi ekonomiye ve ABD borsalarına ‘güç vermiş’ görünüyor. ABD borsaları geçtiğimiz haftanın ikinci yarısında daha önceki tarihi zirvelerini de geçerek yeni rekorlar kırdılar.
Yüzde 50 - 50 beklenti
Bu haftanın son gününde ABD’de Tarım Dışı İstihdam verisi açıklanacak. Beklenti 185 bin kişilik artış. Bunun üzerinde artış olur, haftalık ortalama ücretlerde de yüzde 0.3’ün üzeri artış görülecek olur ise 18-19 Haziran’da yapılacak Fed’in Açık Piyasa Operasyonları Komite (FOMC) toplantısı merak ve ilgiyle bekleniyor olacak.
Zira piyasalarda yüzde 50 - 50 bu yıl Fed faiz indirecek, faizleri sabit bırakacak beklentisi var. Eğer büyüme böyle devam eder, ABD-Çin ticaret savaşında bir mutabakat sağlandı haberi gelirse, faiz indirecek beklentileri yavaş yavaş yerini ‘Fed faizi sabit tutabilir’ hatta ‘faiz artırabilir’ şeklinde dönecek olursa küresel piyasalardaki fiyatlamalar mutlaka değişecektir. Ben halen bu yıl bir faiz artışı beklentimi koruyorum. Böyle olursa dahil olduğumuz gelişen piyasalar bundan olumsuz etkilenebilir.
Japon ev kadınları veya şişman parmak
29 Nisan - 7 Mayıs arasında Japonya tatil. Bu süre zarfında likiditenin olmadığı bir ortamda agresif fiyat hareketleri olabileceğine dair İş Yatırım’dan Şant Manukyan’ın twitter üzerinden bir hatırlatması oldu. Ben de bu uyarıyı bir kez daha hatırlatayım dedim.
“Japon ev kadınları” tatilde olsalar da algoritmalar ve robotik işlem yazılımları likiditenin sığ olduğu bir zamanda “şişman parmak” misali sert hareketlerin yaşanmasına neden olabilirler. Dikkatli olmakta fayda var.
PETROL FİYATLARI YÜKSEK KALIRSA...
Artan petrol fiyatları, Fed’den olası bir söylem değişikliği PPK kararlarında ne kadar dikkate alındı, bilemiyorum. Ancak petrol fiyatlarındaki artışın; her ne kadar dışsal bir etki olsa da; enflasyon tahminlerine ne denli yansıtılıp, yansıtılmayacağına Çetinkaya’nın toplantı sırasındaki sunumundan anlamaya çalışacağız.
Geçtiğimiz hafta ABD; Çin, Hindistan, Japonya, G.Kore, Tayvan ve Türkiye’ye İran’dan petrol etme konusunda tanıdığı ayrıcalıkları uzatmayacağını açıkladı. Bunun bizim petrol faturamızı artıracağı aşikâr. Ancak piyasalarda konuşulduğu kadar da büyük bir olumsuzluk yaratması söz konusu olduğunu düşünmüyorum.
İran’dan yapılan alımları ağırlıklı olarak Basra (Irak), Ural (Rus) petrolleri ve geldiği kadarıyla Kerkük (Irak) petrolleri ile İran’ı ikame etmemiz çok da zor değil. Buradaki mesele İran ile diğer petrol ihracatçısı ülkeler arasındaki yaklaşık bir aylık vade farkı ve İran petrolünün gravitesinden dolayı iskontolu fiyatı avantajını kaybetmemiz olacak. Ancak bu sorunun da varilde 1 - 2.5 dolardan fazla olması beklenmiyor.
Fatura artıyor
Diğer yandan Brent petrolünün İran haberleri ile 75.40 dolar/varil seviyelerine kadar yükselmesi bizim petrol faturamızı artırıyor. İstisnaların devam etmeyeceği haberinin etkisinin azalması, ABD’nin kayaç petrol ihracatını artırıyor olması, BAE ve Suudi Arabistan’ın arz açığını kapatacağına dair Trump’ın açıklamaları petrolün haftayı düşerek kapatmasına katkı sağladı. Haftayı 71.70 seviyelerinden kapatan Brent petrolünde bu düzeltmenin ilk aşamada 69.50 seviyelerine kadar devam etmesi olasılığı var. Bu seviyenin hem teknik düzeltme hem de 50 ve 200 günlük BHO seviyelerine denk gelmesi hasebiyle daha aşağı inmesi ilk denemede zor olacak gibi görünüyor.
Orta vadeli fiyat hareketlerinde ABD’nin açıklamasından sonra Çin ve Hindistan’ın tutumu önemli olacak. Eğer onlar da İran’dan petrol almayacaklarsa, petrol fiyatlarındaki 75 dolarlı seviyeleri sıradan hale gelebilir, 80 - 85 dolarları daha sık konuşuyor olabiliriz. Diğer yandan bu iki büyük alıcı İran’dan almaya devam edecek olurlarsa, 65’li seviyeleri yakın zamanda görebiliriz.