O, var olduğumuz sürece var olacak.
Ebediyetinin üzerinden 82 yıl değil, yüzlerce, binlerce yıl geçse de hep sevgiyle, saygıyla, özlemle hatırlanacak.
Geride öylesine değerli bir miras bıraktı ki, devletiyle, milletiyle asla unutulmayacak.
Kişilere sıfat yakıştırmak, birkaç kelimeyle anlatın demek dünyanın en zor işidir.
Bazen, bazıları için tek kelime bile akla gelmez, bazen de tümüyle negatif olur.
Dün sosyal medyada, “Peki Atatürk deyince aklınıza ilk gelen ne?” diye sordum, mesaj yağdı.
Peki ya size neyi çağrıştırıyor, neleri hatırlatıyor, neleri düşündürüyor, neleri özletiyor, hangi konularda ah keşke dedirtiyor?..
İşte gelenler:
Özgürlük, zarafet, cesaret, kahramanlık, mücadele, saygınlık, kararlılık, strateji, vatan, millet, devlet, inkılap, birliktelik, kalkınma, sanat, eğitim, dil, tarih, başöğretmen, güven, lider, çalışkanlık, akıl, bilim, cumhuriyet, zekâ, deha, özveri, sevgi, saygı, minnet, asalet, hak, hukuk, adalet, medeni, idealist, liyakat, demokrasi, bağımsızlık, laiklik, üretim, başkomutan, öngörü, irade, umut, inanç, sonsuzluk, azim, adanmışlık, aranan, entelektüel, mucize, insanlık, vicdan, merhamet, kadınlar, erdem, dahi, hasret, gençlik, vals, hürriyet, vefa, karizma, fedakârlık,
mütevazılık, onur, gurur, sorgulama, başarı, güç, nezaket, vizyon, aydınlık, huzur, barış, çağdaşlık...
O’nu anlayabilmek!
Ölümünün üzerinden onca yıl geçti ama Atatürk’ü hâlâ anlayamadık. Yakın zamanda anlamamız da zor gözüküyor. Çünkü O’nu anlamak, kendimizle yüzleşmek demektir ve bu hiçbirimizin işine gelmiyor.
O’nu ve yaptıklarını o günün koşullarında değerlendirmek gerekir.
Eğer ille de birileriyle kıyaslanacaksa da terazinin diğer kefesinde o dönemin diğer dünya liderleri olmalı.
Olmalı ki, yaptıklarını, kişiliğini ve geride bıraktıklarını, çok daha iyi anlayalım.
O yılları hiçbirimiz yaşamadık.
Okumakla, dinlemekle, yaşamak birbirinden çok farklı.
Bu yüzden, ne Atatürk’ü daha iyi anlamak için ne de birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinlemek için Allah bir daha o günleri hiç yaşatmasın!..
Tanımadan eleştirmek!
Atatürk’e yönelik eleştirilerden çoğunun bilimsel bir dayanağı yok.
Bu eleştirileri getirenler ne o günün koşullarını, ne yapılanları, ne de Atatürk’ü yeterince araştırmışlar.
Onlar bir yana, bir de bayramdan bayrama Atatürk’ü hatırlayanlar var.
Her bayramda ya da anma günlerinde, hepimizi şaşırtacak farklı yönleri ortaya çıkıyor!
Oysa Atatürk’ü iyi bildiğimizi, çok okuduğumuzu, tanıdığımızı sanıyorduk.
Çok ama çok eksiğimiz varmış, her defasında onu görüyoruz.
Örneğin,
Atatürk’ü Koruma Kanunu neden ve ne zaman çıkarıldı?
Atatürk ve İnönü arasında neler yaşandı?
Lozan hezimet mi, başarı mı?
Halifelik neden kaldırıldı?
Ezan ne zaman ve neden Türkçeleştirildi?
Harf Devrimi ile bir ulus köklerinden koparıldı mı?
Atatürk, Ayasofya’yı neden müzeye dönüştürdü?
Atatürk’ü Samsun’a Vahdettin mi gönderdi?
Gelin, isterseniz, bugün, yarın biraz da bu konulara kafa yoralım.
Özetin özeti: O bizden biriydi, bizim için mücadele etti, bize biz olduğumuzu hatırlattı, en büyük mirasını yine bize emanet etti...