Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


16. Milli Eğitim Şurası dün Ankara'da toplandı. Öncekilerle kıyaslanmayacak derecede sönük başlayan şurada asillerden çok yedekler vardı. Şura günü bir yıl öncesinden belli olmasına karşın Cumhurbaşkanı Demirel Filipinler'e gitmeyi tercih etti. Onun yerine vekili TBMM Başkanı Hikmet Çetin vardı. Her şurada Cumhurbaşkanı gibi görmeye alışık olduğumuz bir başka isim ise Başbakan'dı. Ecevit'in de görünürde bir programı olmamasına rağmen, "işlerinin yoğunluğu" nedeniyle yerine yardımcısı Hikmet Uluğbay'ı göndermesi bir başka şaşkınlık konusu oldu.
Yine her şurada olan, bu şurada da mutlaka bulunması gereken YÖK Başkanı da, vekilini gönderenler arasındaydı.
Bugünden itibaren valiler, rektörler, eski bakanlar ve dekanlar da yerlerine bir vekil tayin edip ortadan kaybolurlarsa hiç şaşırmam...
Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı şurada yoktu, ama şura tarihinin en önemli rekorlarından biri kırıldı. Bugüne kadar 600'ü geçmeyen katılımcı sayısı bu şurada 988'i buldu. Komisyonlardan biri tam 310 kişi. Nasıl karar alacaklar merak ediyorum...
Ankara'nın soğuk havasında sıcak bir açılış beklerken, sabahın köründe üyeleri uyutan bir ortam yaşandı. Hele hele Cumhurbaşkanı vekili Hikmet Çetin'in tam 10 sayfalık konuşma metni baydı geçirdi. Çetin de Bakan Bostancıoğlu gibi danışmanlarına hazırlattığı konuşmasıyla tereciye tere sattı. Tamamına yakını eğitimci olan şura üyelerine oradan buradan derledikleri bilgilerle eğitim konferansı vermeye kalktı. Derleme bilgileri değil kendi görüşlerini öğrenmiş olsaydık eminim çok daha yararlı olurdu...
Şuraya eski bakanlardan çoğu katılmıştı. Nevzat Ayaz, Avni Akyol, Orhan Oğuz, Turhan Tayan, Mehmet Sağlam, Zekai Baloğlu, Nahit Menteşe gördüklerimden bazıları. Milletvekilleri ise parmakla sayılacak kadar azdı. 8 yıllık kesintisiz eğitimi engellemek için bir önceki şurayı baştan sona izleyen eski RP'li yeni Faziletlilerin amaçlarının eğitim olmadığı bir kez daha anlaşıldı. Çünkü hiçbiri ortada yoktu...
Açılıştaki uzun uzadıya konuşmalardan somut bir mesaj çıkmadı. Bugüne kadar ağızlarda sakız olan görüşler bir kez daha ortaya kondu. Mesleki eğitimin önemi 8. şuradan itibaren ısrarla anlatılıyor. Ama sonuç ortada: Meslek liseleri endüstriye değil, dershaneye adam yetiştiriyor. Umut tacirlerinin elinde oyuncak olan üniversite adaylarından yarım milyonunun meslek lisesi mezunu oluşu bunun en büyük kanıtı. Umarız komisyonlarda bu konu enine boyuna tartışılır ve somut çözüm yolları getirilir.
En büyük kitlerden biri olan "eğitim"de en önemli kaynak israfı mesleki eğitimde yaşanıyor. Modası geçmiş mesleklere harcanan trilyonlar, dileriz bundan böyle yetişmiş eleman ihtiyacı had safhada olan çağdaş meslekler için harcanır.



Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr