Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ömrümüzün önemli bir bölümü okulda geçiyor.

12 yıl zorunlu temel eğitim, bir, iki yıl okul öncesi, 4, 5 yıl da üniversite dersek 20 yıla yakın bir süre eğitim alanlarımız var.

Peki niye?

İşte bu noktada beklentiler çok farklı.

Devlet iyi bir yurttaş, anne babalar kariyer sahibi bir evlat, gençler de mutlu, başarılı ve kariyer basamaklarını hızla tırmanacakları bir gelecek istiyor.

Peki, gelinen noktaya baktığımızda aradığını bulan var mı?

Ya da beklentilerin ne kadarı karşılık buluyor?

Örneğin devlet Anayasal vatandaşlık konusunda aradığını buldu mu?

Haberin Devamı

Veliler çocuklarının geleceği konusunda endişelenmekte haklı mı?

Sınav kölesi haline gelen gençler gelecekten umutlu mu?

Benzeri soruların cevabı sadece bizde değil dünyanın her yerinde aranıyor ve cevapların dozu biraz azalıp, biraz artsa da gelişmekte olan ülkelerin hemen  hemen hepsinde aynı.

Eğitimden beklentilerin, ülkeden ülkeye, kişiden kişi değişmesi çok doğal.

Gençlerin beklenti çitasının olabildiğince yüksek olması da sevindirici bir durum.

Biz yetişkinlere düşen görev, gençlerin bu beklentilerini sabırla
dinlemek ve onlara o
ortamı yaratmaktır.

Durum tespiti

Ne istiyorlar?

*Daha iyi bir eğitim

*Daha iyi bir gelecek

*Daha iyi bir kariyer

*Daha iyi bir gelir

*Daha mutlu bir yaşam

*Eğitim aldıkları alanlarda çalışmak

*Adil bir yarış

Bu sıralamaya daha onlarca madde eklenebilir ve ne kadar çok eklenirse de o kadar iyi olur.

Çünkü dinamik toplumlar bunu gerektirir ve biz de olabildiğince dinamik bir gençliğe sahibiz.

Onlarla ne kadar gururlansak azdır. İmkân verelim yeter...

Bundan sonrası doğru bir yol haritası çizilmek için sağlıklı bir durum testi olmazsa olmazların başında geliyor.

Örneğin öğrenciler arasında bir memnuniyet anketi yapılsa, acaba ne kadarı mutlu olduğunu söyler?

Gittiği okulu, aldığı dersleri sevenlerin oranı yüzde kaçtır?

Daha da önemlisi, öğrendiği bilgilerin hayatta bir karşılığı olduğuna inananların oranı nedir?..

Yine aynı şekilde devlete, işverenlere, öğretmenlere, velilere sorduğumuzda gençlere yönelik memnuniyet oranları tavan mı yapıyor yoksa dibe mi vurmuş durumda?

Haberin Devamı

MEB ve ÖSYM’nin yaptığı sınavlara, hemen her yıl 10 milyondan fazla çocuğumuz giriyor ve 9 milyondan fazlası, sonuçlar açıklandıktan sonra ya kendisini değersiz hissediyor ya da öyle hissetmesi için elimizden geleni yapıyoruz…

Eğitimin hiçbir aşaması mutsuzluk kaynağı olmamalı, tam aksine verilen her bilgi, alanı mutlu etmeli ki devamı gelsin.

Peki, bu konuyu zerre kadar dikkate alıyor muyuz?

Evet demek o kadar zor ki…

Doğru yönlendirme ve doğru insan gücü planlaması yapmadığımız sürece, mutsuzlar kervanına her yıl milyonlarca gencimizi katmaya devam edeceğiz.

Eğitimde yüzler gülmedikçe ne evlerde ne de ülkede yüzlerin gülmeyeceğini hâlâ anlayamadık.

Onları mutlu etmek bu kadar zor mu?

Hele ki okulda.

Yeni yıl hedefleri belirlenirken hemen her yıl farklı bir konsept belirlenir. Örneğin bu yıl öğrencileriyle, öğretmenleriyle, velileriyle ve diğer tüm çalışanları ve paydaşlarıyla mutlu bir öğretim yılı hedefi konulamaz mı?

Bu o kadar zor mu?

En azından denemeye değer…

Haberin Devamı

Özetin özeti: Sınavlarla çocuklarımızı değersizleştiren bir eğitim yerine, onlara değer katacak, moral ve motivasyon kazandıracak yeni bir öğretim yılı ne güzel olur…