Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GÜNEYDOĞU belki pek çok alanda ihmal edilmiş ama, eğitimde aynı ihmal söz konusu degil. Dicle Üniversitesi'nin görkemli kampüsü, son yıllarda peş peşe yapılan okullar ve ardı arkası kesilmeyen öğretmen tayinleri özellikle Diyarbakır'ı oldukça rahatlatmış.
Diyarbakır'ı aslında tam anlamıyla anlamak çok zor. Örneğin nüfus konusunda ortada dört ayrı rakam var. Vali 507 bin, Belediye Başkanı bir milyon, Milli Eğitim Müdürü 600 bin, gazeteci arkadaşlar da 750 bin diyor. Aynı çelişkili rakamlar öğrenci sayısı ve diğer konularda da kendini fazlasıyla hissetiriyor.
Vali ve Milli Eğitim Müdürü'ne göre, İstanbul'dan sonra en büyük eğitim yatırımı Diyarbakır'a yapılıyor. Gazetci arkadaşların tespitlerine göre ise eğitimde son yıllarda bir tek çivi çakılmış değil.
Diyarbakır da İstanbul gibi yoğun göç alan illerden biri. Göç deyince ilk akla gelen de çocuklar. Diyarbakır'da öylesine çok çocuk var ki, şaşar kalırsınız. İşte Diyarbakır büromuzun dünkü gündeminden bir başlık:
"4 eşli, 50 çocuklu, 30 torunlu Hemo Ağa..."
Ağaları böyle de, vatandaşı farklı mı? Kesinlikle hayır. Ortalama her aileye 8 - 10 çocuk düşüyormuş...
Her ne kadar artı, eksi 50 bin değişse de bölgede okuma çağında olup okula gidemeyen 300 bin çocuk var. Bu rakam Diyarbakır içinde 30 bin civarında. Okulda olmaları gereken saatlerde ne mi yapıyorlar? Maalesef dileniyorlar. Her köşe başında dilenen birkaç çocuk var...
Resmi rakamlara göre, şehirdeki her dört kişiden biri öğrenci. Okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 70, ortaöğretimde ise 23.9. ÖSS'yi kazananların oranı ise yüzde 9.5...
30. yılını kutlayan Dicle Ünivesitesi, 27 bin dönüm araziye kurulmuş. Türkiye'nin en büyük üniversite camisine sahip. 11 fakülte ve 17 yüksekokulda 12 bin öğrenci öğretim görüyor. Her ne kadar Batı illerinden gelenler varsa da genel ağırlık, bölge illerden.
Diyarbakır'da toplam bin 215 okul var. Kahvehane ve çayhanelerin sayısı ise valiye göre bin 500, gazetecilere göre 3 bin...
İşsizlik, Diyarbakır'ın en büyük sorunu. Yeni istihdam alanları yok gibi. Bu konuda ağızdan ağıza dolaşan büyük projelerden bahsedilse de, izlerini görmek mümkün olmadı.
Bakanından sokaktaki vatandaşa kadar herkesin altını ısrarla vurguladığı bir söz var: "Güneydoğu'nun kurtuluşu Türkiye'nin kurtuluşu olur"
İnanmamak mümkün değil. Topraksa toprak, insan gücüyse insan gücü, su ise su, bilimse bilim. Helva yapmak için ne grekiyorsa var. Nasıl olmuş da, böylesine geri kalmış anlamak mümkün değil.
Bu konuda Ankara'dan yana çok sıkıntılılar. "En tehlikeli PKK bürokrasi" diyorlar. "Söz veren çok, yerine getiren yok" diye yakınıyorlar.
İlk diskoları yeni açılmış. İnternet cafe'leri de var. Terörü mazide kalan hoş bir sada olarak anıyorlar. Üniversiteyi gezerken bunu hissediyorsunuz. Öğrenciler her açıdan rahat. Tek sıkıntıları yüksek puanlı öğrencilerin kendilerini tercih etmemesi...
Van'ıyla, Urfa'sıyla, Diyarbakır'ıyla Doğu, eninde sonunda kalkınacak. Bunun fazlasıyla sinyalleri var. İşte o zaman Türkiye gerçekten çok farklı olacak. O günleri iple çekiyoruz...


Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr