Eğitimde sular durulmuyor.
Sorunlardan daha biri çözülmeden, bir diğeri başlıyor.
Ek ders ücretlerinin kesilmesi, iki ayda koronadan ölen öğretmen sayısının 45’e yükselmesine rağmen aşı sürecinin hâlâ tamamlanmaması, ülke tümüyle kapanırken ÖSYM sınavlarına devam edilmesi ve en önemlisi de eğitimin adeta sahipsiz kalması, öğrenci, veli ve diğer paydaşları derin bir hüsrana uğrattı.
MEB’in yanı sıra YÖK ve ÖSYM’nin öğrenci ve öğretmenlere yönelik “ilgisiz tavrı” artan bir şekilde dillendirilmeye devam ediyor!..
Sorun çok, çözen yok!
Eğitimle ilgili ne kadar pembe tablolar çizilse de söylenenler ile yaşananların bire bir örtüştüğünü söylemek abartılı olur.
Mağduriyet yaşayanların en tepesinde, eğitimi gelecek için altın anahtar olarak görüp ona dört elle sarılanlar yer alıyor.
Hemen her gün yüzlerce mesaj geliyor. Neredeyse hepsi hüzün yüklü. En acısı da kendilerinden ne istendiyse fazlasıyla yerine getirenlerin yaşadığı hayal kırıklıkları.
Kendilerini en yakınlarına bile anlatamıyorlar. Öylesine müthiş bir yalnızlık ve çaresizlik içerisindeler ki onları ancak o durumdakiler anlayabiliyor!..
Ödüllendirilmesi gereken okuyanların adeta cezalandırıldıklarını başka bir ülkede görmek mümkün değil. Ama bizde gelenek haline geldi!
En büyük hazinemizin gençler olduğunu dile getiriyor, onların kalifiye eleman olmaları için her türlü çağrıyı yapıyoruz ama sonuç tam bir hayal kırıklığı.
Okuyup da mutlu olanı görmenin çok zor olduğu bir dönemden geçiyoruz!..
Ek ders ücreti
Maliye, durduk yerde ek ders ücretlerini şarta bağladı. Öğrenci derse gelmiyorsa, para yok dedi!
Ek ders deyince öyle büyük paralar söz konusu değil.
Saat ücreti, kadrolu öğretmenlerde 19, sözleşmelilerde 16, ücretlilerde ise 14 lira!
Haftalık ders sayısı da kişiden kişiye değişiyor!
Haftada 4 saat giren de var 10 saat giren de.
Alacakları parayı artık siz hesaplayın. Çok değil ama maaşları o kadar düşük ki o bile bir dertlerine derman oluyor.
Pek çoğu, ek derse gerek kalmadığı için zaten ek derse girmiyor ve ek ders ücreti hiç almıyor.
Peki, onca huzursuzluğa değdi mi?
Mademki, öğrenci, yüz yüze ya da uzaktan, derse katılmadığında, öğretmenin ek ders ücreti kesiliyor. Peki, o zaman, öğrencilere uzaktan ya da yakından öğretim altyapısı ve motivasyonu sağlayamayan ve pandemi sürecini doğru yönetemeyen yöneticilerin ve aynı durumdaki diğer çalışanların da maaşı kesilsin.
Eğer vicdan ve adalet aranıyorsa, işte o zaman eşitlik sağlanmış olur!..
Bu arada Trabzon İdare Mahkemesi öğrenci derse gelmese de ek ders ücretlerinin ödenmesi yönünde karar verdi. Bakalım Maliye ve özellikle de MEB buna itiraz edecek mi?
Sınav Cumhuriyeti!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklaması çok netti:
“Anaokulu, kreş, 8’inci ve 12’nci sınıflar dâhil, tüm kurumlarda yüz yüze eğitime ara verilecek, tüm sınavlar ertelenecektir.”
Ama görünen o ki ÖSYM Cumhuriyeti bu yasaklar kapsamında değil.
Üniversiteler de dâhil tüm okullar kapanıyor, tüm sınavlar erteleniyor çok daha önemlisi tüm ülke kapanıyor ama ÖSYM sınav yapmaya devam ediyor.
Bu sınavlar gençlerimizin hayatından ve ülkemizdeki salgından daha mı önemli ki hız kesmeden yola devam ediliyor?
Alınan riske değer mi?
Biri bunun gerekçelerini açıklarsa çok iyi olur?
Test, test, test!..
Sınav odaklı eğitimden, tam kapanma döneminde de vazgeçmedik.
ÖSYM her koşulda sınav yapmaya devam ederken, MEB de ona su taşımaya devam ediyor!
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Özer, ”Şu ana kadar yayımladığımız 52 bin 45 sorudan oluşan yardımcı kaynak, 42 milyon 223 bin 263 kez indirildi” demiş!
Uzaktan eğimden anladığımız bu demek!
Umarız, onca soru, çocuklarımızın bozulan gözlerine, morallerine, fiziksel bozukluklarına ve en önemlisi de iyi bir kariyer yapmalarına değer!..
Özetin özeti: Doğrular, yanlışlar öylesine karışık hale geldi ki neredeyse artık hiçbir şeyin inandırıcılığı kalmadı...