Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YKS sonuçlarının açıklanmasına sayılı günler kaldı. 

Ve hemen ardından tıpkı liselere girişte olduğu gibi tercih süreci başlayacak. 

Peki, sizler üniversiteli olmaya, üniversiteler sizi kucaklamaya, ülkemiz de üniversite mezunlarına istihdam olanağı sağlamaya hazır mı? 

Yeni öğretim yılına hazırlanırken, yükseköğrenimdeki tabloya gelin hep birlikte bir göz atalım: 

■ Bu yıl üniversiteli olmak için yola çıkan 3 milyonu aşkın adaydan sadece bir milyona yakını üniversiteli olacak, 2 milyonu ise bu hayalini sonraki yıllara öteleyecek. 

Haberin Devamı

■ Aldığı puana göre ilk beş tercihinden birine yerleşen ve o fakülteden mezun olmayı düşünenlerin sayısı, kontenjanlara bakıldığında 300 bini geçmez!.. 

■ Öğrenci sayısı açısından bakıldığında ise evet Avrupa’nın en çok üniversiteye ve üniversite öğrencisine sahip ülkelerinden biriyiz ama 7 milyon öğrencinin 3 milyona yakını açık ve uzaktan eğitimde öğrenim görüyor. 1.1 milyonu da iki yıllık meslek yüksekokullarında! 

■ Diplomalı işsiz ya da öğrenim gördüğü alan dışında çalışan üniversite mezunu sayımızın da 10 milyon civarında olduğu söyleniyor. 

■ Barınma konusunda dün olduğu gibi bugün de sıkıntı söz konusu. Öğrencilerden sadece bir bölümü üniversite yurtlarından yararlanabiliyor. 

■ Harç kredisi ve burslar konusunda sorun yok gibi ama bursların öğrencilere yettiğini, mezunların harç kredilerini ödeyecek iş ve maaşa sahip olduklarını söylemek abartılı olur. 

■ “Kâr amacı gütmeyen vakıf üniversiteleri” kavramı adeta kâğıt üzerinde kaldı. Vakıf üniversitelerindeki öğrenim ve yaşam giderleri için kolejlerde olduğu gibi adeta servet gerekiyor! 

■ Üniversitelerimizdeki yabancı öğrenci sayısı hızla artıyor ama pek çoğunun amacının yükseköğrenim görmekten daha çok ülkemizi diğer ülkelere geçişte atlama taşı olarak kullanmak, vatandaşlık almak ya da iş bulmak yönünde olduğu iddia ediliyor ve bu durum mutlaka mercek altına alınmalı. 

■ 2023 Vizyonu’nda ilk 100’e en az üç üniversite sokma hayalimiz vardı, ilk 500’e seviniyoruz! 

■ Kapıda 3 milyon aday varken, pek çok bölüm için puan barajı bile sıfırlanmışken hâlâ boş kontenjan kalıyor. Tek tercih almayan bölümler oluyor. 

Haberin Devamı

■ Yükseköğretime erişebilirlik konusunda müthiş bir yol katettik. Üniversitesi olmayan ilimiz hatta ilçemiz yok gibi. Kalite, yetkinlik, Ar-Ge ve liyakat konusunda hâlâ katedeceğimiz çok yol var… 

Önümüzdeki birkaç ay boyunca üniversiteler ülke gündeminin en önemli maddelerinden biri olacak. 

Bu yüzden yukarıdakilere benzer daha onlarca tespit yapabiliriz. Yapmalıyız da. 

Yapılsın ki eksiklerimizin farkına varalım, düzeltelim ve öğrencilerimizin memnuniyet oranlarını yükseltelim. Doğru meslek seçmelerine olanak sağlayalım. 

Neden tanıtmıyoruz? 

YÖK, ÖSYM ve devlet üniversiteleri de tıpkı MEB gibi öğrencileri doğru bilgilendirme, doğru yönlendirme ve en önemlisi de yükseköğretim kurumlarını tanıtma konusunda adeta üç maymunu oynuyorlar. 

Devlet keşke pek çok ülkede olduğu gibi üniversite bütçelerini belirlerken, rektör ve dekan atarken, üniversitelerin doluluk oranlarını, giren her öğrenciden kaçının o üniversiteden mezun olduğunu, giriş puanlarını ve en önemlisi de yüzde kaçının mezuniyetten kaç ay, kaç yıl sonra öğrenim gördüğü alanda iş bulduğunu ve ne kadar maaş aldığını da göz önünde bulundursa. 

Haberin Devamı

İşte o zaman üniversiteleri babalarının çiftliği gibi görmez, yapılan yatırıma, harcanan emeğe, verilen mücadeleye saygı duyar ve en iyisini yapmak için çaba harcarlar!.. 

Üniversiteler, bir ülkenin lokomotifidir. 

Yükseköğrenimde ne kadar güçlüyseniz demokrasiden hukuka, ekonomiden sosyal devlete, sağlıktan tarıma, üretimden pazarlamaya hemen her alanda o kadar güçlüsünüz demektir. 

Dünyanın sürdürülebilir en büyük zenginliği, iyi yetişmiş insan gücüdür! 

Ne olur bunu asla unutmayalım ve okumuşları, okuduklarına pişman etmeyelim! 

Çocuklarımız bizim gözbebeğimiz ve ülkemizin geleceği. Onlar ne kadar mutluysa o kadar mutlu, onlar ne kadar güçlüyse o kadar güçlüyüz demektir… 

Özetin özeti: Okul ve meslek seçimi üç, beş güne sıkıştırılmayacak kadar önemli bir konu, hak ettiği önemi ve değeri göstermeliyiz!..