Balık atsanız yüzerdi o zeminde! Sicim gibi yağan yağmur altında, ayakta kalmanın zor olduğu, su ile kaplı sahada mücadele etmek, arkadaşına kalitesi pas vermek, kusursuz oynamak o kadar kolay olmasa gerek… İki takım oyuncularını kutlamak gerek; ellerinden gelenin en iyisini yaptılar…
Maçın hemen başında ve ilk yarının sonlarında Nwakaeme, girdiği pozisyonları gole çevirmiş olsaydı; maçın seyri değişebilirdi… Gökhan’ın da hakkını teslim edelim, iki pozisyonda çok başarılıydı genç kaleci…
Çaykur Rizesporlu oyuncular, şampiyonluğa oynayan takımlara karşı çok iyi konsantre oluyorlar…
Dün de zaman zaman topun arkasına geçerek, Trabzonspor’a da kendi sahasında topla oynamaya müsaade ederek başladılar. Trabzonspor’un geri dönüşlerde zorluk yaşayacaklarını ve de çıkarken pas hatası yapacaklarını bildikleri için…
Hataya zorladıkları ve kaptıkları toplarla Trabzonspor kalesine en az altı-yedi oyuncuyla hücum etti, geri dönüşleri de aynı şekilde yaptı yeşil-mavili oyuncular…
Havanın yağışlı, zeminin
Basel, iki pozisyona girdi, ikisini de gole çevirdi.
Maçın hemen başında Widmer’in attığı golde kimse neyin ne olduğunu anlamadı!
Doğruyu söylemek gerekirse; Okafor’un attığı beraberlik golü acı şurup gibi idi! Zira yenilen o gol Trabzonspor’un avucundan uçup giden iki puan demekti…
Trabzonspor gibi bir takım bu kadar basit goller yememeli…
Zaten başka pozisyonu da yoktu Basel’in… Ayrıca çok da iyi oynamadılar…
Trabzonspor, iki attı, bir o kadar da kaçırdı… Anlayacağınız, Trabzonspor, dün akşam Basel’i elinden kaçırdı…
Amma velakin…
Abdülkadir Parmak, öyle bir gole imza attı ki… Sabah, öğlen ve akşam yemeklerden sonra izlenesi…
İki takım için dönüm, kendine gelme maçı…
Ne Beşiktaş’ta ne de Trabzonspor’da işler yolunda gitmiyor… Kazanan derin bir nefes alacak; moral bulacak… Kaybedenin neler yaşayacağı, neler olacağı; ‘arkası yarın’…
İki takımın birbiriyle oynadığı maçların keyfine de deyim olmuyor ayrıca…
Dün akşam ilk yarı oynanan futbol eski maçları arattı ama Sosa’yı izlemek hakikaten müthiş keyif.
Attığı ilk gol, ressamın çizdiği doğa manzarası, ikinci gol de dalgalı deniz tablosu kadar güzeldi... Kuryenin mola vermeden yürüyemeyeceği mesafeden attığı gollerde, Dorukhan ve Necip’in şanssızlığı vardı tamam da, meşin yuvarlağın da canı var, o da tarafını topa iyi vuran ve iyi oynayan Sosa’dan yana kullanmış oldu!
Uğurcan’a ilk yarı pek iş düşmemesisin en sebebi; bordo-mavili takımın en büyük zaafı rakibe boş alan vermesi, alan daraltmaması idi. Dün akşam bu hataya düşmediler; iyi alan kapattılar, top yaptılar ve de iyi mücadele ettiler...
İkinci yarı skorun da verdiği özgüvenle daha iyi oynadı, semsiye gibi
Bir söz vardır hani “ Güvenme varlığa, düşersin darlığa”
Trabzonspor’un şu anki durumu aynen gibi…
Sakat oyuncular bir yana, onca oyuncu transfer et, yedek kulübesinde hamle oyuncun dahi yok; kulübede de eksik çok…
Onca para harca, Sturridge’nin ne zaman oynayacağı, sakat mı, sağlam mı, o da belli değil?
Üç hafta öncesine kadar taraflı tarafsız herkes Trabzonspor’un forveti için “ bitirici, vurucu tim” diyordu oysa…
Ekuban ve Abdülkadir Ömür Trabzonspor’un yarısıymış meğer… Onlar da olmayınca gerisini siz düşünün; elde kalan sağlam oyuncular ile mecburen devam…
Maça iyi ve de golle başladı Trabzonspor. Daha önce de yazmıştık Sörloth’un golcülükten ziyade yanındakine alan açan, pozisyon hazırlayan oyuncu olduğunu, golü de Avdijaj ile böyle buldular. Golden sonra mümkün değil iki oyuncuyu yan yana görmek, yardımlaşırken görmek…
Sivasspor gibi geniş alanda oynayan takımlara karşı öne geçtiğinizde 2. Gölü bulamazsanız ve rakibe g
Getafe, Trabzonspor’un tam dişine göre ama..!
