MİLLİ Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın on binlerce mağdur öğrenciyi dikkate alması için ille de Rahşan Hanım'ın "vah vah yazık oluyor bu çocuklara" demesi mi gerekiyor?
Katili, hırsızı, dolandırıcıyı affetmeye hazırlanan hükümet, ergenlik çağındaki çocuklar sokağa atılırken, sınıfta bırakılırken neden hiç kılını kıpırdatmıyor?
Tembel öğrenciyi savunmanın elbette mantığı yok. Bir yandan daha iyi eğitim özlemi duyacaksınız, öte yandan bir sınav hakkı daha isteyeceksiniz. Bu doğru değil. Başta öğrenci ve veliler olmak üzere kimse de böyle haksız bir arayışın içinde değil.
Bizim karşı çıktığımız, katili, hırsızı, dolandırıcıyı "sistem mağduru" gören zihniyetin, bozuk eğitim düzeninin mağduru öğrencileri hiç dikkate almayışlarıdır.
Dayatmacı eğitim modelleri çok gerilerde kaldı. Öğretmen ve öğretmen kurulları için artık öğrencinin neleri bilmediği değil, neleri bildiği önemli. 2000'li yılların eğitim sloganı: "Her öğrencinin başarılı olabileceği bir alan mutlaka vardır. Öğretmenin ve eğitim sisteminin görevi onu bulup ortaya çıkartmaktır..."
Elimizde sınıfta bırakılan ya da lise 1'de okulla ilişkisi kesilen pek çok öğrenci karnesi var. Bunlardan biri de 8. sınıf öğrencisi Gülşah Gözüodlu'ya ait. Takdirname beklerken, sınıfta kalmış. 12 dersten 7'si 5 üzerinden 5, üç 4, bir 3, bir de 2'si var. Diğer tüm derslerle arası çok iyi olmasına karşın Matamatik'e bir türlü ısınamamış. Aslında Matatik'ten başarlı olması da işten bile değil ama, onu motive edecek öğretmen bulamamış...
Bu durumda akla hemen şu soru geliyor: Diğer okullarda 3, 4 zayıflı öğrenciler, kurul kararıyla geçirilirken Gülşah niye bırakıldı? Disiplinsiz bir öğrenci mi? Kesinlikle hayır. Davranış notlarının hepsi 5. Okulun en sevilen öğrencilerinden biri. Hatta örnek öğrencisi. Peki o halde niye kaldı? Aile soruyor, soruşturuyor ve en sonunda gerçeği öğreniyor: Kaprisli bir okul yöneticisi. Herkesi dayaktan geçiren bu sözde yöneticinin karşısına "benim kızımı dövemezsin" diye dikilen veliden alınan intikam...
Bütün öğretmenler, bütün okul yöneticileri böyle mi? Kesinlikle hayır. Ama böyleleri de var...
"Bu öğrenci, bu dersi başaramaz" diyen öğretmenlerimiz, olaya biraz da farklı açıdan baksalar ne iyi olacak. Evde yemeğini yemeyen çocuklarını, "bırakalım aç kalsın" ya da tembellikte direnen çocukları için "okumuyorsa, okumuyor atın sokağa gitsin" diyebiliyorlar mı? Hiç sanmıyorum...
Kendi çocuklarımız için gösterdiğimiz ilgi ve çabayı, öğrencilerimiz için de gösterebilmeliyiz. Çünkü öğretmenlik kutsal bir meslektir ve onu kutsal kılan öğrenciye bazen anne - babadan da yakın olmalarıdır...
Özetin özeti: Gözümüz, kulağımız Rahşan Hanım'da bir ah, vah dese yeter. Çünkü politikacılar tabandan değil, sadece tavandan gelen mesajları algılıyorlar. Rahşan Ecevit telefon: 0312. 212 49 50 (DSP)
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025