31.03.2020 - 12:04 | Son Güncellenme:
Sosyal medya uzmanı Deniz Unay, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele sürecinde evde geçirilen zamanın teknoloji kullanımını da etkilediğini belirterek, "İnsanların pandemiden önce günlük ortalama kullanımları 4 saat civarındaydı ama şu an yaklaşık 8 saatin üzerinde sosyal medya ve teknoloji bağımlılığı ile iç içe yaşıyoruz." dedi.
Unay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19'un, artık dünyanın bir gerçeği olduğunu, bununla birlikte insan hayatının, önceki pandemilere göre farklılaştığını ifade etti.
İnternet ve teknoloji çağında insanların virüs, virüsten korunma ve tedavi yöntemleriyle ilgili milyonlarca bilgiye maruz kaldığını dile getiren Unay, "Son dönemde koronavirüsle ilgili aramalarda 10 milyardan fazla sonucun, sosyal medyada 3 milyardan fazla paylaşımın olduğunu, bu paylaşımların da neredeyse 100 milyardan fazla etkileşim aldığını görüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü bu duruma da 'infodemi' adını verdi." dedi.
İnfodeminin, "insanların doğru bilgiye ulaşmaya çalışırken karşılaştığı bilgi kirliliği" olarak tanımlanabileceğini aktaran Unay, şöyle devam etti:
"Nedir bu bilgi kirliliği? Birçok uzmanın yaptığı farklı yorumlardan tutun da bu yorumların farklı algılanarak veya bazen de art niyetli yaklaşımlar sayesinde değiştirilip dönüştürülerek servis edilmesi. Bazen bu, basın yoluyla da karşımıza çıkıyor ve genelde de sosyal medya üzerinden bu etkileşimi görüyoruz. Bazen de ölü sayıları, vaka sayıları olarak karşımıza çıkıyor. Zaman zaman da, 'koronavirüsün aşısı bulundu', 'şu bitkisel ürün tedavi ediyor' gibi, bu şekilde bilgiler var. Paniğe, korkuya ve endişeye neden olacak birçok bilgiyi de maalesef sosyal medya üzerinden görüyoruz."
Unay, evde vakit geçirilen bu dönemde gereksiz bilgilerden korunmak gerektiğine vurgu yaparak, "Haberleri izleyeceğiz, sosyal medyaya tabii ki bakacağız ama önemli olan doğru bilgileri referans alacağız. Devletin resmi kanallarından paylaşılan bilgilere itibar etmemiz ve mutlaka dikkate almamız gerekiyor. Geri kalan tüm bilgileri mutlaka beynimizden, algımızdan elememiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Bilgi çağının yeni deneyimlerle, yeni etkileşimlerle karşı karşıya olduğunu belirten Unay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal medya bağımlılığı, teknoloji bağımlılığı dediğimiz hadise artık çok daha fazla etkisini göstermeye başladı. Şöyle düşünebiliriz, ortalama insanların bu pandemiden önce günlük ortalama kullanımları 4 saat civarındaydı ama şu an yaklaşık 8 saatin üzerinde sosyal medya ve teknoloji bağımlılığı ile iç içe yaşıyoruz. Bu da maalesef teknoloji bağımlılığının beraberinde hastalıkları da getiriyor. Telefondan ayrı kalamama korkusu, sürekli gündemi takip etme, bununla beraber başlayacak göz problemleri, bel, boyun ağrıları bu izolasyon sürecinde yeme içme bozuklukları, uyku problemleri gibi birçok sıkıntıyla karşı karşıya kalacağız.
Sosyal medya üzerinden özellikle koronavirüsle ilgili gelen bilgileri olumsuz bir şekilde algılamaya başladığımızda maalesef karşılaşacağımız bir sıkıntı da, psikolojik problemler olacaktır. Endişelerimiz, kaygılarımız artacak, belki daha fazla temizlik, hijyen bağımlısı olacağız. Bir süre sonra bunun etkilediği psikolojik problemler de pandemi, sosyal izolasyon sonrasında karşımıza çıkabilir diye düşünüyorum."
Dünyada devletlerin en üst kademesinden en alt kademesine kadar beden gücü gerektirmeyen ve acil olmayan bütün işlerin uzaktan yapılmaya başlandığına işaret eden Unay, "Örneğin, G20 Zirvesi, Cumhurbaşkanımızın bakanlarla yaptığı toplantılar, kamu kurumlarında hazırlanan raporlama işlemleri, bilgisayar ve internet erişiminin olduğu yerlerdeki yapılabilecek bütün işlemler artık evden yani uzaktan yapılmaya başlandı. Eğitim Bilişim Ağı (EBA) üzerinden, TRT üzerinden çocuklarımız uzaktan eğitime adapte olmaya çalışıyorlar. Uzaktan eğitim tartışılan bir konu ama yeni bir konu değil. İnternetle beraber açıköğretim fakülteleri, uzaktan öğretim üniversiteleri ile insanlar aslında dünyanın her yerinden uzaktan bir eğitime dahil olabiliyorlar. Bununla beraber girdikleri sınavlardan sertifikalar ve diplomalar alabiliyorlar." diye konuştu.
Unay, uzaktan eğitimin sadece ilk, orta ve lise dönemindeki öğrenciler için yeni bir süreç olduğunu ifade ederek, "Bu yeni sürece de adapte olmaları biraz zaman alacaktır. Çünkü bir okul disiplini içerisinde, öğretmen kontrolünde topluca öğretmenin yerine artık bireysel olarak evlerinde, odalarında bilgisayar başında öğrenmeye çalışıyorlar. Bu da haliyle adaptasyon sürecini biraz zorlayacak ama bir süre sonra çocuklarımız da bu yeni düzene alışacaklar. Yeni strese, yeni deneyime daha da hızlı adapte olacaklarını düşünüyorum." dedi.
Evde geçirilen bu dönemde kişinin kendi ruh sağlığını, psikolojisini koruması gerektiğini dile getiren Unay, şunları kaydetti:
"Ailemizle ve çocuklarımızla geçirdiğimiz vakti telefonda, sosyal medyada, oyun ve eğlence ile harcamak yerine aile içi iletişimi güçlendirebilir, kitap okuyabiliriz veya zeka oyunlarıyla evde ufak tefek aktiviteler yapabiliriz. Özellikle bu dönemden sonra psikolojik rahatsızlıklar ve evde kapalı kalma insanları çok olumsuz etkileyeceği için psikolojimizi iyi korumamız gerekiyor. Moralimizin çok düzgün olması gerekiyor, tavsiye edilen 14 kurala mutlaka ailemizle beraber uyacağız. Ailemizle birlikte pozitif düşünerek, iyi vakit geçirerek daha fazla teknoloji bağımlısı olmadan bu süreci el birliği ile atlatmamız gerekiyor."