Yerel seçimlere sayılı günler kaldı.
Adayların tamamına yakını olmasa da büyük bir çoğunluğu açıklandı.
Propaganda süreci ise çoktan başladı.
Vaatler havalarda uçuşuyor.
Anadolu’nun göbeğindeki kentlere “Size deniz de getireceğim” gibi uçuk, kaçık vaatler olmasa da benzerleri de yok değil.
Bizi asıl ilgilendiren ise eğitime, bilime ve geleceğe yönelik adımlar.
En önemlisi de kentsel aidiyet hissi konusundaki çabaları.
Doğduğu köy, kasaba ve kentle gurur duyan, orada yaşamaya devam eden, aradığı her şeyi başka yerlerde değil de orada bulan ve bu konuda bayraktarlık yapan kaç yerleşim birimimiz var? Başkan, meclis üyeliği ve muhtar adaylarımızın kaçı bu konuda ne diyor? Kaçının aklından “Seçmenlerimin aidiyet duygularını nasıl pekiştiririm” sorusu geçiyor?..
Okul arsası?
Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimizin en önemli sorunlarından birisi de mahallede gidilecek okul ve barınacak yurt bulunamaması.
MEB’in ve Yurtkur’un bu konudaki en önemli sızlanma nedenlerinden birisi de okul ve yurt yapacak arsa yokluğu!
Gökdelenler dikmeye, pahalı siteler kurmaya arsamız var ama en temel gereksinimiz olan okul ve yurt yapılacak arsa bulamıyor olmamız kabul edilemez.
Belediye başkan adaylarımızdan okul ve yurt için arazi tahsisi yapılacağına yönelik samimi açıklamalar bekliyoruz.
Hatta bir adım ötesine geçip “Ülkemizin en iyi öğretim kurumları bizim kentimizde, bizim mahallemizde olacak” sözü istiyoruz.
Söz konusu hizmet ise çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için hizmet etmekten daha önemli ne olabilir ki?..
Tarıma destek!
Eğitim kadar önemli bir başka konu ise tarım!
Tüm öngörüler, önümüzdeki 20 yıl içerisinde, dünya genelinde, kuraklığa dayalı ciddi bir kıtlığın olacağı yönünde.
İşte bu yüzden binlerce yıllık antik kentlerde olduğu gibi yerleşim birimleri ve büyüme bölgeleri tarıma uygun olmayan alanlarda kurulmalı, tarım arazileri asla imara açılmamalı ve tarım dışında farklı amaçlar için kullanılmamalıdır.
Bu yönde de başkan adaylarımızın söz vermelerini istiyoruz.
”Bu konular bizim yetki alanımızda değil” diye bir savunma içerisine ne olur girmesinler. Halkı ilgilendiren her konu onların yetki alanına girmeli ve tıkandıkları konularda yasal düzenleme için halktan destek istemeliler.
Kaldı ki yapan yapıyor. Çok güzel örnekler de var…
Yerel kimlik
Hem mesleki açıdan hem de gezmeyi, yeni yerler, yeni tatlar, yeni dostlar, yeni açılımlar keşfetmeyi seven biri olarak ülkemizi defalarca turladım, gezmeye de devam ediyorum. Sorguladığım, aradığım ve takdir ettiğim değerlerden birisi de kent kültürü, yerel kimlik ve aidiyet duygusu oldu.
Bunlar varsa her şey vardı, bunlar yoksa yakınmanın dışında hiçbir şey yoktu. Başkan adaylarımızın yerel kimliğe, kent kültürüne ve en önemlisi de o köyde, kasabada, kentte yaşayanların aidiyet duygularını zirveye taşıyacak vaatleri, plan ve programları neler onları öğrenmek istiyoruz.
Bunu başardıklarında arkalarındaki en büyük güç Ankara’dakiler değil başkanı oldukları halk olacaktır ve o halk kendilerini hayalini kurdukları her makama gelmelerine ve her işi yapmalarına olanak sağlayacaktır…
Yerel kültür
Yaşadığımız toprak on binlerce yıllık bir yaşam kültürüne sahip. Onlarca medeniyete ev sahipliği yaptı, çok uzun yıllar dünyanın üretim, ticaret, bilim ve kültürler arası diyaloğun merkezi oldu. Böylesine kadim kaç ülke var ki!
Ne olur bunun da farkına varalım, kıymetini bilelim, sahip olduğumuz değerlerle gururlanalım, paylaşalım, dersler alalım ve bir adım ötesine geçelim.
Elimizde olmayanlara üzülme yerine, var olanlarla şaha kalkalım…
Özetin özeti: Yerel yönetimler ülkelerin kan damarlarıdır. Onlar ne kadar güçlü ve aktifse ülkeler o denli güçlüdür…