İngiltere'de 3 bini aşkın dil okulu var. En ucuzundan en pahalısına, yüzlerce kapasiteye sahip olandan on ikiden fazla öğrenci almayan çok özel kurslara kadar ne ararsanız bulmak mümkün.
Okul deyince aklınıza öyle koca koca binalar gelmesin. Amaç dil öğrenmekse bu her koşulda gerçekleşir diyorlar. Kimi eski bir şatoda, kimi ise birkaç katlı bir binada öğretimini sürdürüyor. Verdikleri öğretimi kalitesine göre sürekli derecelendiriliyorlar. En yaygın olanı British Council'e üyelik. Ama bu da yeterli olmamış ki sürekli olarak yeni akreditasyon yöntemleri aranıyor. "En iyi"lerden sonra şimdi de Avrupa Birliği (AB) standardı getirilmiş. Bütün bu gelişmeler hem rekabeti hem de giderek azalan öğrenci sayısını artırmak için...
Yabancı dil konusu bizde olduğu gibi İngilizlerin de en büyük baş ağrısı. Gelecek ay Londra'da yapılacak eğitim şurasının öncelikli konularından biri de bu olacak. Yabancı dil öğreniminde diğer Avrupa ülkelerinin çok gerisinde kaldıklarını söyleyen Başbakan Blair, 11 olan yabahcı dil eğitim yaşının 9'a indirilmesi talimatını verdi. Anlayacağınız tüm dünya İngilizce öğrenmek için koştururken onlar da farklı bir dil öğrenmenin arayışı içindeler. Çünkü Başbakanları, "2000'li yıllara girilirken her çocuğun en az bir yabancı dil bilmesi gerekir "diyor. Sadece demekle kalmıyor sistemi baştan aşağıya değiştiriyor.
Eğitim, özellikle de yabancı dil öğretimi İngiltere'de tam bir sektör haline gelmiş. Kalite ve memnuniyet konusunda müthiş duyarlılar. Memnun ayrılan her öğrencinin başka öğrenciler gönderebileceği ihtimali hep göz önünde tutuluyor. Klasik bir sınıf anlayışı yok. Yeni başlayanlarla, ihtisas düzeyindekiler tek kişilik özel sınıflarda öğrenime alınabiliyorlar. Süre konusunda da bir dayatmaları yok. Ne kadar zaman ayırabiliyorsanız onu en iyi şekilde değerlendiriyorlar.
Aile yanı barınma olanakları bir hayli yaygın, tavsiye edilen de zaten bu. Özellikle çocuklu aileler öneriliyor. Çünkü büyüklerin genelde kursiyerlerle oturup sohbet edecek pek zamanları olmuyormuş...
İlk durağımız Shakespeare'in doğduğu kent Stratfort'tu. 7 dalda Oskar kazanan Aşık Shakespeare filminden sonra iyice ilgi odağı olmuş. İkinci durağımız Chltenham, üçüncü durağımız da Birmingham'dı.
Londra ve çevresini daha önce gezmiştik. Şimdi orta İngiltere'deki okulları inceliyoruz. Gezdikçe okul seçiminin hele hele yurtdışında bir okula öğrenci göndermenin ya da gitmenin ne kadar özen gerektirdiğini çok daha iyi anlıyoruz.
Ayrıntıları sizlere aktarmaya devam edeceğim.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025