28.11.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ - İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, teknoloji bağımlılığının tehlikelerine dikkat çekerken “Bizim asıl mücadele etmemiz gereken, teknolojinin insanlığın adım adım kendi kıyametine doğru sürüklenmesinin aracı haline getirilmesidir. Bundan 4 asır önce Köroğlu ‘Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu’ demişti. Biz de bugün diyoruz ki modern teknolojinin ürünü olan kitle imha silahları çıktı, insanlık bitti” yorumunda bulundu.
Kültür, Toplum ve Aile Vakfı desteğiyle Yeşilay’ın düzenlediği 4. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla başladı. İstanbul WOW Otel’de iki gün sürecek kongrenin açılış konuşmasını yapan Erdoğan, özetle şu mesajları verdi:
TEKNOFOBİK DEĞİLİZ: Değişim ve yenilik insan hayatının temel dinamikleridir. Her keşif Allah’ın kullarına lütfettiği merak ve sorgulama duygusunun bir eseridir. Kıyamet gününe kadar insanoğlu merak etmeye soru sormaya devam edecektir. Her teknolojik gelişmenin de hayatımızda köklü değişikliklere sebep olduğu da bir gerçektir. Bu keşifler, umut yanında çeşitli tartışmaları zaman zaman da dirençleri beraberinde getirmiştir. Bazı ülkelerde teknolojiyi toptan kabul etmeyen akımlar çıkmıştır. Dünyanın en büyük bilişim firmalarının merkezi olan Amerika’da ‘Amishler’ gibi hayatında teknoloji dondurmuş topluluklara ev sahipliği yapıyor. Dünyamız bir telefon markasının yeni modeli için saatlerce sıra bekleyen insanlar kadar teknolojisiz bir hayat kurmaya çalışan bireylerin de dünyasıdır. Dünyanın ilk rasathanesini kurmuş, ilk şifahanesini inşa etmiş, bir dönem dünyanın en münbit ilim, irfan merkezlerine ev sahipliği yapmış bir ülke olarak bizim yeniliklerle bir sorunumuz yoktur, olamaz. ‘İlim Çin’de de olsa alın’ diyen bir peygamberin ümmeti olarak bizim ilmin kaynağıyla herhangi bir sıkıntımız yoktur. Bu açıdan biz modern tabirle teknofobik insanlar değiliz. Bizim için kıstas, teknolojinin fıtrata aykırı olmamasıdır.
KİTLE İMHA SİLAHI: Şüphesiz her buluşun arkasında ona hayat veren bir zihniyet ve dünya algısı vardır. Müslümanların atom bombası, kitle imha silahları gibi teknolojilere öncülük etmemesinin sebebi geri kalmışlıkları olamaz. Bu tarz bir teknoloji, her şeyden önce Müslümanların zihin yapısına aykırıdır. Nükleer başlıkları ve silahları yasaklama zihniyetine baktığınız zaman, bir tanesinde 16 bin 500, diğerinde 12 bin 500 nükleer başlık var, bir diğerinde de 7 bin 500 nükleer başlık var. Sonra diyor ki ‘Sen yapamazsın’. E sende var! İstediğin anda istediğin yerde kullanma hakkına sahipsin. Ama ‘Sen kullanamazsın’ diyor. İşte sıkıntı burada. Buna da ben, bir isim koyayım. Bu da bir ‘zihni bağımlılık’tır. Bizim asıl mücadele etmemiz gereken, teknolojinin insanlığın adım adım kendi kıyametine doğru sürüklenmesinin aracı haline getirilmesidir. Köroğlu ‘Tüfek icat oldu mertlik bozuldu’ demişti. Biz de diyoruz ki ‘modern teknolojinin ürünü olan kitle imha silahları çıktı, insanlık bitti.’
MEKKE’DE BİLE TELEFONLA OYNUYOR: İzninizle birkaç istatistiği sizlerle paylaşmak istiyorum. Japonya’da bir milyondan fazla genç sosyal çekilme denilen hastalıktan muzdariptir. Araştırmalar bir çocuğun 14 yaşına gelinceye kadar televizyonda 11 bin cinayet sahnesi izlediğini çizgi filmlerin yüzde 94’ünün şiddet gösterdiğini ortaya koyuyor. Üniversite öğrencilerinden yüzde 13’ünün internet bağımlısı olduğu... 12-18 yaş gurubundaki çocuklardan yüzde 22’sinin de internet bağımlılığı sınırında bulunduğu ortaya koyuluyor. Saatlerce klavye başında kaldığı için yaşamı sona eren çocuklarla daha sık karşılaşmaya başladık. Özçekim yaparken düşen, kaza yapan, sakatlanan hatta vefat eden insanların haberlerini takip ediyoruz. Son modern telefonu alamadığı için strese giren, suç işleyen kişiler var. Araç kullanırken gözlerini telefon ekranından ayırmayan milyonlarca insan olduğunu biliyoruz. Dost meclisindeki gönül sohbetlerinin yerini artık sosyal medya tartışmaları aldı. Mekke’de Beytullah’ta, Medine’de Mescidi Nebevi’de dahi insanlar, ibadetle meşgul olmak yerine telefonla vakit geçiriyor. Hayatımızı kolaylaştırması gereken teknoloji bizi hayattan koparıyor. Anne babalar, eğitimciler olarak bu kötü gidişi eli kolu bağlı bir şekilde izleyemeyiz. Türkiye olarak diğer ülkelere nazaran daha iyiyiz. Ama tehlike bir çığ gibi geliyor.
‘MÜCADELE ETMELİYİZ’
Eskiye özlem duyan anlayışla, teknoloji bağımlılığıyla mücadele edemeyiz. Televizyonun, telefonun ve bilgisayarın olmadığı sohbetin, muhabbetin tezekkürün günlük hayatımızın bir parçası olduğu günleri özleyebiliriz. Ama aynı canlılıkta yaşatma imkanı bulamayız. Her akşam evlerde dedelerin, ninelerin, annelerin, babaların, ağabeylerin, ablaların, halaların, teyzelerin, amcaların, dayıların bir araya geldiği o büyük aile dönemlerinin de maalesef mazi oldu. Zamanı geri döndüremeyeceğimize göre önümüze bakıp gelecek için yapabileceklerimizin yollarını aramalıyız.
‘TORUNLARIMDAN BİLİYORUM’
Annenin, babanın elinde telefonu, tableti bırakmadığı, televizyon başından ayrılmadığı bir evde çocuğa ‘Teknolojiden uzak dur’ demek faydasız bir çaba olur. Çünkü ben bunu evde torunlarımla yaşıyorum. Bakıyorsun sabah çıkıyor geliyor, hemen ‘Anneanne iPad’ini versene.’ Bir dayanıyorsun, iki dayanıyorsun, en sonunda ‘Hadi sana 15 dakika müsaade.’ Bunlar yaşadığımız gerçekler. Onu kontrollü bir şekilde nasıl götüreceğiz asıl olan bu. Teknoloji bağımlılığında en riskli kuşak 12-24 yaş grubu olduğuna göre, bu konuda okullarımıza, öğretmenlerimize de çok önemli görevler düşüyor.