Suriyeli mültecileri ağırlayan sınır illerinden biri de Şanlıurfa. Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül Urfa’nın 8 yıldır gereken misafirperverliği gösterdiğini, şimdi güvenli bölge ve terörle mücadele için sıranın dünyaya geldiğini batının da taşın altına elini koyması gerektiğini söyledi.
Şanlıurfa
Güvenli bölge, terörle mücadele, Suriye ve mülteci sorunu... Önceki gün Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çarşamba günü de ABD’de Trump ile bir araya gelecek. Artık güvenli bölgenin imarı ile ilgili adımlar atılması gerekiyor.
Türkiye’de kayıtlı 4 milyonun üstünde Suriyeli mülteci var. Sınır illerinde il nüfuslarına yakın mülteciler misafir ediliyor. Batı ülkeleri bir türlü taşın altına ellerini koymuyor.
Güvenli bölge tartışmalarını, mültecilerin son durumlarını ve Suriye ile ilgili son gelişmeleri Barış Pınarı Harekatı’nda da önemli bir il olan sınır şehri Şanlıurfa’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül ile konuştuk.
Beyazgül, Urfa’nın 8 yıldır gereken misafirperverliği gösterdiğini şimdi güvenli bölge ve terörle mücadele için sıranın dünyaya geldiğini söyledi. Batının da taşın altına elini koyması gerektiğini vurgulayan Beyazgül, “dünya artık teröre terör demeli. Güvenli bölge onlar için bir samimiyet testi” dedi. Beyazgül Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:
- İlinizdeki mülteci durumu nedir, neler yaptınız?
Şehir nüfusumuz 2 milyon 40 bin.
Suriyeli sayısı resmi rakamlara göre 428 bin. Gayri resmi rakamlarla 525 bini buluyor. Yani nüfusumuzun dörtte biri oranında Suriyeli misafirimiz var. Bunların eğitimi, hastane, alt yapı hizmetleri buradaki kurumlarımız tarafından karşılanıyordu. Şuan okullarımızda 65 bin civarında Suriyeli öğrenci var. Bunlar bizim okullarımızda karma eğitim görüyorlar. Suriye’de esnaflık yapanlardan kısa bir sürede burada da faaliyet göstermeye başlayanlar oldu. Berber olan berber dükkânı tatlıcı olan tatlı dükkânı açmaya başladı.
Dönüşler başlar
- Barış Pınarı Harekâtı sonrası sizin ilinizden Suriye’ye dönüşler başladı mı?
Henüz daha diğer tarafa geçen Suriyeli misafirimiz olmadı. Harekâtla birlikte beklentimiz, misafirlerimizin önemli bir kısmının kendi şehirlerine dönmesi yönünde. Bize gelenler de bu operasyon yapılan sınır kentlerimizden. Uzun süredir terör örgütlerinin elinde olan bu ilçelerimizin önemli ölçüde imara ihtiyaçları olduğunu düşünüyoruz. Kısa bir zaman sonrada mülteci misafirlerimizi kendi evlerine göndereceğimizi düşünüyoruz.
- Barış Pınarı harekâtı bölgeye ne getirdi?
Daha önce terörle komşu olan Şanlıurfa şimdi terörü 30-35 kilometre daha ilerisine attı. İkinci olarak da Şanlıurfa’daki mültecilerimiz güvenli bölgelere gidecekleri için belirli bir oranda Şanlıurfa’da bir rahatlama ortaya çıkacaktır. Yine terörden arındırılmış bu güvenli bölgede işadamlarımız oranın ihtiyaçları için kolları sıvayacaktır. Bunun da bir katma değeri olacaktır.
Bakarsınız ki bütün bu işler BM gözetimindeki bir kurul tarafından da oluşturulabilir. Ama Urfa’daki beklenti şu; biz bu yere yakınız. Yakın olduğumuz içinde buraya ilişkin ihtiyaçlar noktasında bize iş düşer diye düşünülüyor.
- Güvenli bölgenin imarında sınırdaki belediyeler yardımcı olur mu?
Belediyeciliğimiz ve kurumlarımızın çalışması ileri seviyede. İş makinelerimiz, güvenli bölgeye takviye vermek için yeterli. Biz tabii şunu çok isteriz; oranın imar ve ihyası netice itibariyle bu insanların kendi şehirlerinde evlerinde mutlu olması bize de tekrar bir sıkıntı oluşmamasına neden olur. Bu ülkeler birleşik kaplar gibidir. Birinde hayat ve kültür seviyesi çok düşük olduğu zaman, senin komşu ülkende böyle bir durum olduğu zaman, sende de sıkıntı oluşturuyor.
- Suriyeliler gitmek istiyor mu?
Yaşam tarzlarına baktığımız zaman burada lüks bir hayat yaşıyor değiller. Belki maddi durumu olup da biraz elverişli hale gelen olmuştur. Genelde baktığımız zaman geldiklerinde çadırlarda yaşamak zorunda kaldılar. Bülbülü altın kafese koymuşlar ah yuvam demiş. altın kafeste de değiller. Ama Türkiye onlara misafir gibi davrandı. Genel kanı dönmek yönünde. Ama ben dönmek istemem diyen marjinal bir grup da çıkacaktır.
