11.09.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
AYDIN HASAN Ankara - 1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile coğrafi olarak Karasu ile Meriç nehri arasında kalan Batı Trakya bölgesi Yunanistan’a bırakıldı. Lozan Konferansı devam ederken Türk ve Rum ahalisinin mübadelesiyle ilgili sözleşme imzalandı. Bu sözleşmeyle İstanbul belediye sınırları içinde yaşayan Rumlar ile Batı Trakya Türkleri, mübadelenin dışında bırakıldı. 1913 Atina Anlaşması ile Batı Trakya Türkleri’ne dini ve özel medeni hukukları açısından müftülük teşkilatlanması hakkı verildi. Müftüler, Türk azınlığının oyları ile seçilecekti. Ancak Yunan yönetimi, 1980’li yıllardan itibaren seçilen müftüleri tanımamaya başladı. Yerlerine ise atama yaptı. Türk halkı da bu atanmış müftüleri tanımıyor.
Trampa yeni müftü
1990 yılında Gümülcine Müftülüğü’ne İbrahim Şerif, İskeçe Müftülüğü’ne ise Mehmet Emin Aga halk tarafından seçilmişti. Aga’nın vefatı nedeniyle yapılan seçimle 2006 yılında İskeçe Müftüsü Ahmet Mete oldu. Mete’nin Temmuz ayında vefat etmesi üzerine İskeçe’de yeniden müftülük seçimi gündeme geldi. İskeçe’deki camilerde 9 Eylül cuma günü el kaldırma yöntemiyle yapılan oylama ile Mustafa Trampa müftü olarak seçildi.
Seçimlerin gerçekleştirilmesinde en önemli rollerden birini İbrahim Şerif üslendi. Batı Trakya Türk Azınlığı’nın efsane liderlerinden merhum Sadık Ahmet’in Diyavata Hapishanesi’nden oda arkadaşı olan İbrahim Şerif, Yunanistan’ı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkum ettirmiş bir isim. Gümülcine Hasköy doğumlu olan Şerif, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü mezunu. Şerif, Yunanistan’da 5 Kasım 1989’da milletvekili seçimlerinde arkadaşları Sadık Ahmet ve İsmail Rodoplu ile birlikte bağımsız milletvekili adayı oldu. Ancak Sadık Ahmet ile birlikte adaylıkları düşürüldü ve seçime katılmaları engellendi. Hazırladıkları bir bildiride “Türk Azınlığı” ifadesine yer verdikleri için de bu iki isim 18 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sadık Ahmet ile 74 gün aynı cezaevi odasında kalan Şerif, 28 Aralık 1990’da Gümülcine Müftülüğü’ne halkın yüzde 90’ının oyuyla seçildi.
9 ay hapis
Şerif, 2011 yılında Diyanet Dergisi’ndeki söyleşide şunları dile getirmişti: “Müftü seçildikten sonra makam gaspı gerekçesiyle 9 ay hapse mahkûm edildim. Mahkeme süreci yıllar sürdü; sonuçta alınan kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne müracaat ederek şikâyet ettim. Yunan devleti haksız bulunarak 10 bin dolar para ödemesi kararlaştırıldı. Bizim azınlık olmamız dinimiz, dilimiz ve ırkımız yani Müslüman ve Türk olduğumuzdan dolayıdır. Çoğunluk olan; Yunanca konuşan Roma Hristiyan kültürü içinde, Türkçe konuşan, kültürünü, geleneğini korumaya gayret eden ve cami etrafında bir hayat tarzı kurarak yaşamaya çalışan bir azınlığız. Ben aldığım bu parayı 1999’daki Atina depremzedelerine bağışladım. Bu hukuk davası bugün Yunan Hukuk Fakültelerinde İbrahim Şerif davası olarak öğrencilere okutulmaktadır. AİHM’nin kararından sonra Yunanistan kovuşturmayı bıraktı. Bu hüküm rahmetli İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga’ya da emsal teşkil etti. Bu olaydan sonra Batı Trakya’da çift başlı diyebileceğimiz müftülük müessesesi doğmuştur.”