Abdi İpekçi’lerin, Çetin Emeç’lerin gazetesinde yazmaya başlamak benim için büyük bir onur. Kendi adıma buna layık olmak için yola çıkıyorum. Bana bu imkânı verenlere de teşekkür ederek Milliyet’teki yolculuğuma başlıyorum...
2004 yılından bu yana Vatan Gazetesi’nde finansal piyasalar ve ekonomi konusunda “bir kenarda köşede” dilimin döndüğünce yazmaya çalıştım. Yazma konusunda her zaman ‘tereddütlü’ olan Türk insanından farklı olarak “söz uçar, yazı kalır” söylemiyle düşündüklerimi, tahminlerimi/öngörülerimi paylaşmaya özen gösterdim. Bu çabayı bundan böyle Milliyet’te devam ettireceğimden dolayı onurluyum. Umarım naçiz bir katkım olur...
2019 "ALTIN" YIL OLUR MU?
Her yılın başında, o yıla dair içeride ve dışarıdaki olası gelişmelere dair tahminlerimi yayınlar, bir sonraki senenin ilk ayında da bu tahminlerimin muhasebesini yaparım. Sanırım bu konudaki ender ‘bir kenarda köşede yazanlardan’ biriyim. Bu yazımda 2019’a dair öngörülerimin, tahminlerimin bir kısmını paylaşacağım. Önümüzdeki günlerde de 2018’e dair Gazete Vatan’da yapmış olduğum öngörülerimin bir muhasebesini yapacağım.
Kendi geleneğimdir her yıla; iki kelimeden daha uzun olmamak kaydıyla; bir ad veririm. Geçtiğimiz yıl için “Kripto para” yılı dediğimi hatırlıyorum. Çok konuştuk, radikal bir çözülme yaşandı. Bu yıla da “Bankacılıkta rehabilitasyon” yılı adını vermeyi daha uygun buldum. Yeni yılda içeride ve dışarıda önemli gelişmelere şahit olacağız. Doğal olarak dışarıdaki gelişmelerden etkilenmememiz mümkün değil, lâkin içerideki gelişmeleri 2019’da daha fazla hissedeceğimizden daha içe dönük bir isimle devam etmenin daha doğru olacağını hissediyorum.
Trump’ın başlattığı “Ticaret savaşları” bu yıl çok daha fazla konuşulur olacak. Çin’in olabildiğince “munis” davranmaya çalıştığı bu “savaşların” yeni mevzilere de; ABD-AB gibi; sıçraması ihtimali var. ABD’nin; Kanada ve Meksika ile NAFTA anlaşmasını yeni şartlarla kendisi için avantajlı bir yere getirmiş olmasının verdiği güvenle; Çin’in yanı sıra; Avrupa Birliği ile de müzakereler başlaması ihtimali artıyor. Özellikle de NATO harcamaları temelinde başlayacak müzakerelerin, ticaret alanına da sıçraması ihtimali de yüksek.
Bizi de yakından ilgilendiren ABD’nin İran konusundaki olası adımları, küresel petrol piyasası ve ticaretin yanı sıra Ortadoğu’daki dengelerin yerinden oynaması konusunda önemli olacak. Kasım 2020’deki ABD başkanlık seçimlerinde yeniden seçilmek isteyebilecek Trump’ın; diğer birçok ABD Başkanı gibi; seçimlerin arifesinde bir savaş çıkarması, bunun da İran olması ihtimali hayli yüksek. Böylesi bir adımın; dünyanın en eski sınırına sahip İran-Türkiye ilişkilerini göz önüne aldığımızda; Türkiye açısından yeni, yepyeni riskleri de beraberinde getireceği kesin!
Çin’in Afrika ve Güney Çin Denizi bölgesindeki “etki alanını” genişletme çabalarına bu yıl da şahit olacağız. Güneydoğu Asya ülkelerinden ciddi itirazlar gelse de her hangi bir aksiyon alacak ülke çıkmayacaktır. Onlar ABD’yi bölgeye bekliyorlar. Ancak ABD’nin önümüzdeki yıl içinde o bölgede bir aksiyon almasını beklemiyorum, gerginliği yetecek!
“Sert” Brexit’e hazırlıklı olalım. İngiliz Başbakanı May’ın gelen yılda iktidarını koruması olasılığı hayli az! Yerine gelecek olanlar da “Brexit yanlısı” olursa onlar için de hayat zor olacak. Yeniden ‘kalalım-gidelim’ referandumuna gidilecek olur ise “kalalım” ihtimali güçlenecek, ancak bunun da İngiltere’ye çok da hayırlı sonuçlar doğurmayacağından endişeliyim. Sert Brexit olur ise pound/dolar paritesinde 2017 başındaki 1.20’li seviyelerin görülmesi işten bile değil! Eğer işler iyiden iyiye sarpa saracak olur ise 1.0550’ler gibi tarihi düşük seviyelerin görülme ihtimali artacaktır! Ola ki Brexit “uhulet ve suhulet” ile çözülecek olur ise o zaman da pound/dolar paritesinde ilk aşamada 1.38’li sonrasında da 1.43’lü rakamların konuşulduğu bir dönemi yaşıyor olabiliriz!
Petrolün ateşi yeniden yükselir mi?
İran meselesinden dolayı Petrol, yılın en kritik “göstergesi” olmaya bir başka deyişle 2019’un spot ışıklarının en fazla yöneldiği meta olmaya aday! Brent petrolü bazında aşağısı 45 (+/-3) varil/dolar ile sınırlı.
“İran Körfezi- Hürmüz Boğazı sendromu” nedeniyle yukarı taraf, yani ucu açık bir fiyatlama ile karşı karşıya kalabiliriz. Deniz yolu ile yapılan petrol ticaretinin yüzde 40’ına yakın kısmının geçtiği Hürmüz boğazının kapanması ihtimali dahi Brent petrolünü 80-90 dolarlara çıkarabilir! (Bu da Türkiye’nin cari açığını hızla yukarı götürebilecek bir unsur!) Brent Petrol fiyatlarında 55 dolar ve altında kalınması Türkiye’nin; önümüzdeki yıl daha az konuşulacak olan; cari açığı için pozitif bir haber!
Türkiye’nin 2019 yılının ilk yarı büyümesinin negatif olması, diğer bir deyişle küçülme ihtimalimiz hayli yüksek. Yerel seçimlere kadar sallan/yuvarlan bir piyasa içinde olsak da ikinci çeyrek ile birlikte negatif büyümeyi yaşama ihtimalimiz yüksek.
İhraç edilen stoklar ve 2018 son çeyreğinde azalan ithalatımız nedeniyle dış ticaret ve cari fazla versek de bunun yeni yıl itibariyle sürdürülmesi zor olacak.
Büyümeyi finanse eden bankacılık cephesinde de 2019 yılı sermaye artışlarının; bunların ana sahipler ve ortaklar tarafından yapıl(a)madığı durumlarda devletin katkısının/ortaklığının sıkça gündeme geleceği bir yıl olacak. Yeniden yapılandırmalar, konkordato ilanlarının, mega projelerin finansmanının bankacılık sektörünün bilançosunu zorladığı hepimizin malumu. Bu konuda kamu ve/veya özel sektör tarafından atılacak adımların hangi hızda ve hangi miktarda olacağı, 2019 yılında büyümenin finansmanı bağlamında en önemli başlık olacak!
Kur, emtia ve borsalara dair “nokta tahminlerimi” de önümüzdeki birkaç hafta içinde paylaşacağım.
FED SÜRPRİZ YAPAR MI?
ABD ekonomisi konusundaki endişeler 2018 yılı sonlarında arttı ve ABD borsalarında 2018 yılı Aralık ayında yüzde 16’yı aşan dramatik düşüşler yaşandı! Kısa süreli düzeltmeler gelse de genel eğilim, hisse senetlerinin değer kaybedeceği yönündeydi.
Bu eğilimi, destekleyen en önemli unsur Fed’in faiz artırmaya devam edeceği, bunun da hisse senedi piyasalarını aşağı çekeceği yönündeydi.
Hisse senetlerindeki düşüş “güvenli liman” arayışlarını artırdı. Bundan da en fazla altın (sınırlı miktarda gümüş) ve ABD tahvil piyasaları olumlu etkilendi. ABD kısa vadeli tahvil getirilerin in uzun vadeli tahvil getirilerinden yukarıda kalması bana göre bir resesyon göstergesinden çok, güvenli liman arayışından kaynaklanıyor ki bu da ABD’deki resesyon endişelerini bana göre boşa çıkarıyor.
Her ne kadar piyasa beklentileri ve fiyatlamaları 2019 yılında “sıfır” faiz artışı yönünde olsa da yıl boyunca Fed’den “Bir buçuk faiz artışı” beklentimi koruyorum. (Biri ilk çeyrekte, diğeri yine yıl sonuna doğru olduğundan etkisi 1,5 olacaktır!)
Buna rağmen yılı 1,280 ons/dolar seviyesinde kapatan altın fiyatlarının önümüzdeki yıl 1,375 doları test etmesini, bu seviyenin aşılması durumunda (ki ben bekliyorum) 1,500 dolarları test etmesi ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Aşağıda ise 2018 yılının düşükleri olan 1,160-80 bandının önemli bir destek olacağını tahmin ediyorum.