04.03.2021 - 17:19 | Son Güncellenme:
Merzimen Çayı ile Fırat Nehri arasında bulunan Rumkale, çok eski dönemlerde inşa edilmiş tarihi bir kaledir. Yüksek kayalarla örtülü bir tepede inşa edilen kale, antik çağlardan bugüne kadar gelmeyi başarmıştır. Ranculat, Rhomayta, Hromklay, Altın Kale ve benzeri çok çeşitli isimler ile dönem dönem farklı şekillerde anılmıştır.
Gaziantep’in dar sokaklarında gezerken sıklıkla Tarihi Antep Evleri ile karşılaşmak mümkündür. Bu evlerin büyük çoğunluğu yüksek duvarların arkasında kalmakta ve kalabalık mekanlardan bir şekilde soyutlanmış geniş avlulu alanlardan oluşmaktadır. Dış cephesinin metal ile kaplandığı bu evlere köşklü ev de denmektedir. Evler iki, üç katlı inşa edilmiş olsa da çoğunlukla iki katlı şekilde inşa edilmiştir. Gaziantep aynı zamanda dünyada sürekli olarak yerleşimin bulunduğu en eski kentlerden biri olma özelliği de taşıyor. Bu yönüyle Türkiye turizminde de önemli bir yere sahip.
Şahinbey olarak bilinen Eski Saray Caddesi’nde yer alan Bakırcılar Çarşısı, yaklaşık olarak 500 yıldır misafirlerine hizmet vermektedir. Uzun yıllardır geleneklerini sürdüren bakır ustaları, sabahın oldukça erken saatlerinde direkt üretime başlamaktadırlar. Osmanlı döneminde kurulan çarşı, ticaret anlamında oldukça büyük öneme sahipti. Hatta Anadolu’nun en önemli ticaret merkezleri arasında yer almaktadır. Çarşı içerisinde bakır üretimi ve satışı yapan dükkanlar yan yana sıralanmıştır. Dükkanların içerisinde her türden mutfak aletlerinin üretimi uzun yıllardır yapılmaktadır.
Bedesten, kelime anlamı olarak günümüzde milyonlarca kişi tarafından kullanılan AVM’ler anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminin en önemli ticaret merkezi haline gelen şehirleri arasında yer alan Gaziantep’te 5 adet bedesten yapılmıştır. Fakat günümüze kadar yalnızca Kemikli ve Zincirli Bedesten ulaşmıştır. Diğer bedestenler depremler ve çeşitli doğal afetler neticesinde yıkılmıştır. İki yapı da ‘Kültür Yolu Projesi’ üzerinde yer almaktadır.
Belkıs Köyü’nün yakınındaki yedi tepenin üzerine kurulmuş olan antik kent, bulunduğu bölge itibariyle Belkıs Antik Kenti olarak da adlandırılmaktadır. Kent, 21.000 dekarlık bir alana yayılmıştır ve oldukça geniş bir yapıya sahiptir. Kent, Büyük İskender döneminde generallerinin emirleri ile kurulmuştur. Kentin karşısına da Apameia kenti kurularak, iki kent köprü ile birbirine bağlanmıştır. Milattan önce 64 yılında Roma topraklarına geçen kent, günümüzde bilinen adı olan Zeugma’yı Roma’dan almıştır. Kent içerisindeki çoğu tarihi yapı aynı şekilde günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.
Zeugma Müzesi 2011 yılından bu yana misafirlerini ağırlamaktadır. Dünyanın bilinen 2. büyük mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi, en çok Çingene Kızı mozaiği ile bilinmektedir. Gaziantep ilinin sembolü haline gelen müze, ismini Zeugma Antik Kenti’nden almaktadır. Ayrıca müze mimari ve teknolojik anlamda da dünyanın önde gelen müzeleri arasında yer almaktadır.
Gaziantep’in merkezinde kurulan Gaziantep Kalesi, şehir merkezinde yer almaktadır. Alleben Deresi’nin güneyindeki 25 metre yükseklikteki bir tepeye kurulan kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla kale hakkında çok sayıda efsaneler vardır. 6.000 yıllık bir tarihe sahip olduğu sanılmaktadır. Kalkolitik dönemde yapıldığı ve kalenin çevresinde ise Theban adı verilen küçük bir kentin olduğu tahmin edilmektedir.
Müze Unesco Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer almaktadır. Yesemek Milattan önce 2.000 ile milattan önce 800 yılları arasında yakın doğunun en büyük heykel ve taş ocağı olarak kullanılmıştır. Müze içerisinde taşların oyulması ile oluşturulmuş çok sayıda eser yer almaktadır. Kapı aslanları, sfenksler, oturan aslanlar, dağ tanrısı rölyefleri ve birbirinden farklı mimarı unsurların tamamı bir araya getirilerek Yesemek Açık Hava Müzesi günümüzdeki halini almıştır.
Gaziantep’i daha detaylı tanıyabilmek için gezilmesi ve incelenmesi gereken en önemli yerlerden biri Gaziantep Kent Müzesi’dir. Müze içerisinde çok sayıda önemli kişi balmumu heykeller ile ziyaretçilere sergilenmektedir. Giriş katında bulunan kent maketi sayesinde şehir merkezinde neler olduğu rahatlıkla incelenebilmektedir. Ayrıca incelenen yer hakkında yol tarifi bile alınabilmektedir.
