SON yıllarda eğitim sektörü öylesine büyüdü ki, artık katrilyonlar konuşulmaya başlandı. Rektörler trilyonlara, kolej müdürleri yüz milyarlara, devlet okullarının müdürleri de on milyarlarca liraya hükmediyor.
Anlayacağınız personeliyle birlikte 20 milyonu bulan eğitim ordusunu yönetmek, artık büyük bir işletmeciliği de gerektiriyor.
Peki bu konuda neler yapılıyor? Eğitim sektörüne yönetici yetiştiriliyor mu?..
Evet demek zor. Çünkü okul yöneticileri de, rektörler de el yordamıyla seçiliyor. Pek çoğunun ne trilyonları idare edebilecek ekonomik yeteneği, ne de binlerce öğrenciyi, yüzlerce personeli yönetecek idari tecrübesi var. Bu yüzden de zaten kıt olan kaynaklar, adeta heba ediliyor.
Batılı eğitim kurumlarında yönetici seçilirken ya da atanırken, eğitim konularındaki birikimi kadar, idari ve ekonomik yeteneğine de bakılıyor. Hata birçok ülkede idari ve akadamik işler birbirinden ayrılmış, ayrı ayrı yöneticiler görevlendirilmiş...
Bütün bunları niye yazdım:
Son günlerde hangi öğretim kurumuyla konuşsam, hepsinin ortak sorunu yönetici. Bakanlıkta da öyle, özel söktörde de...
8 yıllık kesintisiz eğitim yasasının çıkmasından sonra ilkokul ve ortaokullar birleşti ve bir anda her ilköğretim okulunda iki müdür ortaya çıktı. Ama bakanlık bunların her ikisini de değil, yeni müdür atayacağını duyurdu. Şu ana kadar da atamadı.
Gecikmenin nedeni, ilk kez müdürlük için yeterlilik sınavının açılması. Sınav önümüzdeki günlerde yapılacak ve okulların yeni müdürleri belirlenecek. Pek çok müdür, "Biz yıllardır müdürlük yapıyoruz. Böyle bir sınava girmeyiz" diye gelişmeleri protesto ediyor. Bakan Uluğbay ise "Müdürlük kimsenin tapulu malı değil. Hak eden sınava girer kazanır. Bugüne kadar öylesine keyfi atamalar yapılmış ki, biz bunu sürdüremeyiz" diyor...
Sınavla seçilecek müdürler öncekilerden farklı olacak mı? Sonucu hep birlikte göreceğiz. Umarız, okul yöneticiliğine bir standart getiririr.
Bu arada başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm öğretim kurumlarının eğitim yöneticiliği için yeni projeler geliştirmeleri gerekiyor
Örneğin en fazla isdihdam şansı olan bu konuda, gerek devlet üniversiteleri gerekse özel üniversiteler, niye lisans üstü program açmazlar anlamak mümkün değil. Yine aynı şekilde, İngilizce bilen ilköğretim okulu öğretmenleri, diğer popüler mesleklerden en az iki kat maaşla iş bulurken öğrenciler niye tercih listelerinin en başına eğitim fakültelerini yazmazlar, onu da anlamak mümkün değil...
Birbirinden öğretmen çalmak için öğretmen transferine trilyonlar harcayan özel okulcular da, neden yetenekli öğrencilere burs ve iş garantisi vererek öğretmenliğe davet etmezler, o da anlaşılır gibi değil...
ÖYS öncesinde adaylara önerim, tercihlerinizi yaparken size yabancı dilde kazandıracak ilköğretim öğretmenliğini özellikle düşünün derim.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025