15.03.2022 - 22:17 | Son Güncellenme:
İHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısının ardından konuştu. Göreve yeni başlayan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci'ye görevinde başarılar dileyen Erdoğan, "Tarım ve Orman Bakanımıza hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum. Akademik kariyerinin yanı sıra Mecliste milletvekilliği ve tarım komisyonu başkanlığı yapmış, aktif görevler üstlenmiş bir arkadaşımızdır. Bekir Pakdemirli kardeşimize bundan sonraki hayatında başarılar diliyoruz. Bekir kardeşimizin birikim ve becerilerinde farklı dönemlerde istifade etmeyi sürdüreceğiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma mekanizmalarında yaptığımız değişiklerle kabinemizi dinamik tutacak adımları attık" dedi.
Türkiye’nin tek parti iktidarları hariç yaşadığı en büyük sorunun siyasi istikrarsızlık olduğunu ifade eden Erdoğan, "Sistem büyük projeleri hayata geçirebilmesine imkan vermiyor. Bu tabloya vesayet gibi demokrasi dışı unsurlar ekleniyordu. Uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonucunda varılmış bir karardır. Milletimizin desteği ile hayata geçirdiğimiz yeni yönetim sisteminin gücünü ve avantajlarını özellikle kriz dönemlerinde çok daha iyi görebiliyoruz. Ülkemiz güneyinde kuzeyinde yaşanan çatışmalardan batısında süren gerilimlerden zarar görmeden yoluna devam edebilmesini büyük ölçüde yeni yönetim sistemimizin sapladığı imkanlara borçludur. Küresel ekonomik sarsıntıların sağlık krizinin, güvenlik risklerinin daha nice yıkıcı tehdidin sadece üstesinden gelmekle kalmadık, bu süreçleri ülkemiz için yeni fırsatlara dönüştürecek adımları da attık. Cumhuriyet tarihinin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesi olan 2023 hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz. Bununla kalmıyor bölgemizde uzunca bir süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz aktif ve dirayetli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost düşman herkese kabul ettiriyoruz" açıklamasında bulundu.
"SINIRLARIMIZ DIŞINDA BİLE GÜVENİN, HUZURUN, UMUDUN SEMBOLÜ HALİNE GELDİ"
Türkiye'nin gelinen noktada artık krizlerin, çatışmaların, gerilimlerin zirve yaptığı dönemlerde dahi insani ve siyasi ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi, çalışabilmeyi, başarabilen ülkelerden birisi olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Eskiden Türkiye olarak kendi topraklarındaki vatandaşlarının can ve mal emniyetini sağlamakta zorlanıyorduk, bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırlarımız dışında bile güvenin, huzurun, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakta, işinin, aşının, ekmeğinin sürekliliğini sağlamakta sıkıntı çekiyorduk. Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizlikleri sebebiyle bir anda milyonlarca insanın işsiz kaldığı yüzbinlerce esnafın kepenk kapattığı, herkesin yarınından umut kestiği, unutmayın; kara günler yaşadık. Bugün ise, ülkemizi en sert küresel çalkantılardan en az kayıpla çıkardığımız gelişmiş devletlerin bile çaresiz kaldığı krizleri başarıyla yönettiğimiz, dünyanın yükselen değerlerini temsil ettiğimiz bir yerde duruyoruz. Üstelik bütün bunları bilhassa son 10 yıldır maruz kaldığımız vesayet oyunlara, sosyal kaos çıkarma denelerine, terör saldırılarına, darbe girişimcilerine, siyasi ve ekonomik tuzaklara rağmen başardık" dedi.
"Eğer bu muhataralı dönemde ülke güçlü bir hükümetle, güçlü bir yönetim sistemiyle idare edilmeseydi, yani eski dönemin kırılgan siyasi ikliminde aynı sıkıntılarla karşılaşsaydık, Allah göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum" diyen Erdoğan, "Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne karşı çıkanlar, bunca zamandır ortaya kayda değer bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri, her şeyi eskiye döndüreceklerdir. Hatırlarsanız geçtiğimiz yıl yeni anayasa tartışması açmış ve muhalefetten kendi anayasa tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Aradan geçen bunca zamana rağmen ortaya tek bir anayasa metni teklifinin konamadığını üzüntüyle gördük. Yönetim sistemi değişikliğine dair alternatif diye bir metin var. O da zaten kendilerine ait değildir. Yurt dışında hazırlanmış bir raporu sanki kendi çalışmalarıymış gibi kamuoyu önüne çıkaranların ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda fikir çilesi çekmedikleri, çalışmadıkları açıkça ortadadır. Üstelik bu işten geriye akıllarda kalan, içinde zaten dişe dokunur herhangi bir unsur olmayan, dışardan ithal sistem teklifi değil masadaki yer koridordaki sıra kavgasıdır.