‘Dünya elini uzatmalı’
- Urfa’dan terörle mücadele ile ilgili dünyaya çağrınız nedir?
Dünyaya şöyle bir çağrı yapmak zorundayız: Geçmişte İspanya’da Yahudiler katledilirken Osmanlı buna benim çok sınırlarımın ötesinde dedi mi? Hayır. Dünyanın bir yerinde problem varsa bu komşu ülkelere ait olmamalı. Bu dünyanın sorunu olarak kabul edilmeli. Cumhurbaşkanımız defalarca ‘sınırlarımızı açarız’ dedi. Bu ne anlama geliyor? Sorun dünyanın sorunu. Eğer dünya insanlıktan, hoşgörüden, cömertlikten, insani yardım, kadın, çocuk ve yaşlı haklarından bahsediyorsa mülteci dediğimiz kelimenin içinde bunlar var. Dünyanın bütün bunlara elini uzatması gerekir.
Samimiyet testi
- Güvenli bölge samimiyet testi olabilir mi dünyaya?
Kesinlikle güvenli bölge onlar için bir samimiyet testidir. Bir kimse kendi evine gidecek ama güvenli değil. Güvenli hale getirdin ve evine gitti. Bunun yanlış olduğunu kim söyleyebilir. Bunu nasıl izah edecekler merak ediyorum. Ama oyun içinde oyun var. Muhakkak kafalarında bir oyun oluyor. Ama burada nasıl bir oyun kuracaklar merak ediyorum? Bu güvenli bölgeyi nasıl yanlış gösterecekler bunu merak ediyorum.
Turistlerimiz arttı oteller dolu
- Barış Pınarı’na Urfalı nasıl baktı?
Barış Pınarı, bir ülkenin kendi ülkesine gelenleri tekrar kendi ülkelerine gitmeleri için yaptığı bir harekâttır. Makul bir operasyondur, haklıdır. Şanlıurfa’ya gelince insanlar bir bayram havası, şölen havası görüyorsa burada mutluluk görüyorsa, kendi evine dönecek insanlarla bu mutluluğu paylaşmasıdır. Barış Pınarı bölgeye barış havası getirdi. Etkinliklerimiz, turistimiz daha arttı operasyon sonrası. Oteller dolu. Teröristler havan topları attı. Ama insanlar devletimize bir sitem dahi etmediler. Böyle bir harekâtın haklılığını biliyorlardı. Hatta biz gidelim savaşalım diyen insan sayısı çok fazlaydı bu bölgede. İnşallah bu işin sonuna gelindi. Barış Pınarı doğru bir harekât. Milletimiz arkasında. Ve arkasında durmaya da devam edecektir. Şanlıurfa misafirperver bir şehir. Peygamberler şehri. Hoşgörü ve huzur şehri.
‘Teröre terör deme zamanı’
- ABD Başkanı Trump’ın tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Trump bugün biz petrolü güvenceye aldık diyor ama binlerce askeri var orada. Bu ülkesine çok ağır bir yük olarak dönüyor. Ama hâlbuki bu da kendi hakkı değil. Başka ülke insanlarının hakkı. Bunu Türkiye söylemiş olsaydı dünyanın bize bakışı nasıl olurdu? Sen güçlüsün elinde silahın varsa haklı mı olacaksın? İnsanlar bunu unutacak mı? İnsanlar burada mağdur olarak yaşarken orada insanların büyük bölümü obez olmuş, obezleri daha da artırayım diye daha fazla sömürürsen buna insanlık tarafından nasıl bakılır? Gelin teröre terör deyin. Biz dünyadan bunu bekliyoruz. Teröriste terörist deyin. Artık bunu söylemelerinin zamanı geldi.
‘Çifte standardı bırakmalılar’
-Batının terörle mücadeleye bakışını nasıl görüyorsunuz?
Terörle mücadeleye yaklaşımları çifte standartlı. Bazı ülkelerin bu terör değil demesi o terör gruplarına psikolojik bir destek veriyor. Ama sen teröre başka bir ad verirsen onu bir amaç uğruna yapıldığını söylersen o terör grupları yaptıkları işin doğru olduğuna inanır. Dünyanın bir yerinde terör başka bir yerinde terör değil demek mümkün mü? PKK Avrupa’da bir eylem yaptığı zaman terör diyorsun sen peki Ortadoğu’da yaptığı zaman niye terör demiyorsun. Neden burada farklı orada farklı düşünüyorsun? PKK ismini değiştirip yoluna devam edince hayır bu o değildir diyorsun. Bu işin esası belli mi? Belli. Harflerin yerlerinin değiştirilmesini bir önemi yok. Dünyanın bu terör konusunda yeni bir şey söylemesine ihtiyacı olmadığını düşünüyoruz. Söylediklerinin arkasında durmasına, samimi olmalarına ihtiyacı var. Dünyada huzursuzluk arttığı zaman dünyanın tamamı bundan etkilenir. Dünya ülkelerinin söylediklerinde samimi olması gerekiyor. Bu dünya hepimizin.