VitrinYemekten nefesimiz kesildi

Yemekten nefesimiz kesildi

13.06.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yemekten nefesimiz kesildi

Yemekten nefesimiz kesildi
13 Haziran 1998
Fevziye AKSOY

Ataköy Regatta'daki Şalimar'ın Pakistanlı ahçısının on parmağında on marifet var.

Neye niyet, neye kısmet; sürekli olarak Londra'daki Çin ve Hint restoranlarını çok özlediğimi anlattığım bazı arkadaşlarımı sıkıntılar basınca, tutup beni yaka paça Ataköy Regatta'da Şalimar diye bir restorana götürdüler. "Al sana hem evine yakın hem de istediğin yemekleri yapan bir restoran, dene ve gör," dediler. Marinaya bakan, geniş bahçeli bir mekan burası. Dekorasyon açısından çok şık veya lüks bir görünüme sahip değil. Ancak güleryüzlü ve sürekli olarak vızır vızır ortalarda dolaşarak, müşterileri memnun etmeye çalışan servis elemanları ve masaya gelen lezzetli yemekler sayesinde dekor ikinci planda kalıyor.
Masamıza yerleştikten sonra püfür püfür esen rüzgarın eşliğinde gün batımının keyfini sipariş verdiğimiz soğuk içeceklerle bir güzel çıkardık. Şalimar'ın Pakistanlı ahçısı Neamullah Bey'i masamıza çağırıp ona yemek konusunda bir güzel derdimi anlattım. Adamcağız ağzımdan dökülen yemek isimlerini duyunca en sonunda lisanını konuşan birini bulmanın sevinciyle gerisin geri mutfağa koşup uzun süredir özlediğim Pakistan, Hint ve Çin mutfağının en hoş örneklerini hazırlamaya girişti. Önce bol baharatlı mısır ununa bulanıp kızartılan tavuk ve sebzeli hafif acılı naneli yoğurt sosuyla yenen Pakora'ları bayram eden mideme indirdim. Bunların ardından sade pilav ve zencefilgillerden kakule denen bir bitkinin bahar olarak kullanılan tohumuyla pişirilmiş acılı, inanılmaz lezzetli kuşbaşı tavuklu bir yemek geldi. Sonra yağda kavrulmuş olmasına rağmen hafif sebzeli ve yumurtalı Çin pilavı, taze soğan, kuşbaşı et ve soya soslu Çin usulü et yemeği, bir de özel baharatlara bulanıp ızgarada pişen pirzolalar gelince ihya oldum.Yemekler beni öylesine zıvanadan çıkardı ki, çok sevdiğim lezzetlerin devamını getirmek için ekmekleri soslara banıp banıp yemeğe devam ettim. Son olarak tüm sınırlarımı zorlayarak, Hint ve Pakistan mutfağının ortak ve milli yemeklerinden biri olan yeşil mercimek ve baharatlarla güveçte pişen Dahl'ı yedim. Üzerine de buz gibi bir karpuz ve akabinde Türk kahveleriyle o akşamı kapattık.
Gece geç saatlere kadar mutfağı açık olan Şalimar'da bu yemekleri yemenin kişi başına bedeli 5 - 7.5 milyon lira arasında.

Şalimar
Ataköy
Tel: 560 40 56

ŞNİTZEL TOST
Hazırlanış süresi: 30 dakika
Pişirme süresi: 25 dakika
Porsiyon adedi: 4 kişilik
Malzemesi:
* 1 kutu ananas konserve
* 4 tane 150'şer gramlık dana şnitzel
* 1 kuru soğan
* 2 çorba kaşığı sıvı yağ
* 4 dilim tost ekmeği
* 1 domates
* Tuz, biber
* 2.5 fincan rendelenmiş kaşar peyniri
* Iceberg salata
Hazırlanışı:
1. Fırını 225 derecede ısıtın. Ananasların suyunu süzün. Şnitzelleri yıkayıp kurulayın. Soğanları ince halkalara kesin. Büyük teflon tavada sıvı yağı kızdırın. Soğanları kavurun. Tavadan alın. Aynı yağda şnitzelleri altlı üstlü 4'er dakika kızartın. Tuz, biber ekleyin.
2. Tost ekmeğini kızartın. Bir tepsiyi pişirme kağıdı ile kaplayın. Kızarmış tost ekmeklerini üzerlerine yerleştirin. Ekmekleri birer şnitzel ve ananas dilimi ile kaplayın. Rendelenmiş kaşarı serpiştirin. Fırının orta kısmında 8 dakika pişirin.
3. Salatanın yapraklarını ayıklayın. Domatesleri temizleyip sekize bölün.
4. Servis tabağını salata yaprakları ile kaplayın. Üzerlerine şnitzel tostları koyup kızarmış soğanları paylaştırın. Domateslerle süsleyin.

