The Others"Davos ruhu" nedir?

"Davos ruhu" nedir?

03.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Davos ruhu" nedir?

Davos ruhu nedir

       Davos'un temel kavramı, globalleşen dünyanın sorunlarının sadece hükümetler ya da iş adamları tarafından çözülemeyeceği inancı. Hükümetlerin, iş dünyasının, bilim adamlarının, sendikacıların ve sivil toplumun öteki temsilcilerinin dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için işbirliği yapmaları gerekli.

       "World Ekonomic Forum" (Dünya Ekonomi Forumu), 1971'de kurulan, bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir vakıf. Merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde. Amacı, özel girişimciliği "global kamu yararına" yönlendirmek. Üyeleri dünyanın en başarılı şirketleri. Daha çok her kış İsviçre'nin Davos kentinde düzenlediği uluslararası toplantılarla tanınıyor. Davos'ta ve başka yerlerde düzenlediği toplantılarda işadamlarıyla, siyasetçi, akademisyen ve gazetecileri biraraya getiriyor.
       WEF geçen yıl ilk kez tek bir ülkeyi, Türkiye'yi konu alan bir toplantı düzenlemişti. Türk ekonomisinin yerli ve yabancı işadamları tarafından tartışılacağı 2. Türkiye Toplantısı bu yıl 8 - 9 Kasım tarihlerinde, Çırağan Sarayı'nda yapılıyor. Toplantıda Türkiye'de ekonomik eğilimler, özelleştirme, ekonomik reform, enerji ve ihracat sanayileri, Güneydoğu Anadolu Projesi, Türk - Rus ekonomik ilişkileri yanında Türkiye - AB ilişkilerinin geleceği, Türk - İsrail ittifakının jeopolitik sonuçları gibi konular da ele alınacak. 8 Kasım pazar akşamı yapılacak "Ekonomik Reform Gündemi" konulu panele Deniz Baykal, Bülent Ecevit, Recai Kutan, Hüsamettin Cindoruk ve Tansu Çiller katılacak.
       Kurucusu ve başkanı Prof. Klaus Schwabe, 2. Türkiye toplantısı arefesinde "Dünya Ekonomi Forumu"nun amaç ve işlevlerini açıklıyor.