Bizim zaten hayata geçirdiğimiz veya hazırlıklarını yıllar aylar önce açıkladığımız işleri kendi fikirleriymiş gibi söyleyerek içine düştükleri gülünç duruma değinmeye gerek bile duymuyorum. Yeni sistemimizin 2018’den 2023’e kadarki ilk dönem uygulaması daha sonra yapılacak iyileştirmelere veri sağlayacak ışık tutacak, rehberlik edecektir. Esasen dünyanın hiçbir yerinde anayasalarda yasalarda yönetim sistemleri de durağan değildir. Tam tersine değişen şartlara göre sürekli geliştirilen dinamik süreçlerdir. Bölgemizin ve ülkemizin içinden geçtiği şu tarihi dönemin sonuçlarını da göz önünde bulundurarak 2023 seçimleri sonrası milletimizle birlikte bu muhasebeyi yapacak, daha iyiye, daha güzele, daha mükemmele hep birlikte yol yürümeyi sürdüreceğiz" açıklamasında bulundu.
ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU
"Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada artan gücünün en önemli göstergesi Antalya'ya yapılan diplomasi forumudur." diyen Erdoğan, Anlatya Diplomasi Forumu’nun en çok ses getiren bölümünün Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptıkları toplantı olduğunu kaydetti. “Uzunca bir sürenin ardından Rusya ve Ukrayna arasında yapılan üst düzey temas her ne kadar somut bir netice ile sonuçlanmamış olsa da diplomasi ve diyalog kanalları açması bakımından çok önemliydi” dedi. Erdoğan, Türkiye’nin barış diplomasisini sürdürebilmek için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun önce Rusya’ya ardından da Ukrayna’ya gideceğini belirterek, “Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya’ya gönderiyorum. Yarın Moskova’da temaslarda bulunacak. Perşembe günü de Ukrayna’ya geçecek. Kendisi her iki tarafla da yapacağı görüşmelerle ateşkesin ve barışın sağlanması yolundaki gayretlerimizi sürdürecektir” diye konuştu.
Erdoğan, diplomasi trafiğinin artarak süreceğinin de sinyallerini verdi. Yaptığı görüşmeleri, “Biz de açılış konuşmasını yaptığımız forum kapsamında iki gün boyunca Antalya’da çok önemli temaslarda bulunduk. Diğer yandan Çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u resmi ziyaret, Perşembe günü Azerbaycan Cumhurbaşkanı Kardeşim Aliyev’i çalışma ziyareti vesilesiyle Ankara’da ağırladık. Aynı günün akşamı, Biden ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Pazar günü İstanbul’da Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile ülkelerimiz arasındaki sorunların çözümüne katkı sağlayacağına inandığım verimli bir çalışma yemeği gerçekleştirdik. Dün de Almanya Şansölyesi Scholz, resmi ziyaret için Ankara’daydı” şeklinde anlattı.
POLONYA CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE'YE GELİYOR
Ankara’nın önemli bir konuğu daha olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “İnşallah yarın Polonya Cumhurbaşkanı Duda ile buluşacağız. Kendisini burada misafir edeceğiz. Türkiye bir yandan dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefiyle yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme stratejisini kararlılıkla uygularken diğer yandan diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna krizinde Türkiye’nin üstlendiği rolü ise “Türkiye’nin siyasi, ekonomik, askeri alanlarda güçlü olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dostlarına ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi, bir tercih değil mecburiyettir. Uzunca bir zamandır yaşadığımız sayısız tecrübe ile ihtiyaç duyduğumuzda şayet kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamıyorsak, kendi planlarımızı kendimiz yapıp uygulayamıyorsak bize kimseden fayda yoktur” şeklinde açıkladı.
Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin kestiğini ifade eden Erdoğan, "Kalbi ve doğası bizimle olan dostlarımızın ve kardeşlerimizin vermiş oldukları manevi, destek elbette önemlidir. Fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerektiği de bir hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet altyapısı savunma sanayi başta olmak üzere stratejik alanlarda sahip olduğumuz üretim ve teknoloji gücü, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Hamdolsun, artık temel altyapılar konusunda kayda değer hiçbir eksiğimiz kalmadı. Önümüzdeki Cuma günü açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü, bu eser ve hizmet zincirinin altın haklarından biri olacaktır. Yatırım tutarı 2 buçuk milyar Euro olan bu proje teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile ülkemiz adına iftihar verici bir eserdir. Çanakkale Savaşı’mızın ve şehitlerimizin hatıralarını yansıtan nice sembollere sahip bu eseri de diğer pek çok projemiz gibi yap işlet devret modeliyle hayata geçirdik. Dünyanın dört bir yanından bu modeli incelemek ve kendilerine uyarlamak için ülkemize gelenler var. Gerçi ülkemizde bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye'nin kalkınmasına, büyümesine , gelişmesine nasıl katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Hamdolsun milletimiz, ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı görüyor, biliyor, takdir ediyor. Cuma günü köprünün açılış programında yap işlet devret modeliyle ülkemize kazandırdığımız eserlerin şöyle derli toplu bir değerlendirmesini yaparak duymak isteyen kulakların, görmek isteyen gözlerin huzuruna getireceğiz" açıklamasında bulundu.
"TARİHİN TOZLU RAFLARINA KALDIRANA KADAR MÜCADELEMİZ BİTMEYECEKTİR"
Savunma sanayi alanında önemli başarılar ortaya konulduğunu kaydeden Erdoğan," Savunma sanayiinde yıllarca ortaya çıkan ürünlerde yürütülen projelerle, gösterilen gayretlerle dalga geçenler, yapılan işleri engellemek için her yola başvuranlarla mücadele ettik. Sakarya’daki tank paleti fabrikası üzerinden kendi ülkesine, kendi ordusuna, kendi savunma sanayine etmedik hakareti bırakmayanları biz unutmadık. Bugün herkesin peşinde koştuğu insansız hava araçlarımızla ilgili çalışmaları küçümsemek, itibarsızlaşmak, gömmek için uğraşanların aslında çapsız siyaset değil, alenen ülkeye ve vatana ihanet peşinde olduklarını artık daha iyi anlıyoruz. Kendi uçağımızı, silahımızı, mühimmatımızı, kendi motorumuzu, kendi otomobilimizi, kendi yazılımlarımızı geliştirmemizi engelleyen zihniyetin bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Diplomatik ve siyasi gücün gerisindeki ekonomik ve askeri dayanağı göremeyecek kadar hayatta gerçeklerden dünyadan bir haber bir habis anlayışı tarihin tozlu raflarına kaldırana kadar mücadelemiz bitmeyecektir" dedi.
Erdoğan, "Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada genişleyen etki alanının insanların günlük hayatı ve refahı üzerindeki olumlu neticelerini almaya başladıkça ülkemize kazandırdığımız geniş vizyonun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Irak’tan Suriye’ye Libya’dan doğu Akdeniz’e Ege’den Balkanlar’a Karadeniz’den Kafkasya’ya Afrika’dan Güney Amerika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye'nin yükselen yıldızı konuşulurken bizim de kendimizi buna göre hazırlamamız gerekiyor. Kendi potansiyelinin, gücünün, imkanlarının önündeki fırsatların farkında olmayan bir ülke, büyük hedeflere doğru yol yürümeyi sürdüremez. Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılı olan 2023, diğer pek çok hususla birlikte işte bu hakikatin de tüm boyutlarıyla enine, boyuna konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir. Bu konuda her kesimden özellikle de dünyayı takip eden gençlerimizden katkı bekliyoruz. Gelin kazanımlarıyla ve fırsatlarıyla 2023‘ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline hep birlikte getirelim" diye konuştu.
Eğitim ve sağlığın önceliklerinin en başında yer aldığını kaydeden Erdoğan, dün 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sağlık çalışanlarıyla bir araya geldiğini ve kendilerine müjdeler verildiği söyleyen Erdoğan, "Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ev özlük haklarının geliştirilmesi başta olmak üzere verdiğimiz müjdelerin bu meslek mensuplarına hayırlı olmasını diliyorum. Eğitim konusunda da çok önemli yeni adımlar atıyoruz. Hamdolsun, eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını yüzde 90’ların üzerine çıkardık" dedi.
