Eğitimde tıkandık. Sınav odaklı eğitim sistemi hepimizi esir aldı.
4+4+4’te de sıkıntılarımız var.
Mülakat mı, liyakat mı konusunda kafamız karmakarışık. MEB, YÖK, ÖSYM ve Eğitim Politikaları Yüksek Kurulu arasında bir eşgüdüm olduğunu söylemek abartılı olur...
Altyapı konusunda çok yol kat ettik ama üst yapıyı bir türlü oturtamadık. Sınav prangasından kurtulup, üretim ve istihdam odaklı eğitime yönelemedik.
Mesleki yetkinlik yerine diplomaya, mavi yakalı yerine beyaz yakalı yetiştirmeye önem verdik, gençlerimizi sahada çalışma yerine masa başına yönelttik!
Son 100 yıldaki bilimsel, teknolojik ve sosyolojik değişim, binlerce yıllık gelişimden, son 10 yıldaki de son 100 yıldan çok daha fazla.
Kendini önceki değişim hızına göre dizayn eden eğitim sistemleri ise şimdi bu hıza ayak uyduramıyor.
Eğitimin Kabe’si eskiden okullardı, şimdi ekranlar. Öğretmenin, kitapların, sınıfların, kara tahtanın yerini dijital dünya aldı. Okullarla ekranın vizyonu, misyonu ve sunumu uyuşmadığı için de sancılı bir süreç yaşanıyor. Bu yüzden de eğitime günümüze ve geleceğe yönelik yeni bir bakış açısı gerekiyor.
Peki ama nasıl ve çok daha önemlisi bunu kim yapacak?..
İlk kurtulması gereken!
Bu süreçte öncelikle LGS ve YKS benzeri sınavlardan kurtulmak gerekiyor. Bunun için çok uzağa gitmeye de gerek yok. Denenmiş ve başarılı olmuş sistemler en iyi çözüm olabilir! Bizim zamanımızda ilkokul, ortaokul ve lise bitirme sınavları vardı. İyi olmayan mezun olamaz, olan da dersaneye gitmeden her türlü okulu kazanırdı.
Şimdi yine en azından akademik eğitime devam edecekler için bitirme sınavı istenemez mi? Üniversite giriş sınavlarında 180 soruda, liselere girişte de 90 soruda tek neti olmayan ortaokul ve lise mezunları var.
MEB ve ÖSYM sıfır çekenleri açıklamıyor ama onbinlerce olduğundan kimsenin şüphesi yok. Dahası Türkçe ve Matematikte yarım neti olanlar, girdikleri bölüme yönelik testlerden sıfır çekseler de, kontenjanlar dolmadığı için üniversiteye girebiliyor. En vahimi ise sınavlarda sıfır çeken ya da 100 üzerinde 5, 10 alan öğrencilerin ilkokuldan, ortaokuldan, liseden nasıl mezun oldukları!..
Eğitimde kaliteyi yükseltmek için başarı çıtasını yükseltmek gerekir.
Ortaokul öğretmenleri ilkokullardan, lise öğrencileri ortaokullardan, üniversiteler de liseden gelenlerden zerre kadar memnun değil. Tıpkı işverenlerin üniversite mezunlarından memnun olmadığı gibi!
Sadece okullaşma oranlarını artırmaya odaklanıp kaliteyi göz ardı ettik. Bol bol da diploma dağıttık ama sistem tıkandı ve ne alınan eğitim ne de diplomalar artık bir işe yaramıyor! İşte bu yüzden başarısı kanıtlanmış fabrika ayarlarına yeniden dönmemiz gerekiyor! Böylesi bir sistem, dersaneye bağımlılığı azaltır, kaliteyi artırır, üniversite önündeki yığılmayı önler, umut tacirliğini asgariye indirir, erken yönlendirme ile boşa zaman kaybı önlenir, okumaya niyeti olanlar ile olmayanları ayrıştırır, okulların önemini artırır, akademik açıdan kendini kanıtlamış öğrencileri üst öğretim kurumuna, bir an önce hayata atılmak isteyenleri de mesleki öğretim kurumlarına yönlendirir.
Uyum şart!
Görünen o ki günümüzün Milli Eğitim Bakanları, YÖK ve ÖSYM başkanları önceki uygulamalara yeterince vakıf değiller. Bu yüzden kendilerine bir kez daha hatırlatmakta yarar var.
Eskiden fen liselerine sadece ortaokuldaki Türkçe, Matematik ve Fen Bilgisi dersleri 5 üzerinden 4 olan öğrenciler başvurabiliyordu. Gitmek isteyenler ona göre çalışır ortalamayı yükseltir, tutturamayanlar da hiç. kimseye “ben neden fen lisesine gidemiyorum” diye sızlanmazdı. Yine benzer barajlar getirilebilir, getirilmeli de!..
Üniversiteye girişteki iki basamaklı sınavlardan ilki temel yeterliliğe yönelik bir eleme sınavıydı. Bir anlamda lise bitirme yeterliliğine bakılıyordu. Baraj uzun süre 180 puandı, sonra 160’a indi, son birkaç yıldır da adeta sıfırlandı. Türkçe ve Matematik testlerinden birinde 0.5 neti olan yani yarım neti olan üniversiteye girme yeterliliğine sahip olarak kabul edildi!
En kabul edilemez olanı ise eğitim düzeyi aşağı çekildikçe “kalite artıyor” söylemlerinin daha yüksek sesle telaffuz ediliyor olması!..
Özetin özeti: İktidar bu konuda tıkandı, muhalefetten gidişata can suyu olacak bir proje gelmiyor, üniversitelerimiz umursamaz, YÖK, ÖSYM ve MEB duyarsız, veliler ezberin dışına çıkmıyor, öğrenci ve öğretmenlerimiz ise yorgun. Mutlu olan sadece sınav sektörü!..