Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GEÇTİĞİMİZ aylarda olduğu gibi yine arada bir İstanbul'a uğrar oldum. Konu eğitim olunca, hiç üşenmeden, yorulmadan ve hiçbir karşılık beklemeden il il, bölge bölge Tükiye'nin dört bir yanını dolaşıyorum.
Diyarbakır'ın yorgunluğunu daha atmadan soluğu Sakarya'da Sakarya Üniversitesi'nde aldım. Kalabalık bir öğrenci ve öğretim üyesi grubuyla gençlik ve yükseköğretim konulu sıcak bir sohbet yaptık.
Anadolu'daki üniversitelerin heyacanını gördükçe Ankara ve İstanbul'un yarattığı karamsarlık havasından kurtuluyorsunuz. Sizlere de önerim, bulunduğu kentten, yaptığı işten sıkılanlar varsa sık sık dışarıya açılsın. Türkiye'de çirkinliklerin yanında öylesine güzel işler de yapılıyor ki, gurur duymamak elde değil.
Sakarya Üniversitesi, birkaç yıl öncesine kadar "akademik mollaların" önemli merkezlerinden biriydi. Hocalar, üniversiteyi geliştirmek yerine irticaya prim veren hareketlerin içinde yer aldı. Hatta öyle bir hale geldi ki tarikat mensubu olmayan öğretim üyeleri üniversitede barınamadı, bu taraklarda bezi olmayan öğrenciler de, üniversitenin kapısından giremedi.
Herhangi bir panelde ya da televizyonda herhangi bir konuda aşırı dinci bir hoca konuştuğunda "Acaba bu da mı Sakarya Üniversitesi'nden" diye sorulmaya başlandı.
Oysa dün gezdiğim, konuştuğum üniversite bambaşkaydı. Bir yandan eskinin izleri silinmeye çalışılırken, bir yandan da bilimsel alanda atağa kalkmışlar.
Büyük üniversitelerin birkaçı hariç en fazla bilgisayırı, hiç abartısız bu üniversitede gördüm. Onlarca bilgisayar, İnternet laboratuvarı var. İntercafelerden birinin açılışına ben de katıldım. YÖK üyelerinin bile masasında İnternet bağlantılı bilgisayarlar yokken burada her hocanın masasında bu olanaklar mevcut. Mühendislik derslerinin çoğu bilgisayar destekli yapılıyor.
Eskinin bilim yerine politika üreten hocalarının yerini dinamik, üretken Avrupa, ABD'den doktoralı gerçek bilimadamları almış. Üniversitedeki kapalı alanlar son birkaç yılda dörde, beşe katlanmış.
Birçok üniversitenin yıllardır hayalini kurduğu halde gerçekleştiremediği üniversite sanayi işbirliğini hayata geçirmişler. Tofaş, Siemens ve daha birçok sanayi kuruluşu laboratuvarlar kurmuş...
Dünü unutmuşlar, bıkmadan, usanmadan geleceğe yönelik olarak yapacaklarını anlatıyorlar. Söylediklerinin yarısını bile yapsalar, fazla değil 5 yıl içinde Sakarya Üniversitesi ilk 10'a girer.
Kampüs Sapanca gölüne bakıyor. Boğaziçi Üniversitesi gibi müthiş rahatlatıcı bir manzaraya sahip. Böyle üniversitelerde okumak varken, neden İstanbul'un eziyeti çekilir. O da ayrı bir konu...
Yurt sorunları var. Eski dönemlerde, öğrenciler tarikat yurtlarına gitsin diye özellikle ihmal edilmiş. Sosyal aktiviteler de yine aynı mantıkla hep engellenmiş. Şimdi yeni yeni canlanıyor.
Öğrencileri fazlasıyla içine kapanık buldum. İçlerine kapanıklar ama daha iyi eğitim için arayış içindeler. Umarım aradıkları ortamı kısa süre içerisinde bulurlar.


Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr