ÜNİVERSİTEYE girişin gerçekte bir tek yolu var gibi görünse de, aslında bin değişik yolu, yöntemi bulunuyor.
Şu günlerde tüm üniversiteli gençlerin ilgi alanında bulunan yatay ve dikey geçiş cambazlığı da bu yollardan biri...
Temmuz ve ağustos aylarında gerçekleştirilen üniversitelerarası öğrenci transferi, kağıt üzerinde sıkı kurallara bağlı. Oysa uygulama da, tam bir rezalet yumağı...
Aynı okuldan mezun olduğunuz çok başarısız bir arkadaşınızı, 4 ay, bilemediniz 1 yıl sonra sizinle aynı sıraları paylaşıyor görürseniz hiç şaşırmayın!
Yatay ve dikey geçiş rezaleti, önce Anadolu liseleri ve kolejlerde yaşandı. Sınavlarda başarılı olamayan öğrenciler, önce sıfır puanlı öğrencilerin bile alındığı okullara kaydedildiler. Ardından da Türkiye'nin en iyi okullarına yatay ve dikey geçiş yaptılar.
Bu çirkin yöntemi gerçekleştirenler arasında kimler yok ki! İşadamından politikacısına, Milli Eğitim Bakanı'ndan "bir defadan ne olur" diyen Cumhurbaşkanı'na kadar nüfuzlu, paralı kimi ararsanız var.
Anlayacağınız yasaları ve sistemi korumak için işbaşında olan, bunun için şerefi ve namusu üzerine yemin edenler bile, bu çirkin tezgahın içindeler...
Bu konuda YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'na büyük görevler düşüyor. Ama hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da bir yerlere öylesine göbekten bağlılar ki, bırakın çirkinliğe "dur" demeyi, "adamları"nın ileride başlarının ağrımaması için yasal kılıfları bile oturup kendi elleriyle hazırlıyorlar...
İstanbul ve Ankara'daki Anadolu liselerine her yıl normal kontenjanın yarısı kadar, başka illerden yatay geçiş var. Kim bunlar? Bakanlık, her yıl "araştırıp açıklayacağız" der, ama nedense hiç açıklanmaz!..
Üniversitelere her yıl farklı belgelerle ya da uyduruk yönetmeliklerle binlerce öğrenci yatay ve dikey geçiş yapıyor. Pek çoğunu YÖK de biliyor. Ama üstüne gidemiyor!
Geçen yazı hatırlayalım. Bu dönemlerde yüzlerce çirkin olaydan ikisi öne çıkmıştı. Günlerce yazdık, çizdik. Sonuç: Hala araştırılıyor. Örneğin; bir önceki Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın oğlu için ne yapıldı? Türkiye'de doğup, büyüyüp liseyi de burada bitiren ve son dakikada çıkartılan bir yönetmelikle KKTC kontenjanından üniversiteye girenlerden kaçı yakalandı?..
Ya da özel üniversitelerde, KKTC'de yaşanan rezaletlere kim dur diyebildi? Daha kurulalı 4 yıl olmayan üniversiteler, nasıl mezun verdi?..
Son günlerde gazeteler üniversite ilanlarıyla dolu. Ne olursanız olun, gelin bize deniliyor. Onca yatırım yapmışlar, boş mu kalacak?.. Puanı düşükmüş, geldiği üniversite kötüymüş, hiç önemli değil. Bastır parayı, gir okula, tuttur ortalamayı, bul torpili, geç en iyi üniversiteye, koleje, Anadolu lisesine...
Öyle yıllarca geceli gündüzlü dirsek çürütmeye ne gerek var: Bul yolunu, dön köşeyi. Yasaymış, hukukmuş, koy sepete. Hırsıza, dolandırıcıya, katile, uyuşturucuya, kaçakçıya ne oluyor ki, size olsun. Eskaza yakalansanız da korkmayın. Ecevit, hangi günler için var. Çıkarır affı, kurtarır sizi...
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025