Gel gör ki bordo-mavili takım öyle bir gol yiyerek başladı ki maça; güler misin, ağlar mısın?
Benzer hatayı altyapı oyuncuları yapmış olsa; hocalar futbolcularını cetvelle kovalar!
Sadece defans izlese, Uğurcan da takım arkadaşları gibi izlemekle yetindi; Rodriguez için piyangodan çıkan ikramiye gibiydi attığı gol!
Trabzonspor’un en zayıf halkası Avdijaj... Sen gel de Ekuban’ı arama.. Abdülkadir Ömür kıyası yapmıyorum bile...
Her iki takımın ilk yarı oynadığı futbol hazırlık maçı gibiydi, al gülüm, ver gülüm...
Bordo-mavili takım Sturridge ve Parmak oyuna dahil olduktan sonra top yapmaya ve pozisyona girmeye başladı...
Trabzonspor’un yediği ikinci gol öncesi Sturidge’ye yapılan hareket faulün ağababası idi. Görmedi, penaltıyı vermek işine gelmedi, gözünden kaçtı diyelim Mete Kalkavan’ın, iyi de VAR’dan niçin bir uyarı gelmedi?
VAR’da ve Mete Kalkavan’da durum böyle…
Başta Ünal Karaman olmak üzere bordo-mavili oyunculara sormak lazım:
Kazanmak için siz ne yaptınız?
Cevabını biz verelim; kocaman bir sıfır!
Çünkü…
Adam kovalama/pres yok… Alan daraltma/yardımlaşma yok… Kısaca bir oyun sistemi/anlayışı yok… Defans ile forvet arasındaki mesafe, her geçen hafta büyümeye devam ediyor!
Her şeyi anlarız da, ligin son sırasına demir atmış Gençlerbirliği, orta sahana karargah kurmuş, sağdan, soldan ve ortadan saldırıyor, gol adeta geliyorum diye bas bas bağırıyor, hiçbir önlem alınmıyor!
Hikâyeyi yıllar evvel bir arkadaşım anlatmıştı… Biz de kağıda döktük…
MP Başakşehir’in adı İBB olduğu senelerdir.
***
Olay İstanbul’da Trabzonsporluların çok olduğu bir mekânda/dernekte yaşanır.
Günlerdir İBB-Trabzonspor maçının oynanacağı tarihi beynine kazıyan Trabzonsporlu, düğününe birkaç gün kala yengeç kıskaçları gibi sıkıca kavradığı düğün davetiyesini arkadaşına uzatır:
- Evleniyorum!
***
Davetiyeyi cam kürede billur falına bakan çingene gibi inceleyen genç adam, okudukları karşısında şaşkına döner:
Tribünlerin de coşkusuyla Fenerbahçe maça o kadar hızlı başladı ki, golü atana dek Trabzonspor’a iki pas yaptırmadı... Ünal Karaman’ın öğrencileri bu bölümlerde topa sahip olup, ayağa hızlı ve isabetli oynayabilseler, biraz daha sakin ve de sabırlı olabilseydiler; Fenerbahçe’nin bu baskısını kırabilirlerdi... Nitekim golü de bu bölümde yediler...
Golden sonra kendine geldi, top yapmaya başladı bordo-mavili ekip!
Trabzonspor’da ilk yarının kader adamı, Avdijaj, Fenerbahçe’de ise Rodrigues idi... Avdijaj’ın kaptırdığı top Trabzonspor kalesinde gol olurken, Ekuban’ın kafasına adres teslimi yaptığı ortayla hatasını telafi etmiş olsa da, kaleci Altay ile karşı karşıya kaldığında uygun pozisyonda olan Nwakaeme’yi görememesi Trabzonspor’u mutlak golden etti...
İkinci yarı Trabzonspor orta alanı kalabalık tutup, oyunu kendi yarı alanında kabul etti...
Sosa ve Nwakaeme ile girilen pozisyonlarda Fenerbahçe kalecisi genç Altay’ın da hakkını teslim edelim... Konu kalecileri gelmişken; geceye damga vuran oyuncu Trabzonspor’un milli