BUGÜNE kadar uygulanan üniversiteye giriş sisteminin adil ve seçici olmadığı konusunda hemen hemen herkes hem fikir. Kaldırılması ya da değiştirilmesi gerektiği konusunda da aynı görüş hakim.
ÖSYM, bugüne kadar gençleri, üniversiteleri ve Türkiye'yi hiç düşünmeden hep umut tacirliği yaptı. Gençleri, sonu olmayan anlamsız bir yarışın içine soktu. Eğitimin iyileştirilmesi için harcanması gereken kısıtlı mali kaynakları sınav sektörüne akıttı. Her şeyden de önemlisi, hayatta çok başarılı olabilecek gençleri, ya hiç istemedikleri bölümlerde okumaya zorladı, ya da "başarısızsın" damgası vurarak pisikolojik çöküntü içerisine soktu.
Mevcut sistem, tam bir kör dövüşü. Başarısız diye sokağa atılan öğrencilerin tamamı 100 üzerinde 100 puan alsa da, yeterli kontenjan olmadığı için yine açıkta kalacak. O halde yılda 150 trilyona varan para, neden yeni üniversiteler açmak için harcanmaz da, yarışı daha kızıştırmak için havaya savrulur anlamak mümkün değil!..
Türkiye'nin bu konudaki asıl sorunu, üniversiteye girişin nasıl olacağından çok, yeterli sayıda ve kalitede yükseöğretim kurumuna sahip olmayışıdır. Türkiye, Avrupa'nın yükseköğrenimde okullaşma oranı en düşük ülkelerinin en başında geliyor. Bilimsel üretkenliği de pek parlak sayılmaz. O halde yapılacak olan, her türlü ekonomik kaynağın öncelikle mevcut yükseköğretim kurumlarının iyileştirilmesi ve yenilerinin açılması için harcanmasıdır.
Yükseköğretime giriş sorunu da, öğrencileri üniversite kapısına yığarak değil, daha alt eğitim kademelerinde yönlendirme yapılarak çözüme kavuşturulmalıdır.
Bu açılardan bakıldığında yeni sistemin uzun vadede yararlı olmayacağını görmemek için kör olmak gerekir. Başlangıçta sorunlar olmayacak mı, elbette olacak. Ama eğer başarıyla uygulanırsa, bir on yıl sonra, hem liseler kurtulur, hem de gençler...
Avni Akyol'un getirdiği kredili sınıf geçme sistemi, başarılı bir uygulamaydı. Ama ondan sonra hemen değiştirildi. Halbuki devam edilseydi, koşullar iyileştirilseydi, bugünkü aptal sistem insanları boş yere mağdur etmezdi...
Yeni sistemin en önemli özelliği alan seçimini getirmesi. Öğrencilere büyük sorumluluk getiriyor. Daha lise 1'den itibaren ilgi alanını belirlemelerini ve derslerine iyi çalışmalarını zorunlu kılıyor...
Bu arada üniversiteye girişteki değişikliklere paralel olarak, lisede de mutlaka yeni düzenlemelere gidilmesi gerekiyor. Örneğin lisede alan seçiminde şimdi olduğu gibi dayatmadan vazgeçilmeli ve alan çeşitliliği sağlanmalıdır.
Yine aynı şekilde umut tacirliğinden vazgeçilmeli, üniversiteyi kazanma isteğinde olanlar fazlasıyla desteklenirken, niyeti ve ilgisi olmayanlar, erken yaşlarda mesleğe yönlendirilmelidir...
Trafik canavarı önceki gün de 38 can aldı. Bu arada sevgili arkadaşımız Fikret Bila da Üsküp'te önemli bir kaza geçirdi. Kendisine acil şifa dilerken, trafik konusuna ne olur biraz daha duyarlılık diyoruz...
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025