"BİN YENİ ANAOKULUNU VE 40 BİN YENİ ANASINIFINI HİZMETE ALMAYI HEDEFLİYORUZ"
Eğitime katılan öğrenci sayısında devasa artış sağlandığını belirten Erdoğan, derslik sayısına öğrenci sayısını ve öğretmen başına öğrenci sayısını çok daha iyi noktaya getirdiklerini bildirdi. Erdoğan, ”Şimdi sıra okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına geldi. Okullaşma oranını 3-5 yaş aralığında da OECD ortalamasına yaklaştırmak için 2022 yılında 3 bin yeni anaokulunu ve 40 bin yeni anasınıfını hizmete almayı hedefliyoruz. Kısa sürede, 93 yeni anaokulu, ve 7 bin 500 anasınıfını açtık. 5 yaş gurubundaki okullaşma oranını yüzde 78’den yüzde 90’a çıkardık. Bugüne kadar 216 anaokulunun ihalesini tamamladık. 2 bin 133 anaokulunu ise yatırım programına aldık. İnşallah yıl sonuna kadar 3 bin anaokulunun tamamını yapacağız. Burada da aslan payını 1000 anaokulu ile İstanbul'a veriyoruz. Böylece okul öncesinden yükseköğretime kadar fırsat eşitliğinde önemli bir aşamayı daha geçmiş olacağız. Bu konuda özel eğitim alan, özel çocuklarımızı da unutmadık. Daha önceden sadece 28 ilimizde 52 özel eğitim anaokulu bulunurken bu sayısı hamdolsun şu anda 81 ilde 135 anaokuluna ulaştırdık. Artık, özel eğitim anaokulu olmayan hiçbir ilimiz kalmadı. Bu yıl sonuna kadar 165 yeni özel eğitim anaokulunu yaparak bu sayıyı 6 kat artırmak suretiyle 300’e yükselteceğiz" dedi.
ÇİFTÇİLERE MÜJDELER
Çiftçilere müjdeler veren Erdoğan, "Diğer yandan çiftçilerimize, sulama, enerji, ve kredi konusunda 2 önemli müjdemiz var;
İlk olarak ülkemiz tarımını, su ile bereketlendirerek, daha üst seviyelere çıkarmak için barajı ve göleti tamamlanmış tarımsal alanlardaki sulama tesislerini hızla bitirerek milli ekonomiye kazandıracağız. Böylece 830 bin hektar alanın daha modern sistemlerle sulanmasını temin ederek üreticilerimize yıllık yaklaşık 41 milyar lira gelir artışı sağlayacağız. Özellikle açık sistemden kapalı sisteme süratle geçeceğiz. Ağırlıklı birçok yerde barajlarımız, enerji, bağlantılı olsa da buralarda yapacağımız projelendirmelerle sulama sistemlerine geçmenin adımlarını atacağız. İkinci müjdemiz, çiftçilerimiz tarımsal sulamada kullanacakları enerjiyi, daha uygun maliyetlerle temin etmelerine yöneliktir. Türkiye'nin toplam kurulu gücünün yüzde 53’ü hidroelektrik, rüzgar, güneş, jeotermal, biyokütle gibi yenilebilir kaynaklardan oluşmaktadır. Özellikle ülkemizin ciddi potansiyele sahip olduğu güneşten elektrik üretimine yönelik çok büyük yatırımlar yaptık, yapmayı sürdürüyoruz. Bugün hangi şehrimize giderseniz gidin geçtiğiniz yolların çevresinde güneş enerjisi tarlalarını, çatı üstü sistemlerini görürsünüz. Küresel enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar sebebi ile elektrik maliyetlerinde yaşana artışların çiftçilerimizi sulama birliklerimizi, kooperatiflerimizi zorladığını biliyoruz. Her ne kadar elektrik de KDV indirimiyle çiftçilerimizin maliyetlerinde bir parça azalma sağladıysak da soruna daha kökten çözümler bulmamız gerektiğini farkındayız. Güneşten elektrik enerjisi üreten tesislere zaten ciddi bir destek veriyoruz. Bu desteği çiftçilerimize yönelik olarak daha da artıyoruz. Özelikle sağlayacağımız finansman kolaylıklarıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilen elektriğin payını hızla artırmayı planlıyoruz. Tarım alanlarındaki sulama imkanları genişlediği için üretim artarken azalan elektrik maliyetleri sebebi ile çiftçilerimizin gelirleri de artacaktır. Tüketicilerin kendi elektrik ihtiyaçlarını karşılayacak tesisleri kurabilmelerini kolaylaştırmak için belediyeler, sanayi tesisleri ve tarımsal sulama abonelerinin sözleşme güçlerinin iki katına kadar lisansız üretim tesisi kurabilmelerine imkan sağladık. Meskenler için de vergi istisnasına tabi kurulu güç rakamını 10 kilovat saatten 25 kilovat saate çıkardık. Amacımız her alanda enerji maliyetlerini düşürecek çalışmaların önünü açmaktır. Bu adımlar aynı zamanda Paris iklim anlaşması kapsamında hayata geçirmemiz gereken yapısal değişimlere katkı sağlayacak, enerji arz güvenliğimizi güçlendirecektir. Çiftçilerimize üçüncü müjdemiz hazine faiz destekli kredilerin üst limitini yükseltiyoruz. Böylece çiftçilerimizin finansmana erişimini de kolaylaştırıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız başta olmak üzere tüm kurumlarımız bu süreçleri yakından takip ederek neticelendirecektir. Sulama, enerji, ve kredi konusunda attığımız bu adımların çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN BİR ASIRDIR MÜCADELESİNİ VERDİĞİ REFAH SEVİYESİNİN TAM KIYISINDA BULUNUYORUZ"
Erdoğan, vatandaşlara çağrıda bulunarak "Ülkemizdeki her kesimin işini kolaylaştırmaya, refahını artırmaya, geleceğini güvence altına almaya yönelik çalışmaları kesintisiz sürdürüyoruz. Bu vesile ile milletimden çoğu yalan yanlış bilgilere dayalı söylentilerle paniğe kapılmamasını, devletine güvenmesini, ülkesini gücünden emin olmasını tüm vaktini ve enerjisini çalışmaya, üretmeye hasletmesini istiyorum. Hayat pahalılığı karşısında her bir insanımızı korumak için bugüne kadar ücret artışlarından sosyal desteklere, vergi indirimlerine kadar pek çok tedbiri hayata geçirdik, geçiriyoruz. Bilhassa fiyatlaması, küresel düzeyde yapılan petrol, doğalgaz, gıda sektörünün kullandığı kimi malzemeler gibi ürünlerdeki artışların insanımıza en az düzeyde yansıtılması için her türlü gayreti gösteriyoruz. Gelişmiş ülke vatandaşlarının dahi 2. Dünya Savaşı’ndan beri görmedikleri, bilmedikleri, alışkın olmadıkları fiyat artışı enflasyonla, ürün kıtlığıyla karşı karşıya oldukları bir dönemde Türkiye yine olumlu yönde bunlarda ayrışmaktadır. Sıkıntıların elbette farkındayız, asıl odaklanmamız, bakmamız, yönelmemiz gereken yerin ülkemizin önünde duran fırsatlar olduğuna yürekten inanıyoruz. Kontrolü bizim elimizde olmayan sebeplerden kaynaklı olumsuzlukları bir kenara bırakacak olursak Türkiye'nin bir asırdır mücadelesini verdiği gelişmişlik, kalkınmışlık, refah seviyesinin tam kıyısında bulunuyoruz. Pek çok ülkenin henüz yeni yeni yöneldiği istihdamı koruma ve geliştirme temelli politikaları biz 5 yıldır kesintisiz uyguluyoruz. Fiyatlardaki dengesizlikler sebebi ile yaşanan sorunların geçici olduğunu takip ettiğimiz yatırım, istihdam, ihracat cari fazla, üretim yoluyla ülkemizi büyütme politikasının bizi adım adım hedeflerimize yaklaştırdığına yürekten inanıyorum. Sabredeceğiz, çalışacağız, üreteceğiz, mücadele edeceğiz, geri adım atmayacağız. Hep ileriye daha ileriye gideceğiz ve inşallah zafere de ulaşacağız" diye konuştu.