Her takımın her takımı yendiği bir lig. Diğer bir ifadeyle hiçbir maçın favorisi yok. Oynayan, mücadele eden, koşan, canını dişine takan kazanıyor.
Mesela Trabzonspor’un geçtiğimiz hafta Y. Denizlispor’a kaybedeceğini kim tahmin edebilirdi? Dememiz o, puan ve de puanlar aslanın ağzında değil midesinde!
Y. Denizlispor maçı “iş kazası” diyelim, fakat Konyaspor maçını da kaybederseniz, bu kayıp Trabzonspor için o kadar büyük ve de ağır olurdu ki; telafisi olmayan…
Doğrusunu söylemek gerekirse, bordo-mavili takım golü buluncaya dek rakip kalede pek de etkili olamadı. Ayağa oynamaya çalışan ama olduğu yerde top bekleyen oyuncular topluluğu. Bir hafta önce sütten ağzı yanan Trabzonspor değildi sanki!
Böyle durumlarda hızlı oynayıp, oyuna genişlik kazandırıp, kanatları kullanmak gerekir ki; Nwakaeme’nin yaptığı gibi.
Sörloth’un da hakkını teslim edelim, kuzeyin çocuğu Trabzonspor’u sırtında taşımaya devam ediyor. Mükemmel bir kafa golüne imza attı. O topu adrese teslim yollayan Nwakaeme’yi de Trabzonsporluların kutlaması gerekir.
Şampiyonluğa oynayan Trabzonspor gibi bir takımın oyunu bu kadar geride kabul etmesini anlamak mümkün değil?
Ayrıca bu tip maçlarda ikinci golü bulamadıktan sonra işiniz daha da zorlaşır. Konyaspor bir eksikken de etkili oynadı, iyi mücadele ettiler. Girdikleri pozisyonları hovardaca harcadı yeşil-beyazlı oyuncular.
Maçın kırılma anı dediğimiz dakika, Miya’nın şutunu mükemmel çıkartan Uğurcan Çakır’ın hareketiydi. O pozisyon gol olsaydı; kalan bölümler Trabzonspor için hiç de kolay geçmezdi.
Uzun lafın kısası, dün gece bordo-mavililer beklenen futbolu oynayamadı. Kaybedebilirlerdi de… Y. Denizlispor maçı mağlubiyeti oyuncular üzerinde bayağı bir baskı oluşturmuş; ya kaybedersek! Sezonu erken açmalarının yorgunluğunu da buna eklersek…
Bazen kötü oynayarak da kazanmak önemlidir, oynanan o futbola rağmen alınan üç puan onlar adına mükemmel. İyi ki Trabzonspor’un Sörloth’u var!