20.06.2016 - 23:01 | Son Güncellenme:
Milliyet Kıbrıs yazarımız Hasan Erçakıca'nın yazısı...
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın başvurusunu kabul edip Koordinasyon Ofisi anlaşması ile ilgili görüş verecek mi? Bilmiyorum! Mahkeme görüş vermeyi kabul ederse ne diyecek? Bu anlaşma KKTC Anayasası’na uygundur veya aykırıdır diyebilecek mi? Bunu da bilmiyorum! Eğer, anlaşma KKTC Anayasası’na aykırı bulunursa, bundan sonraki anlaşmaların öncelikle Anayasa Mahkemesi’nden görüş alınarak hazırlanması gerekmeyecek mi? Bundan böyle yapılacak anlaşmalar da Anayasa Mahkemesi’ne havale edilebileceğine göre, en doğrusu anlaşma yapmadan önce mahkemenin görüşünü almak olmayacak mı? Bunu ise, hiç ama hiç bilmiyorum!
Geleceğe etkileri
Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın KKTC’de bir koordinasyon ofisi açması ile ilgili anlaşmanın ortaya çıkış şekli ve şimdilerdeki onay süreci, iki açıdan büyük önem taşıyor:
KKTC yönetiminin etkinsizliği: Bu anlaşma önce CTP-DP hükümeti tarafından imzalanmış ve Bakanlar Kurulu tarafından uygun buluştur. CTP-UBP hükümeti bu anlaşma üzerinde az da olsa çalışmış ve nihayet UBP-DP hükümeti tarafından Meclis’e sevk edilerek onaya sunulmuştur. Bunca zaman geçtikten sonra, anlaşmanın KKTC Anayasası’na aykırılığı konuşulabiliyorsa, KKTC hükümetleri, herhangi bir anlaşma yapma kabiliyetinden yoksundur demektir.
Türkiye-KKTC ilişkilerinin geleceği: Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmış bir anlaşma, KKTC Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya aykırı görülüyorsa ve sonuçta KKTC Anayasa Mahkemesi bu anlaşmayı hükümsüz ilan edebiliyorsa, bundan sonra herhangi bir anlaşma yapılamayacak; TC-KKTC ilişkileri de neredeyse askıya alınacak demektir.
Başarısız sistem ve yönetim
Kıbrıs Türk halkının geleceği bakımından büyük önem taşıyan Türkiye ile ilişkiler bile sağlıklı bir şekilde sürdürülemiyorsa, bugünkü sisteme ve siyasi aktörlere niye ihtiyacımız olsun ki?
Diplomatik olarak ilişki kurabileceğimiz, anlaşma yapabileceğimiz, rahatça oturup konuşabileceğimiz tek devlet olan Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde sürdürmemize aracılık etmeyecekse, “devlet” dediğimiz bu sistem; bu sistemi yürütmek için bunca ödenek alan, binalar ve ekipmanlar kullanan siyasi yönetici veya memur bunca insana niye ödeme yapıyoruz?
Tam bir fiyasko!
Elbette başka kanıtları da vardır; bir değil on değil, yüzlerce kanıt daha sayılabilir ama Türkiye’nin bir bakanlığının Kuzey Kıbrıs’ta bir ofis açmasını veya açmamasını bile sağlıklı bir şekilde yönetemeyen bir sisteme elbette ihtiyacımız yoktur. Bu sistem için kaynak harcamaya da...
Bugün ne olacak?
Koordinasyon Ofisi anlaşmasından sonra, bugünkü Meclis birleşiminde de 2016-2018 Ekonomik ve Mali İşbirliği Protokolü’nün görüşülüp onaylanması beklenmektedir. Bu protokolde, Türkiye’den mali yardım alabilmek için KKTC hükümetinin uyması gereken kurallar da kayda geçirilmiştir. Bu protokol de uluslararası bir anlaşma niteliğindedir ve kimimize göre yerinde, kimimize göre bizi asimile edecek hükümler ile doludur.
Bu protokol, KKTC’nin egemenlik haklarını ihlal etmek bakımından KKTC Anayasası’na aykırı değil mi? Eğer ayni mantık silsilesini izleyeceksek, bu protokolün geçerliliğini de KKTC Anayasa Mahkemesi’ne sorgulatmamız gerekmez mi?
Haydi hayırlısı! Yeter ki mahkeme, kendini uluslararası nitelikli anlaşmalar konusunda yetkili görsün; bundan sonra, bunun gibi daha onlarca soru ve sorun gündemimizde olacaktır.