       "Dünya Ekonomi Forumu", globalleşen dünyamızda toplum temelli yeni bir örgütlenme biçimi. "Davos toplantısı" ve öteki toplantılarımız en üst düzeyde kişisel temasları mümkün kılıyor. Toplantıya katılanlar, kendilerini dünyanın önde gelen bir inşaat firmasının genel müdürü, bir G - 7 ülkesinin başbakanı, ünlü bir matematikçi ya da Nobel ödüllü bir edebiyatçıyla yanyana oturup sohbet etme imkanı buluyor. Bu kulüp atmosferi, yeni girişimlerin başlatılmasına olduğu kadar bütün dünya bakımından önem taşıyan sorunların ele alınmasına da imkan veriyor.
       Davos toplantılarında siyasi liderler ve işadamları yanında sendika liderleri, önde gelen düşünürler, çevre korumacılar da buraraya geliyor ve gelecek bir yılın uluslararası sorunları üzerine düşünme ve tartışma ortamı buluyor. Alman Dışişleri Bakanı Hans - Dietrich Genscher'in 1987 Davos toplantısında yaptığı "Gorbaçev'e bir Şans Verilsin" başlıklı konuşma, birçok tarihçiye göre Soğuk Savaş'ın sona erme işaretini verdi. Güney Afrika liderleri ilk kez 1992'de Davos'ta biraraya geldiler. Bu, Nelson Mandela'ya kendini dünya çapında bir lider olarak tanıtma imkanı verdi. NAFTA antlaşması fikri Meksika Başkanı Salinas tarafından bir Davos toplantısı sonrasında ortaya atıldı. 1996 Davos toplantısı globalleşmenin sosyal sonuçlarına dikkat çekti.
       "Davos ruhu"na atfedilen uzlaşma ve diyalog girişimlerinin çoğu yıllık toplantı dışında gelişiyor. Ne var ki örneğin Türkiye ve Yunanistan'ın 1988'de birbirlerine düşmanlık gütmemek için imzaladıkları bildiri, Davos toplantısı sırasında gerçekleşti. Almanya'nın yeniden birleşmesi süreci, Batı ve Doğu Almanya liderlerinin 1990'da Davos'ta buluşmalarıyla hızlandı. 1994'te Başkan Arafat ve Başbakan Şimon Peres, Gaza şeridi ve El Halil kentlerine özerklik tanınması konusunda Davos'ta anlaştılar. Siyaset ve iş dünyasının liderleriyle akademisyen ve gazetecileri biraraya getiren toplantılar, "Davos ruhu"nu dünya sorunlarına yapıcı bir yaklaşımla özdeşleştirdi.
       Davos'un temel kavramı, globalleşen dünyanın sorunlarının sadece hükümetler ya da iş adamları tarafından çözülemeyeceği inancı. Hükümetlerin, iş dünyasının, bilim adamlarının, sendikacıların ve sivil toplumun öteki temsilcilerinin dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için işbirliği yapmaları gerekli.
       Bugün toplumlarımızın karşı karşıya olduğu ana sorun, globalleşme devrimiyle başa çıkma değil, sanayi devriminin 20. yüzyıl tarihinin çoğunu biçimlendiren olumsuz etkilerinin aşılması. Bugünün sorunlarının birçoğu, ekonomik ve politik amaçların, halkların sosyal, kültürel ve dinsel ilgilerinden uzak kalmasından kaynaklanıyor. Örneğin 20. yüzyılda Avrupa'nın bilimsel ve ekonomik açıdan insanlık tarihinin en ileri kültürlerinden biri yanında, tarihin en korkunç, en insanlık dışı vahşet olaylarına da sahne olduğunu biliyoruz. 21. yüzyıl insanların ekonomik, sosyal, kişisel, kültürel ve dinsel değerlerle davrandıkları gerçeğinden hareket etmeli. Gelecek yüzyılın çağrısı, en azından kısmen, bu değerleri sağlıklı ekonomik kalkınmayla ve sağlıklı insani gelişmeyle bütünleştirilmesidir. Kutuplaşmaktan kaçınmalıyız. Kazanç peşinde koşanların kötü bir dünya yaratmaması, kazanç peşinde koşmayanların da gerçekçi olmayan bir fantazi dünyasında yüzmemeleri için ekonomik ve sosyal değerler arasında optimal bir denge kurmanın yolunu aramalıyız.
       İnsani değerleri bütünleştiren kurumlar ve karar alma süreçleri geliştirmeliyiz. Kuşaklararası tarihi sorumluluğumuzu üstlenmeliyiz. Globalleşme daha bilgili, daha biliçli, daha güçlü, daha demokratik, daha insanca ve daha sorumlu bir toplum yaratılmasının tohumlarını atabilir. Dürüst olmak gerekirse, kısa vadeli kişisel değerlerimizin azamileştirilmesi çabası, insanoğlu için sürdürülebilir bir geleceği köstekliyor.
       1998 Davos toplantısında "21. Yüzyılın Mütevellileri" adlı yeni bir girişim başlattık. Bizi 21. yüzyılın mütevellileri kılan nedir? Geleceğin kendi eylemlerimiz ve eylemsizliklerimizle şekillenecek olan bir dünyada, nasıl bir gelecek istediğimiz ve bunu başarmak için ne gibi kararlara, politikalara ve kurumlara ihtiyaç olduğuna dair vizyona sahip olmalıyız.
       Yeni girişime katılanlar 21. yüzyıl için on öncelik tesbit ettiler: 1) Barış ve güvenliğin sağlanması, 2) Piyasa ekonomisi temelinde sürdürülebilir kalkınmanın temin edilmesi, 3) Herkes için refah yaratılması, 4) Bilim ve teknolojinin insanlık yararına kullanılması, 5) Bireysel ve toplumsal tatminin ilerletilmesi, 6) İnsan haklarının ve kültürel çeşitliliğin korunması, 7) Bölgesel, ulusal ve global çıkarların uyumlulaştırılması, 8) 21. yüzyıl sanayilerinin kurulması, 9) Belirsizlik, karmaşıklık ve karşılıklı bağımlılılıkla başa çıkılması, 10) Önderliğin geliştirilmesi.
       Bu listeden de anlaşılacağı üzere, kuruluşumuzun dikkati global ekonominin sorunları üzerinde odaklaşmaktaysa da, amacımız farklı ulusal, etnik ve dinsel kökenden halklar arasında köprüler kurulmasını da içeriyor. "Davos" mensubu yalnızca bir "homo economicus" (iktisadi insan) değil, aynı zamanda dünyanın durumunun düzeltilmesine tutkuyla bağlı olan bir kişi.