KREM MOKKA
Hazırlanış süresi: 40 dakika
Pişirme süresi: 5 dakika
Porsiyon adedi: 4 kişilik
Malzemesi:
* 175 gram sütlü çikolata
* 3 / 4 su bardağı ılık koyu filtre kahve veya sıcak nescafe
* 4 yumurta
* 1 fincan toz şeker
* 1.5 çay bardağı krem şanti
* Süs için kakao ve bisküvi
Hazırlanışı:
1. Çikolatayı parçalara kırıp benmari usulü eritin. Kahveyi azar azar ekleyerek çırpın. Yumurtaların sarı ve beyazını ayırın. Sarıları birer birer çikolatalı kahveye çırparak ekleyin. Pürüzsüz hale gelene kadar çırpın.
2. Yumurta aklarını kar haline gelinceye kadar çırpın. Toz şekeri azar azar ekleyin ve iyice karıştırın. Büyük metal bir kaşıkla yumurta akını çikolatalı kremaya ilave edin ve karıştırın. 15 dakika buzdolabında soğutun.
3. Krem mokkayı 4 cam fincana paylaştırın. Buzdolabında tekrar 20 dakika daha soğutun. Krem şantiyi kar haline gelinceye kadar mikserde çırpın. Krem mokkaların üzerine paylaştırıp toz kakao ile süsleyin. Bisküvi ile servis yapın.




Nur KÖKÜÖZ

Akdeniz Akdeniz Restoran sağlık ve lezzet dolu zeytinyağlıları ve yöresel bitkilerin kullanıldığı yemekleriyle yoğun ilgi çekiyor.

Adı yeterince kendini ele veriyor. Adından dolayı da ne çeşit yemekler yenebilir hemen tahmine başlıyor insan. Akdeniz'in tutsağı olmuş tüm insanlar için yaşam bir anlamda yemektir. Tanrının Akdenizli insana bahşettiği en büyük nimet ise denizi bir kenara koyarsak elbette ki zeytin...
İşte Akdeniz Akdeniz Restoran lezzet yoluna zeytinle adım atmış. Masalara oturur oturmaz da ilk ikram edilen zeytin motifli bir tabakta Ayvalık zeytini. Arkasından gelsin içkiler, şarap ya da rakı... Akdeniz Akdeniz'de mönü yok. Ne verirlerse onu yiyeceğiz. Böylece bazen kabusa dönüşen yemek seçme zahmetiyle karşı karşıya değilim burada. Sürpriz yemekleri beklemeye koyuluyoruz.
Akdeniz'in sıcak mavisi bu bahçeli şirin restoranın dekorunun da bir parçası olmuş. Dışı bembeyaz sıva olan restoranın pencere pervazları maviye boyanmış, el işi tığ örgüsü dantelli perdeler pencereleri süslemiş. Bahçenin pişmiş toprak renkli karoları ve toprak saksılardaki sardunyalar da Akdeniz ruhunu buraya taşımış. Bembeyaz şemsiyelerin altında ister öğle güneşinde ister yağmurda yemek yiyebilirsiniz. İçeriye gelince, eskimiş ahşap parkeler, beyaz elbiseler giydirilmiş sandalyeler ve beyaz örtülü masalarda kır çiçekleri bir yazlık ev dekorunu andırıyor. Yunanistan'dan alınmış gülümseyen kapı resimleri mavi çerçevelerle sıra sıra duvarlara asılmış.Fonda her ülkeden hafif Akdeniz müziği çalıyor, biraz da Bregoviç. Söylemeye dilim varmıyor ama aslında burası biraz da meyhaneye benziyor. Avrupalı bir meyhane sanki. İnsanlar masalardan birbirine espri yapıyor, hoş sohbetler doğuyor. Ben de yanımdaki masada tanıdık bir yüz ve sesle karşılaştım. Reklamlarda "Jaa natürlich" diyen Profilo'nun sempatik Alman patronuyla. Bay Natürlich, yıllardır Türkiye'de yaşayan Joe Löliger adında bir İsviçreli ve otellere yemek danışmanlığı veren bir yiyecek uzmanı. Hemen bir sözünü aktarmak istiyorum: "Dünyada üç büyük mutfak vardır. Birinci Çin, ikinci Türk, üçüncü Fransız."
Atmosferin çekiciliğini gözlemlerken yavaş yavaş mini tabaklar içinde zeytinyağlı mezeler de gelmeye başladı. On çeşit meze, üç ara sıcak, arkasından da günün balığı geliyor. O gün balık çeşidi çoksa seçme olanağınız var, yoksa yine verileni yiyeceksiniz. Burada şehirlilerin tanımadığı pek çok bitki ve ot kullanılıyor. İlk tur tabaklarda tahinli patlıcan salata, kabak çiçeği dolması, ahtapot salatası, şevket - i bostan, deniz alası karpoçyo. İkinci turda kefal pilakisi, fava, denizbörülcesi salatası, mücver, pazılı börek. Hepsi birbirinden nefis. Çatalımdaki minik tatlarla karnımı doyurmamaya çalışıyorum ki sürpriz balığa yer kalsın. İçkimizi yudumlarken ortaklardan Metin Terzi de bize refakat ediyor. "Akdenizlinin lezzet tutkusunu sadece birkaç tabağa sığdırmak mümkün değil," diyor. Ve işte günün balığı da masada: dil şiş. mezelerin miktarları azdı ama çeşitler o kadar çok ve lezzetler o kadar nefisti ki yine balığımı yerken patlayacak gibi oldum. Son tabağımız da farklı bir tat... Vişneli sütlaç. Enfes mi enfes hem de çok hafif.
Sıra geldi hesabı ödemeye. İşte bir kolaylık daha. Fiks fiyat. Ne içersen iç küfelik oluncaya kadar değil elbet - servis, ambiyans, müzik ve müşterileriyle de çok beğendiğim bu restoranda yemek 5. 500 bin lira.

Akdeniz Akdeniz Restoran
Farabi, Galip Dede Sokak, 5 / D, Çankaya
Tel: 467 52 24