Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       MÜNAZARA sözünü yıllardır unutmuştuk. İlkokul ve ortaokuldayken iki gruba ayrılıp, çetrefilli konulları kıyasıya tartışırdık. Bu sayede hem değişik konuları çok iyi araştırır, hem de mikrofon korkumuzu yenmeye çalışırdık.
Sonraki yıllarda o münazaraların çok yararını gördüm. En azından, düşündüklerimi hangi ortamda olursa olsun korkmadan, sıkılmadan, ezilmeden rahatlıkla açıklamayı öğrendim...
Biz ve bizden önceki kuşaklar münazarlarla büyüdü. Eğitim sistemimiz o zamanlar, şimdi olduğu gibi ezbere dayalı değildi. Düşünen, araştıran, konuşan, sorgulayan insanlar yetiştiriyordu...
Sonra ne olduysa oldu. Manyakça bir sınav yarışı başladı. Sınavda soru sorulmayan dersler, konular bir kenara itildi. Düşünen, sorgulayan, anlatan öğrencilerin yerini, seçeneklere göre düşünen robotlar aldı...
İşte böyle bir ortamda Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü'nün başlattığı Üniversitelerarası Münazara Yarışması içimize su serpti. Elemeler 6/11 Mart tarihleri arasında İstanbul'da yapılmıştı. 19 Mayıs'ta ise dedelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurdukları ilk Meclis'te final için yarıştılar.
Hem elemelerde, hem de finalde müthiş derecede zevkli, seviyeli, nüktedanca tartışmalar oldu. Bir jüri üyesi olarak, kazananları belirlemek hiç kolay olmadı. Gençler öylesine birbirine saygılı ve öylesine hazır cevaplardı ki, jüri üyesi olmasam, sık sık araya girip alkışlayacaktım...
Boğaziçili gençler, önce "tartışma"yı yeterince bilmediğimizi tespit etmişler. Ardından da "Gençler arasında tartışma kültürünü nasıl geliştirebiliriz?" sorusunun cevabını araştımaya başlamışlar. Geldikleri son nokta ise 26 üniversiteden yüzlerce tartışmacı ve Dünya Üniversitelerarası Münazara Turnuvası'na katılım...
Turnuava hükümet ve muhalefet arasında, kurayla belirlenen bir konu çerçevesinde gelişiyor. Finalde hükümet tarafını Mimar Sinan ve Ege Üniversitesi, muhalefet tarafını da Boğaziçi ve Trakya Üniversitesi temsil etti. Konu çok ilginçti: Sigara içenlerin de hakları korunmalıdır.
İktidar tarafının işi gerçekten çok zordu. Sigara gibi insan sağlığına ve çevreye zararlı bir konuyu savunmak kolay değildi. Onlar da işi insan hakları çerçevesinde ele alıp, zararlı da olsa, her türlü yasağın insan haklarına aykırı olduğunu savundular. Her yasağın insanları bastırdığını, yanlış yönlendirdiğini örneklerle anlattılar. Muhalefetin işi daha kolaydı. Üzerinde hemfikir sağlanan sigara yasağını savunmak zor olmadı. Birbirlerini sık sık zor durumlara düşürdüler. En ilginci de muhalefetin "Sigara kağıtları yüzünden on binlerce ağaç feda ediliyor, bu yüzden yasaklansın"
görüşüne, iktidar tarafının "Defter, kitap, oturduğumuz sıralar için binlerce ağaç yok ediliyor, gelin o zaman onları da yasaklayalım" çıkışıydı...


Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr