Çocuklara artık söz dinlete- miyoruz, bütün bunları nereden öğreniyor, iyice kontrolden çıktılar, ekran başından kalkmıyorlar, bu ne biçim okul, hiç ders çalışmadan sınıf geçiyorlar...
Anne babalardan, benzeri yakınmaları, sürekli duyuyoruz.
Niye? Çünkü çocuklara artık aile ve okul değil, ekranlar yön veriyor.
Kimi TV karşısında, kimi internet başında, kimi de kafasını mobil telefonlardan kaldırmıyor.
Ev içi haberleşmeler bile neredeyse ekran üzerinden gerçekleşiyor...
Peki, bu gidiş nereye?
İyi mi oluyor yoksa eyvah dedirtecek boyutlara geldi mi?
Gelin bu analizlere girmeden önce, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda RTÜK’ün 2016 bütçesine ilişkin sunuş konuşmasında, Mayıs 2015’te gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı Araştırması’nın sonuçlarına ilişkin görüşlerine bir göz atalım.
Kurtulmuş, 26 ilde 13-16 yaş arası bin 273 öğrenciyle gerçekleştirilen ankette çarpıcı sonuçlarla karşılaştıklarını belirtti. Gençlerin tek bir iletişim aracı seçmek zorunda kalmaları halinde neyi seçecekleri sorusuna yüzde 69,6 oranında “cep telefonu” yanıtını verdiğini anlatan Kurtulmuş, anket sonucuna göre öğrencilerin yüzde 98,3’ünün düzenli olarak televizyon izlediğini bildirdi. Hafta içi ortalama televizyon izleme süresinin 3 saat 34 dakika olduğunu, hafta sonu bu rakamın 3 saat 59 dakikaya çıktığını kaydeden Kurtulmuş, öğrenciler arasında en popüler programların Yarışma, müzik, eğlence programları ve yerli diziler olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Yılın 900 saatini okulda buna karşın yaklaşık bin 1200 saat televizyon ekranı karşısında zaman harcayan çocukların okul öğrenmelerinde bozucu etkiler kaçınılmazdır. Onun için medya seçiciliği meselesini önemle ele almamız gerekiyor” dedi. 2007’den itibaren okullarda medya okuryazarlığı dersinin seçmeli olarak verildiğini anımsatan Kurtulmuş, 4 milyonu aşkın öğrencinin bu dersi aldığını bildirdi.
121 bin şikâyet
Kurtulmuş, komisyonda RTÜK’e gelen şikâyetlerle ilgili açıklamalarda da bulundu. RTÜK İletişim Merkezi’ne 2015’te 121 bin 746 şikâyet geldiğini, bunların yüzde 24’ünün ‘dizi filmlerle’, yüzde 22’sinin ‘beceri ve direnç yarışmalarıyla’, yüzde 11’inin ‘reklamlarla’ ve yüzde 5’inin de ‘tele-alışveriş’ ile ilgili olduğunu söyledi.
Nereye gidiliyor?
Araştırma sonuçları gerçekten de ilginç.Öğrencilerin, okul ve aileden çok ekranlardan etkilenmesi boşuna değilmiş.
Peki, ekran başında geçen bu süreyi nasıl daha verimli hale getirebiliriz?
Başka araştırmalardan da biliyoruz ki, dijital ortamda yapılan sörflerin neredeyse yüzde 90’ı eğlence, sohbet, oyun, porno ve benzeri arayışlar için gerçekleşiyor.
Ve bu sorun sadece bizde değil, tüm dünyada endişe verici boyutlara ulaştı.
Gençleri asosyalleştirdiğinden tutun da, farklı mecralara kaymaya kadar her türlü risk konuşulur hale geldi.
Daha da vahimi, şikâyetlerden çoğunun içeriğe yönelik değil de şekille ilgili olması.
İşte bu yüzden, sadece sorunu tespit etmekle kalmayıp, çareler de üretmek gerekiyor.
Özetin özeti: Dur durak bilmeyen teknolojinin artıları kadar eksileri de var ve özellikle de çocuklarımızı onlardan korumak zorundayız...
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025