Esen rüzgara göre şakşakçılık en kolayı.
Geleni alkışlarsın, gideni eleştirirsin.
Takdir etmek için gerekçeye gerek yoktur.
İçimden geldi, boyunu posunu, konuşmasını, duruşunu seviyorum deyip alkışlarsın, kimse de bir şey demez.
En fazla “yalaka”, “yandaş”, “şakşakçı” deniliyor ki, onu da artık takan kalmadı. Hatta bununla şeref nişanesi gibi böbürlenenler bile var…
Eleştiri öyle mi?
Donanımlı olmanız ve elinizde ciddi argümanlar olması şart. Yoksa canınıza okumak için fırsat kollayanlar, sizi bir anda eleştiren konumundan eleştirilen noktasına getiriverirler. Eleştiri konusu unutulur ya da unutturulur farklı konular tartışılmaya başlar. Yaşadığımız son olaylara bir de bu gözle bakın, eminim ki bir çırpıda onlarca örnek göreceksiniz!..
Eğitimde eleştiri?
Eğitimde de durum farklı değil. Dersin yapılış şeklinden ödevlere, yemeklerden servislere, müfredattan mülakata, liyakattan keyfiliğe, kaliteden hormonlu notlara, ticarileşmeden akran zorbalığına, sendikalaşmadan yanlışları haykırmaya yönelik en ufak bir serzenişte bulunduğunuzda “canınız yanar” yönünde bir algı oluştu.
Methiye dizme konusunda ise bir sınır yok. Bazen öylesine rahatsız edici boyutlara geliyor ki, “Alkışa biraz ara verin de lafımı bitireyim” ya da “Bütün bu yaptıklarımızın yanı sıra elbette kat edeceğimiz daha çok uzun yol var” yönünde uyarılar yapılmak zorunda kalıyor. Biri hiç baş ağrıtmıyor hatta yol, su, elektrik olarak size geri dönüyor, diğeri ise her türlü belaya davetiye çıkartıyor. Toplumların giderek eleştiri kültüründen uzaklaşıp, şakşakçılığa yönelmesinin ana gerekçelerinden biri de bu değil mi?
Sorma, sorgulama, kendini özgürce ifade etme, eğitimin en temel felsefelerinden biri olarak görülse de, hükümet programlarının vazgeçilmez sözcükleri arasında yer alsa da, sormayı, sorgulamayı ve özellikle de eleştiriyi saygısızlık olarak görenlerimiz var. Bu yüzden de “Saygısızlık etme, sus otur, oturduğun yerde” diye başlayan cümlelere, artık öylesine alıştık ya da alıştırıldık ki adeta yaşam biçimimiz haline geldi.
Demokrasi, özgürlük, özerklik vaatlerini dillerinden düşürmeyenler bile bu noktaya geldi. Kürsüdeki ya da ekrandaki söylemleri ile evlerindeki, işyerindeki, kapalı toplantılardaki tavırları ne kadar örtüşüyor? Bu yönde bir gözlemde bulunmakta sonsuz yarar var. Şaşırtıcı olduğu kadar eğlenceli de olacaktır!..
Eleştirel kültür, özellikle de yapıcı eleştiriler kişileri, kurumları, düşünceleri, bakış açılarını geliştirir. Farklı bir vizyon kazandırır. Şakşakçılık ise köreltir, yapılan kadarıyla yetinilmesine neden olur ve en önemlisi de güç zehirlenmesini beraberinde getirir.
Eleştirileri olgunlukla karşılamak kişileri yüceltir, susturmak yalnızlaştırır. Hoşgörü, tolerans, empati günümüzde her insanda aranan en temel özellikler haline geldi. Eleştirirken de takdir edilmesi gerekirken adil olunması gerekiyor.
Genelde bir konuda fazlasıyla cömert olurken, örneğin eleştiride sınır tanımazken, takdir konusunda cimri mi cimri olabiliyoruz. Oysa “Marifet iltiafa tabidir” atasözünde olduğu gibi hak edenleri onore etmek, en önemli teşvik kaynağıdır…
Bir de bazı meslekler var ki sürekli eleştirilir, bazıları da var ki hep alkışlanır. Bu da kafalara öyle kazınıyor ki, meslek, alan ya da yaşam tarzı seçilirken bu yönde kararlar alınmasına zemin hazırlayabiliyor.
Popüler kültürün ilacı nasıl ki övgü ve alkış ise öfke ile beslenenlerin ilacı da eleştiridir. Biri yani zor olanı, kişiyi ve çevresini çok yorar, kolay olan öteki ise dozunu iyi ayarladığınızda hep el üstünde tutulmanıza, yakın çevrelerde bulunmanıza, arkanızdan iyi konuşulmasına olanak sağlar. Yanar döner olanlar ise hep kazanan gibi gözükseler de en fazla yol kazasına uğrayanlar, hep onlar oluyor!..
Özetin özeti: Neyseniz o olmak en güzeli. Yapmış olmak için rol yapmak ise en zor olanı. Karar sizin!..
Özay Şendir
Trumpistan’da yeni bir gün…
2 Şubat 2025
Didem Özel Tümer
Suriye lideri Şara Türkiye’ye geliyor
2 Şubat 2025
Zeynep Aktaş
Vergi avantajı bitti yeni rota ne olacak?
2 Şubat 2025
Ali Eyüboğlu
Ceylan’ı kimse eleştir(e)medi!
2 Şubat 2025
Güldener Sonumut
Louis Vuitton, Michelin ve Airbus’tan uyarı!
2 Şubat 2025