YÖK, daha doğrusu Yekta Hoca, arı kovanına çomak sokmaya bayılıyor.
Keyiften mi?
Kesinlikle hayır!
Eğer ortada bir sorun varsa, kendinden önceki başkanlar gibi, sorunları halının altına süpürmüyor, cesaretle üzerine gidiyor. Ama bunu yaparken ya adım adım ilerliyor ya da herkesi aynı kefeye koyuyor ve kurunun yanında yaş da yanıyor.
Örneğin kangren olmuş bir kolu kesmek yerine işe önce parmaklardan başlıyor ve bu işi yaparken de olaya, bu operasyonu en iyi kim yapar gözüyle değil, aynı statüde olan herhangi biri yapar diye bakıyor.
Ve daha da önemlisi, kendinden önceki imzaları, protokolleri, anlaşmaları, bir anda tek taraflı alarak yok sayıp yeni yaptırımlar getirebiliyor.
Ve şu soruyu kendine hiç sormuyor:
Terörü ve terör estirilen bölgeleri en iyi bilen isimlerden biri olan eski Özel Harekâtçı, Güvenlik Uzmanı Mete Yarar önceki gece Genç Bakış’ın konuğuydu.
Öylesine çarpıcı tespitler yaptı ve öylesine çarpıcı anekdotlar anlattı ki öğrenciler de ekran başındakiler de dondu kaldı.
İşte programdan önemli satır başları...
Arkasında kim var?
- Şu anda yaşanan olayların temelini Türkiye’de aramayın. Kesinlikle dış kaynaklı.
- Yaşananlar, terör boyutunu aşmış durumda. Bu, PKK’yı aşan bir eylem tarzı.
- Bir ülkenin savaşı sürdürebilmesi için en fazla 6 aylık kaynağı vardır. 6 ay sonra, ekonomisi ve diğer kaynakları yıpranmaya başlar.
Özel okulda çocuk okutmak artık bir servet gerektiriyor. Ama buna rağmen, anne babalar yemiyor içmiyor, çocuklarını özel okullara gönderiyor. İyi bir gelecekleri olsun istiyorlar. Ancak mutsuzlar! Çünkü, verdikleri paranın karşılığını alamadıklarına ve kandırıldıklarına inanıyorlar!..
Veliler ile bir okul zinciri sahibi arasında geçen yazışmayı, gelinen son noktayı görme açısından, sizinle paylaşmak istiyorum. Okul ismi vermiyorum, çünkü hemen hemen pek çoğunda durum aynı...
Eğitim ücreti
Aşağıda isimleri bulunan biz veliler, eğitim, yemek, tekstil, konularındaki fahiş ücretlendirmeleriniz ile alakalı itirazlarımızı dikkate almanızı ve aşağıda belirtilen hususları değerlendirip geri dönüşünüzü rica ediyoruz.
Yıllık ücret değişimleri baz alınarak, 2015’te KDV dahil 45.252 TL olan bedelin 2016’da yaklaşık yüzde 11, bir alt sınıftan üste geçiş ücreti (43.416 TL) dikkate alındığında ise yüzde 15 artışla 50.787 TL olmasını kabul edilebilir bulmuyoruz.
Öncelikle MEB Özel Okullar Müdürlüğü’nden aldığımız verilere dayanarak, okul ücretlerinin devam eden öğrenciler için yüzde 10’u geçemeyeceğini öğrenmiş bulunmaktayız.
Okullarınızda fiziksel koşulların farklılığını öne sürerek
Yarım milyona yakın öğretmen fazlamız var ve her yıl bu kervana 50 binden fazla öğretmen katılıyor.
Ayrıca yine her yıl on binlerce fen edebiyat fakültesi mezunu, üniversitelerin açtığı ve giderek ticarileşen formasyon kurslarında öğretmen olma hakkı kazanıyor...
Pek çok branşta öğretmen fazlası o kadar çok ki atanma şansları yüzde 10 bile değil...
Formasyon kursları, eğitim fakülteleri ile fen edebiyat fakülteleri arasında yıllardır devam eden ciddi bir tartışma konusu ve görünen o ki biteceğe de benzemiyor.
Söz bugün eğitim fakülteleri adına bir hocamızda:
Formasyon kaldırılsın!
13 Şubat tarihli “Gençlik, YÖK ve öğretmen ataması” yazınızla ilgili görüş bildirmek istiyorum. Birçok alanda atama bekleyen çok fazla sayıda öğretmen adayı olduğu görüşüne kesinlikle katılıyorum. Çözüm, eğitim fakültelerine sınırlama getirilmesinden ziyade, on binlerce kişiye çok sığ programlarla “formasyon” dağıtılması uygulamasının kaldırılmasıdır. Kısaca aşağıda bazı noktalara değinmek istiyorum:
Bilim toplumu olmadan refah toplu olamayacağımızı artık kafalarımıza iyice kazımamız gerekiyor.
Ve beynimizin her karesine daha derin harflerle kazıyacağımız diğer önemli gerçek ise, eğitimde kaliteyi yakalamadan, bilim toplumu olmanın mümkün olmayacağı...
Peki, bu konuda olumlu yönde işaretler var mı?
MEB ve YÖK, ülkemizde eğitime yön veren iki önemli kurumumuz.
20 milyon öğrencinin geleceğini bir anlamda onlar inşa ediyor.
Peki bu iki kurum, iyi bir mimar, iyi bir pedagog, iyi bir planlamacı mı?..
Bu soruya eminim ki pek çoğunuz hiç düşünmeden hayır cevabı vereceksiniz. Çünkü onlarca haklı gerekçeniz var.
Garip bir ülkeyiz.
Doğrular, yanlışlar birbirine karıştı.
Manipülasyon yapılmayan bir konu neredeyse hiç kalmadı. Yetişkinler öyle ya da böyle bu duruma alıştı.
Ama ne olur çocukları bu işlere bulaştırmayalım.
Onların hayalleriyle oynamayalım.
Akşam aklımıza geleni, sabahleyin kendilerine dayatmayalım.
Güvenleri bir sarsılırsa, toparlanmaları hiç kolay olmuyor.
Her yıl yüz binlerce insan acil müdahalenin yetersizliği yüzünden hayatını kaybediyor.
Önceki gece Genç Bakış’ta Hayatta Kal Derneği Başkanı Doç. Dr. Mutlu Vural ile ilk yardım bilinci ve acil müdahale yöntemlerini masaya yatırdık ve gördük ki olası bir acil durumda hiçbirimiz hayat kurtarmaya hazır değiliz!..
Altın dakikalar nedir? Ani bir kalp durması ya da herhangi bir kaza durumunda neler yapılabilir?
Hayat kurtarma zinciri nelerden oluşuyor? Keşke bütün bunlar okullarda öğretilse.
İşte programdan önemli satır başları...
İlk yardım?
İşsizlik giderek olağanüstü boyutlara ulaşıyor.
Özellikle de okumuş işsizlerin sayısı giderek artıyor.
Hızla artan üniversite sayısı ve kontenjanlara bakıldığında, önümüzdeki yıllarda durum daha da vahim noktalara gelebilir...
Bir yanda artan işsizlik ve giderek yavaşlayan ekonomi, öte yanda daha fazla çocuk isteği.
Peki, ne olacak?
İşte bu noktada istihdama, yani daha fazla üretime kafa yorma zamanı geldi de geçiyor.
Oysa ilgili kurumlara bakıyoruz, ortada ne bir plan var ne de koordinasyon.