Okullar 31 Ağustos’ta açılacak mı, açılmayacak mı?
Her şey olabilir! Çünkü pandeminin nasıl bir seyir izleyeceğini, sadece biz değil, dünyanın hiçbir ülkesi öngöremiyor hatta tahmin bile edemiyor.
Bu konuda hiçbir sorun yok. Hiç kimse de hiç kimseyi ya da kurumu suçlamıyor!
Tartışılması gereken konu, var olduğu söylenen ama kimsenin bilmediği, görmediği, konuşmadığı senaryolar!
Okullar, diyelim ki 31 Ağustos’ta açılmadı. Sorun yok. Senaryo üretmeye ve beklemeye devam mı edeceğiz?..
Korona ile yaptığımız mücadelede başarılı olduk ve sayılar minimuma indi. Yani okulların açılmasında herhangi bir sorun yok!
Peki, bu durumda kademeli bir açılış mı söz konusu yoksa topyekûn bir açılış mı gerçekleşecek?..
Diyelim ki 31 Ağustos’ta okulların açılması öngörülüyor. Peki, derslik açığı, sosyal mesafe, hijyen koşulları ve sürekli dezenfeksiyon nasıl karşılanacak?
Bilim Kurulu, yeni öğretim yılına başlayabilirsiniz önerisinde bulunurken, daha önce açıkladığı eğitime yönelik kuralların yerine getirilip, getirilmediğini ve sürdürülebilir olduğunu tespit edip, takibini yapacak mı?..
MEB’in “Bizim her konuda senaryomuz mevcut” sözü yeterli olacak mı?
Öğretmen, veli ve öğrencilerin de bu konuda görüşleri alınacak mı?..
MEB’e kalırsa, her şey yolunda ama okullardan gelen bilgiler, önlem olarak neredeyse hiçbir adımın atılmadığı yönünde!..
Uzaktan eğitim?..
MEB’in aldığı en önemli önlemin uzaktan eğitim olduğu söyleniyor.
Yani öğrencilerin yarısı okuldayken yarısı evde olacak ya da derslerden bir bölümü yüz yüze bazıları da EBA üzerinden uzaktan eğitim şeklinde olacakmış!
Mış, mış diyoruz çünkü hâlâ resmi bir açıklama yapılmadı!
Diyelim ki uzaktan eğitimle yük hafifletilerek, derslik açığı minimuma indirilecek. Peki, hangi dersler uzaktan hangileri yüz yüze yapılacak?
Özel okullarda durum ne olacak?
Kapısına kilit vurulan ya da vurulma noktasına gelen pek çok okul varken, hâlâ hiçbir şey yokmuş gibi mi davranılacak? Okul sahiplerini ve velileri rahatlatacak geçici de olsa vergi indirimleri söz konusu değil mi?..
Uzaktan eğitim oranı, her kademedeki okul için aynı mı olacak?
Örneğin anaokulu ve ilkokuldaki oran ile liselerdeki oran aynı ölçüde mi gerçekleşecek?
Kronik hastalıkları olan öğrenciler tespit edildi mi? Onlara yönelik olarak ne düşünülüyor? Yatılı ve pansiyonlu okullarda, ekstra olarak hangi önlemler alındı?..
Sürdürülebilirlik
Okullardaki hijyen koşullarının sağlanması hiç de kolay değil ve pek çoğunda temizlik görevlisi dahi yok.
Peki, her okul için temizlik görevlisi alındı mı, dezenfeksiyon konusunda eğitildiler mi, hijyen ve dezenfeksiyon malzemelerinin temini nasıl olacak?..
Bu konuda herhangi bir denetim söz konusu olacak mı?
Sürekli el yıkamanın olmazsa olmaz olduğu bir dönemde, okullardaki lavabo sayısı artırıldı mı?
Kaç öğrenciye bir lavabo düşüyor?..
Okul servisleri sadece öğrenci taşımıyor, arada başka kurumlara hizmet veren servis sayısı da çok fazla. Peki, gün içerisinde yeterince dezenfeksiyon yapılacak mı, denetimi nasıl olacak?
Öğrenciler arası sosyal mesafe nasıl korunacak?..
Konuşulacak, üzerinde mutabık kalınacak daha o kadar çok konu var ki sanki hiçbiri yeterince tartışılmıyor? Tartışılmadığı için de veli ve öğretmenler tedirginlik içerisinde. Bunu aşmanın yolu ise şeffaflıktan geçiyor!..
Özetin özeti: Herkes, özellikle de veliler, içinde bulunduğumuz zor koşulların fazlasıyla farkında ama çocuklarının sağlığı her şeyden çok daha önemli! Yani okulların açılması onlar için çok fazla bir anlam teşkil etmeyebilir!..