Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu hikâye 2017 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde ve himayesinde başladı ve kısa sürede küresel çevre hareketine dönüştü. Arka arkaya uluslararası ödüller aldı. Ve 30 Mart Dünya Sıfır Atık günü olarak kutlanmaya başladı.

Emine Erdoğan ile başta BM’deki olmak üzere birçok sıfır atık toplantısına katıldım ve bu hikâyenin nasıl başladığını O’ndan dinleme fırsatım oldu.

Şimdi 6 yaşında olan Sıfır Atık Projesi’nin nasıl başladığını ve hayata geçtiğini Emine Erdoğan şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

“Atık konusu hep önemsediğim bir konuydu. Aslında bizim kültürümüzde de böyledir, bilirsiniz. Kendi evimde de olabildiğince atık üretmemeye, israf oluşturmamaya özen gösterdim. Ancak projeleştirilmesi bir gün dergide okuduğum bir haberle başladı. Evsel gıda atıklarından kompost yapıldığıyla ilgiliydi. Biraz araştırma yaptım ve konunun önemini o zaman fark ettim. Evdeki yiyecek atıklarını bahçeye kazdıkları bir çukura atarak, diğer yaprak vs bir şeyler karıştırıp gübre yapıyorlar. Ben bilmiyordum. Ama Anadolu’da biliniyor. Kompost makinelerinin çeşitlerini bulduk internetten. Ev tipi olanlarını gördüm. Ben doğal gübre konusuna da kimyasallardan dolayı çok fazla önem veriyorum. Kimyasal gübreler maalesef hastalık olarak bize geri dönüyor. Oradan çok üzülüyordum, ama ne yapmak gerektiğini de bilmiyordum. Kompost, buna en güzel çareymiş. Hem atıklar gidiyor, çöp diye bir şey kalmıyor; hem de kompost ile doğal gübre oluşuyor. Beştepe’nin bahçesindeki bütün ağaçlar, çiçeklerin gübresi bu yöntemle üretiliyor. Kompostun uygulanmasını gittiğim her yerde söylüyorum, bilhassa belediyelere tavsiye ediyorum. Şu anda geldiğimiz noktada birçok kurumda ve evde kompost uygulaması başladı.”

Bir ‘sıfır atık’ hikâyesi

Çocukluğunda neler yapmış?

Emine Erdoğan çocukluğunda yaşadıklarını ve kendisini sıfır atık hareketine götüren serüveni ise şöyle anlatıyor:

“Benim büyüdüğüm ailede yiyecek tek bir kelime ile açıklanırdı: Nimet. Allah’ın lütfu olarak soframıza gelen yiyeceklere hürmet etmemiz gerektiğini erken yaşlarda öğrendik. Sofraya dökülen kırıntıları toplamak nezakettendi. Sadece bu da değil. Gıda atıklarını, meyve ve sebze kabuklarını da atmaz, bahçedeki toprağa katardık. Çöp sandığımız o atıklar, günler geçtikçe toprakla harmanlanır, nihayetinde toprağa can olur, onu yumuşatır ve zenginleştirirdi. İçime çektiğim o toprak kokusunun varlığıma kattığı huzuru bugün dahi hissedebiliyorum. Eşya ile kurduğumuz bütün ilişkilerin ardında tabiata duyduğumuz hürmet duruyordu. Şimdi dönüp tekrar çocukluğuma baktığımda görüyorum ki tüm yönleriyle insana, doğaya, büyük küçük demeden yaratılan her cana dost bir yaşam kültürünün tohumları daha o zaman serpilmişti kalplerimize. Bilinçli tüketim, giyimden gıdaya, oyuncaktan dayanıklı eşyaya kadar her ürünün yeniden kullanılır hale getirilmesi, israftan kaçınma, soframızı paylaşma gibi nice davranış ve aile terbiyesi içinde kendiliğinden kazanılan bir değerler bütünüydü...”

Haberin Devamı

Dünyaya örnek oldu

Kısa sürede dünyaya örnek olan proje önemli uluslararası kurumlardan da ödül aldı. Bu ödüller ise şöyle oldu:

Haberin Devamı

- 2018 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından ‘Sıfır Atık, Sıfır Açlık’ ödülü

- 2021 yılında BM Kalkınma Programı tarafından ‘Küresel Amaçlar Eylem’ ödülü

- 2021 yılında BM Habitat tarafından ‘Atık Alanında Akıllı Şehirler Küresel Şampiyonu’ ödülü

- 2022 yılında Akdeniz Parlamenterler Meclisi tarafından en iyi proje ödülü

- 2022 yılında Dünya Bankası tarafından ‘İklim ve Kalkınma Liderliği’ ödülü

- 2019 yılında Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütünün Türkiye’nin Çevresel Performansının Gözden Geçirilmesi konulu raporunda ‘Umut Vadeden Proje’ olarak örnek gösterildi.

Bireysel hayatta ufak değişiklikler

6 yıl önce hayata geçirilen Sıfır Atık Projesi ile bugüne kadar toplanan 46 milyon ton geri kazanılabilir atık ile 96 milyar lira ekonomik kazanç elde edilmiş. Proje büyük su tasarrufu sağlamış ve milyonlarca ağacı kesilmekten kurtarmış.

Gelecek nesillere yaşanabilir dünya bırakmak için herkese büyük görevler düşüyor.

Emine Erdoğan herkesin bireysel hayatında yapacağı ufak değişikliklerle çevreye büyük katkı sunabileceğini dile getiriyor.

Sonuç olarak Emine Erdoğan’ın dediği gibi ‘kaybedecek bir dakikamız bile yok’.

Gelin el birliği ile çevreye, geleceğimize sahip çıkalım. ‘DÜNYA ORTAK EVİMİZ’ diyelim...