21.02.2020 - 15:08 | Son Güncellenme:
AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, saat 18.00 gibi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İdlib'teki gelişmeleri ele alacakları bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini belirterek, "Bu akşam ki görüşmenin neticesi bizim oradaki tavrımızı belirleyecektir. Rejim, bu noktada İdlib halkına zulmü durdurmadığı sürece oradan çekilmek söz konusu değil. Ateşkesi ancak bu şekilde yapabiliriz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hz. Ali Camisi'nde kıldığı cuma namazının ardından, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, bir gazetecinin, Dörtlü Liderler Zirvesi ile ilgili sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Sayın Merkel ve Sayın Macron, Sayın Putin'le yaptıkları görüşmede, bu konuları ele almak suretiyle İdlib'te çok kararlı bir ateşkesin yapılması için böyle bir daveti kendisine yaptılar. Tabii bu davet karşısında henüz beklenen bir yaklaşım, cevap vardır diyemem. Bir de Dörtlü Zirve için 5 Mart'ta İstanbul'u teklif ettiler, İstanbul'daki teklifle ilgili de henüz Putin, onlara arzu edilen cevabı vermedi. 'Biz Erdoğan ile bunu görüşürüz.' dediler. Nitekim bu akşam saat 18.00 gibi Sayın Putin ile benim bir telefon görüşmem olacak. Bu telefon görüşmesinde de biz şu an itibarıyla İdlib'deki tüm gelişmeleri tepeden tırnağa ele alacağız. Biliyorsunuz yoğun bir, şu anda ben buna savaş diyebilirim, orada devam ediyor. Oradaki muhaliflerle rejim güçleri arasında bu yoğun devam eden çatışmalar neticesinde bizim malum orada iki şehidimiz, bazı araç gereçlerin imhası söz konusuydu. Ama bunun çok çok fazlasıyla ki son rakamlar, 150 civarında rejim mensubu etkisiz hale getirildi. Bunun yanında çok sayıda yine araç gereç, bunlar burada imha edildi. Bu konuda da son rakamları verebilirim, 12 tank, 3 zırhlı araç, 14 top obüsü ve 2 doçkalı pikap imha edildi."
"ZULÜM DURMADAN ÇEKİLMEK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Oradaki mücadelenin kararlı bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu akşam ki görüşmenin neticesi bizim oradaki tavrımızı belirleyecektir. Rejim, bu noktada İdlib halkına zulmü durdurmadığı sürece, oradan çekilmek söz konusu değil. Ateşkesi ancak bu şekilde yapabiliriz. Burada bu zulüm duracak." dedi.
İdlib'ten 1 milyona yakın insanın Türkiye sınırlarına doğru göç ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları aktardı:
"Biz bunlara nerelerde iskan imkanı sağlayacağız. Ancak aldığımız tedbirler sınırımızdan Suriye'nin içine doğru 30-35 kilometre gibi bir koridoru güvenli bölge ilan edelim, bu güvenli bölgede de biz yeni bir adım attık. O da 'Briket barakalar yapalım, 25-30 metrekare.' dedik. Briket barakalarla ilgili çalışmalarımız orada devam ediyor. Kış mevsimi içerisinde, oradaki kardeşlerimizin kışın bu sert iklimine hiç olmazsa dayanma gücü biraz daha artmış olur. Bunun yanında gıdaydı, yiyecekti, sağlık imkanlarıydı bütün bunlara yönelik de Kızılayımızın, AFAD'ımızın yoğun çalışmaları var. Şansölye Merkel, 25 milyon avro bana söz vermişti, 'Kızılhaç vasıtasıyla bunu size ulaştıralım.' diye. Fakat o da Mülteciler Komisyonu vasıtasıyla geldiği için biraz formaliteler uzuyor. Henüz Kızılayımıza gelmedi. Bugün Macron'a da aynı teklifi yaptım. 'Bak' dedim, 'Merkel'den böyle bir bize desek oldu, senden de aynı desteği bekleriz.' dedim. Şu anda çalışmalarımız devam ediyor. 18.00'de de Sayın Putin ile görüşmem olacak. Temenni ederim ki bu görüşmeyle hayırlı bir adım atmış oluruz."
Bir gazetecinin "Darbeci Hafter'in saldırıları devam ediyor. Son aylar içerisinde 3. defa Sayın Serrac'ı kabul ettiniz. Çok önemli bir cümlesi var, 'Özelikle uluslararası kamuoyu açıklamalarından biz bıktık.' diyor. Bir yandan da darbeci Hafter'in güvenilmez olduğunu hep vurguluyorsunuz, 'Ateşkes Türk askerinin oradan çıkmasına bağlı.' gibi bir cümlesi var. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek?" sorusuna Erdoğan, şöyle cevap verdi:
"Hafter, bizim için bir muhatap değil. Niye değil? Hafter orada bir defa bir maaşlı lejyoner. Meşru birisi değil, illegal, gayrimeşru. Orada meşru olan, uluslararası camianın, Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği lider Serrac'tır. Dolayısıyla dikkat ederseniz biz hep Serrac ile görüştük. Batı ne yazık ki Serrac'ı davet ettiği yere Hafter'i de davet ediyor. Bizim farklılığımız burası. Bugün yine ben Sayın Merkel'e ve Macron'a da bunları söyledim. Şimdi, 'Türkiye'nin oradan çıkması' diyor."
Türkiye'nin orada eğitimci kadrosuyla bulunduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki burada bir soru soracağım ben. Şu anda Rusların Wagner'i, 2 bin 500 orada. Bunları niye konuşmuyorlar. Bizim elimizde video tespitleriyle bunların hepsi var. Bir diğeri Cancavitler Sudan'da. Sudan'ın kendisi var ayrıca. Bunların hepsini toparladığımız zaman 10 bini aşkın, 15 bine yakın şu anda bu tür teröristler var. Kimse bunları gündeme getirmiyor. Çad'dan var. Kimse bunları gündeme getirmiyor. Önce bunların çözüme kavuşturulması lazım. Dolayısıyla biz Suriye halkının nasıl daveti üzerine oradaysak, Adana Mutabakatı'yla, Libya'da da kardeş Libya halkının, 500 yıla dayalı bizim onlarla kardeşliğimiz var, onların daveti üzerine askeri eğitim ve güvenlik anlaşmamızı yaptık ve o şekilde de Libya'ya gittik. Aramızdaki fark bu."
"TEKDÜZE ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ"
Erdoğan, bir gazetecinin "Amerika Birleşik Devletleri'nden Türkiye'nin Patriot istediğine dair iddialar vardı. Bu iddialar gerçek mi?" sorusuna, "Bizim S-400 konusu gündemdeyken o zaman zaten Sayın Trump'a, 'Biz nasıl Rusya'dan S-400'ler şu anda aldıysak, gelin siz bize Partiotlar verin. Biz onu da alalım. Yani biz tekdüze çalışmak istemiyoruz. S-400 de kullanabiliriz, Patriot da kullanabiliriz.' dedik ama onlar bize olumlu bir cevap vermediler, veremediler. Ortada böyle bir durum var." diye cevap verdi.
İran'da koronavirüs nedeniyle yaşanan ölümlerin hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Çok değişik şeyler var. 13 diyenler var, 4 diyenler var. Biz her an tedbirlerimizi almış vaziyetteyiz." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Suriye için şubat sonuna kadar süre vermiştiniz. Süre azalıyor. 1 Mart'tan sonra nasıl bir durum oluşacak?" sorusu üzerine de "Biz zaten icraatımızı yapıyoruz." ifadesini kullandı.