Müze, şehrin en eski mahallelerinden biri olan Bey Mahallesi’nde yer alan eski bir evde hizmet vermektedir. 17. yüzyıldan günümüze kadar kullanılan en gözde oyuncaklar müze içerisinde sergilenmektedir. 2010 ile 2011 yılları arasında restore edilen tarihi ev, 2013 tarihinde Sunay Akın’ın küratörlüğü ile kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Müze içerisinde birbirinden farklı 600 civarında oyuncak yer almaktadır.
Türkiye’nin en geniş yüzölçümüne sahip olan hayvanat bahçesi olma özelliğini taşıyan Gaziantep Hayvanat Bahçesi, dünya sıralamasında da ön sıralarda yer almaktadır. Ayrıca hayvanat bahçesi içerisinde Türkiye’nin ilk safari parkı da yer almaktadır. Parkta arazi aracıyla gezerek, çok sayıda yabani hayvanı doğal yaşam alanında incelemek mümkündür. Dünyanın farklı noktalarında yaşayan canlıların tamamını bir arada görebilmek için Gaziantep Hayvanat Bahçesi kesinlikle ziyaret edilmelidir.
Tahmis Kahvesi, 1635 yılından bu yana faaliyetlerine devam etmektedir. Türkiye’nin en eski kahvelerinden biri olma özelliğini taşıyan Tahmis Kahvesi, çok kez restore edilmiştir. Fakat sürekli yenilenmesine rağmen orijinal mimari özelliklerini de aynı şekilde korumayı başarmıştır. Tahmis Kahvesi Tömbekici Kahvesi ve Lokuslu Kahve olarak da anılmaktadır.
1885 yılında Halep Valisi olan Cemil Paşa’nın emriyle halktan alınan ek vergiler ile inşa edilmiştir. Vergi ödemeye gücü yetmeyen halk Şire Han’ın inşaatında çalışmış, çalışamayacak durumda olan kişiler ise inşaatın bitimine kadar gelip dua etmişlerdir. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Şire Han, 7.500 metrekarelik bir alana yayılmıştır. Gaziantep’in değil, bölgenin en büyük kervansarayıdır. Yakın tarihlerde detaylı bir şekilde restore edilmiştir.
Müze Şahinbey Belediyesi tarafından yapılmıştır. Müze içerisinde İslam kültürüne ait olan bilimsel faaliyetlerin, icatların ve keşiflerin detaylı bilgilerine yer verilmiştir. Çok sayıda ilkler ve yenilikler de yine aynı şekilde müze içerisinde yer almaktadır. İslam ve bilimin bağlantısı ve ilişki arasındaki zenginlik gözler önüne serilmektedir.
Gaziantep Kalesi’nin güneyinde yer alan müze 1904 yılında yapılmıştır. Türkiye’de açılmış olan bu müze, ülkenin ilk mutfak müzesi olarak adlandırılmaktadır. Müze içerisinde Gaziantep’e özgü lezzetler ve mutfak kültürü yerli ve yabancı turistlere aktarılmaktadır. Bu sayede yöresel lezzetler gelecek nesillere taşınmaktadır.
Dülük Köyü’nde yer alan antik kent, Türkiye’nin hala yaşanılan ve bilinen en eski tarihlere dayanan kentidir. Kentte 30 - 40 bin yıl öncesine varan tarihi izler yer almaktadır. Asurlular, Medler, Hititler, Perslerin ve de Büyük İskender’in izlerine antik kent içerisinde rastlamak mümkündür.
Dünyada başka bir örneği olmayan Kasteller ilk olarak Gaziantep’te inşa edilmiştir. Türk mimarisinin en eşsiz tasarımlarından olan bu yapılar, amaçları itibariyle yer altında yer almaktadırlar. Fakat bulundukları yerden dolayı çok uzun yıllar boyunca bulunamamış ve gözden kaçmışlardır. Dolayısıyla sanat tarihinde kastellerden bahsedilmemektedir.
Hamam müzesi, Osmanlı kültür ve mimarisinin en güzel örneklerinden biri olarak adlandırılmaktadır. 2015 yılında belediye tarafından restorasyon işlemlerinin tamamlanmasının ardından müze haline getirilmiştir. Orijinaline bağlı bir şekilde yenilenen hamam, mimari anlamda oldukça etkileyicidir. Hamamın içerisinde bulunduğu yapı 1577 yılında külliye olarak yaptırılmış, çok sonraki dönemlerde hamama çevrilmiştir.
Gaziantep Kalesi’ne yakın bir konumda yer alan eski bir Antep evinin restore edilmesi ile açılan Gorgo Medusa Cam Eserler Müzesi Türkiye’nin ilk cam eserler müzesi olarak anılmaktadır. 2008 yılından bu yana ziyaretçilerine hizmet veren müze içerisinde pişmiş toprak, bronz ve cam eserler yer almaktadır. Ayrıca Roma ve İslami döneme ait takılar ve sikkeler de sergilenmektedir.
Bey Mahallesi’nde bulunan müze, Gaziantep halkının kullanmakta olduğu geleneksel eşyaları ve yaşam şekillerini ziyaretçilere sergilemektedir. 20. yüzyılın başlarında inşa edilen yapı, 1985 yılında Hasan Süzer tarafından satın alınmış ve restore edilerek müze olarak kullanılmaya başlamıştır.